Bir gün mutlaka olacaktı. Deneyimin getirdiği başdönmesi içinde Tanrıyı görebilen bir yazar, bir kurban, bir devrimci çıkacaktı. Ama bunun Dorfman kadar yalın ve büyük bir yazar olmasını kimse beklemiyordu. diyor John Berger. Konfidenz, bu sözlerin hiçbir abartma içermediğini kanıtlayan müthiş bir roman.Sevgilisi Martinin peşinden Parise gelen Barbara adında bir kadın, bir otel odasına girdiği anda telefon çalar. Arayan Leon adında, hiç tanımadığı, ama kendisi hakkında her şeyi, hatta hayatının en mahrem yönlerini bile bilen bir adamdır. Barbaraya Martinin başının belada olduğunu söyler. Martin oraya aslında gizli bir siyasi direniş örgütüne katılmak için gelmiştir ve Leon da örgütte Martinden sorumlu olan kişidir. Kısa aralarla tam dokuz saat konuşurlar telefonda. Leonun Barbarayla ilgilenmesinin nedeninin sadece siyasi sorumluluk olmadığı anlaşılır. Son derece gerilimli bir tonda Barbaranın Martinle ilişkisinden, aldığı mektuplardan, mesleğinden, çocuklarından, hikâyelerden, erkeklerin zayıflığından, yalan ve ihanetten, siyaset ve direnişten, rüyalardan, aşktan, kendi acılarına âşık oldukları için kalplerinde başkalarının acılarına yer kalmayan insanlardan bahsederler. Leon şaşırtıcı bir itirafta bulunduktan sonra kendini çırılçıplak ortaya koyar: Hayatı başkalarının acılarını emmekle geçirmiş bir sünger gibidir. Varlığının orta yerinde dişiliğin o derin yarasına benzeyen bir şey vardır ve dünyanın acıları buradan içine dolmaktadır. bu upuzun konuşma, en yoğunlaştığı anlardan birinde beklenmedik bir biçimde kesilir ve başdöndürücü bir olaylar zinciri başlar... Bütün bunlar olurken de bizlere Leonla Barbaranın hikâyesini anlatan yazar, durmadan kendisini sorgulamaktadır. Katillerin dünyasında düş kurmaya cesaret eden insanları anlatan hüzünlü ve politik bir roman Konfidenz. Yazarın anlatı ustalığına hayretler edilerek, bir solukta okunacak bir başyapıt.
Bir gün mutlaka olacaktı. Deneyimin getirdiği başdönmesi içinde Tanrıyı görebilen bir yazar, bir kurban, bir devrimci çıkacaktı. Ama bunun Dorfman kadar yalın ve büyük bir yazar olmasını kimse beklemiyordu. diyor John Berger. Konfidenz, bu sözlerin hiçbir abartma içermediğini kanıtlayan müthiş bir roman.Sevgilisi Martinin peşinden Parise gelen Barbara adında bir kadın, bir otel odasına girdiği anda telefon çalar. Arayan Leon adında, hiç tanımadığı, ama kendisi hakkında her şeyi, hatta hayatının en mahrem yönlerini bile bilen bir adamdır. Barbaraya Martinin başının belada olduğunu söyler. Martin oraya aslında gizli bir siyasi direniş örgütüne katılmak için gelmiştir ve Leon da örgütte Martinden sorumlu olan kişidir. Kısa aralarla tam dokuz saat konuşurlar telefonda. Leonun Barbarayla ilgilenmesinin nedeninin sadece siyasi sorumluluk olmadığı anlaşılır. Son derece gerilimli bir tonda Barbaranın Martinle ilişkisinden, aldığı mektuplardan, mesleğinden, çocuklarından, hikâyelerden, erkeklerin zayıflığından, yalan ve ihanetten, siyaset ve direnişten, rüyalardan, aşktan, kendi acılarına âşık oldukları için kalplerinde başkalarının acılarına yer kalmayan insanlardan bahsederler. Leon şaşırtıcı bir itirafta bulunduktan sonra kendini çırılçıplak ortaya koyar: Hayatı başkalarının acılarını emmekle geçirmiş bir sünger gibidir. Varlığının orta yerinde dişiliğin o derin yarasına benzeyen bir şey vardır ve dünyanın acıları buradan içine dolmaktadır. bu upuzun konuşma, en yoğunlaştığı anlard... tümünü göster
136 sayfa
Ağustos1996 tarihinde, Ayrıntı Yayınları tarafından yayınlandı