Rahat ve korunaklı bir yaşam süren saygın bir kadın, sekiz yıllık evliliğinden sıkılmış, burjuva dünyasının kozasından çıkarak kendini genç bir piyanistin kollarına atmıştır. Ancak bu gizli ilişkiden haberdar olan bir şantajcının ansızın zuhur etmesiyle, hayatında yeni farkına vardığı bütün güzellikleri yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalır ve kahredici bir korkunun pençesine düşer. Korku insanı bilinçdışına itilmiş utanç verici deneyimlerden, bastırılmış pişmanlıklardan özgürleştirebilecek güçte bir yapıt.
Rahat ve korunaklı bir yaşam süren saygın bir kadın, sekiz yıllık evliliğinden sıkılmış, burjuva dünyasının kozasından çıkarak kendini genç bir piyanistin kollarına atmıştır. Ancak bu gizli ilişkiden haberdar olan bir şantajcının ansızın zuhur etmesiyle, hayatında yeni farkına vardığı bütün güzellikleri yitirme tehlikesiyle karşı karşıya kalır ve kahredici bir korkunun pençesine düşer. Korku insanı bilinçdışına itilmiş utanç verici deneyimlerden, bastırılmış pişmanlıklardan özgürleştirebilecek güçte bir yapıt.
Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de olsa, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir.
Stefan Zweig
"Bir sözcük, çarpan kalbinde bütün dünyanın alevlendiği o sonsuz ateşi söndürebilir mi?"
Okurken anlattığı bütün duyguları hissediyorsunuz.İnanılmazdı.
Okuduğum ilk Stefan Zweig kitabı.Kocasını aldatan Irene'in yaşadığı korku yazar tarafından gerçekten çok başarılı anlatılmış.
Irene'in yaşadığı korku ve psikolojisinin bozulması gerçekten üzücü bir durum ama şahsen kadına çok da üzülmedim. Aldatmak kadın veya erkek her türlü aşağılık ve affedilmeyecek bir davranış bence. Özellikle Irene'in durumunda ki gibi fazla mutlu olduğu için macera arayışı için yapılan ihanetler.
İnsanoğlu işte elindekinin kıymetini anlamak için kaybetmesi gerekiyor.
Stefan Zweig betimlemeleri çok güçlü bir yazar. Bu okuduğum beşinci kitabıydı ve kesinlikle karakterlerle birlikte siz de daralıyor sıkılıyor seviniyor heyecanlanıyorsunuz. Çok canlı, yaşatan bir üslubu var. Bunu da bitirdiğimde uyuşmuş haldeydim artık, Irene'e çok kızsam da onunla beraber ben de perişan oldum hissiyat olarak :D
Okuduğum Zweig kitapları içinde en beğendiğim Korku oldu.
Irene'nin içinde bulunduğu hisleri öyle bir tasvir etmiş ki okurken yüreğim hopladı, onunla beraber tuhaf ve ürpertici bir pişmanlık ve ürkeklik içine girdim sanki. Kocasının bakış açısı, durumu ele alışı da inanılmaz dikkatimi çekti. Zaten kısacık bir kitap ve asıl olay ile başlıyor. Nasıl bittiğini bile anlamıyorsunuz.
Okuyucuyu öykünün başından sonuna kadar içinde tutmak her yazara nasip olmaz ve Zweig bunu okuduğum üç öyküsünde de (Satranç, Bir Kadının Yaşamından Yirmi Dör Saat, Korku) kanıtladı.
“Korku cezadan çok daha beterdir, çünkü ceza bellidir, ağır da olsa, hafif de, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, o sonsuz gerilimin ürkünçlüğü kadar kötü değildir.”
İnsan psikolojisinin ''korku'' karşısında verdiği reaksiyon bundan daha iyi anlatılamazdı.
İnsanın özellikle kaybetme korkusu karşısındaki acizliğine çok iyi bir örnek. Zweig yine her zamanki gibi insanın iç dünyasına akıcı bir üslupla ayna tutmuş.
Zweig bu kitabında da bir karakterin psikolojisini, düşüncelerini muazzam ve detaylı bir şekilde anlatıyor. Hikayenin konusu kısa ama korkuya ve Irene'nin düşüncelerine dair anlatımları çok iyi. Zevkle okuduğum kısa bir hikayeydi. Tavsiye ederim
Karton Cilt, 80 sayfa
Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlandı