''Sevgilim! (...) Cıgara içmekten vazgeçilebilir mi? Hikâye yazmaktan da, köralası, vazgeçemiyoruz. İşte bir müddettir ben de, elimde cigara, adam arıyor giibiyim. Ne kadar üstü başı düzgünler, suratı ciddiler, hali azametliler içinde kalmışım ki bir türlü hikayeme yanaşamıyorum.''
Sait Faik Abasıyanık'ın ''Dört Zait'' adlı hikayesinden.
''Onun dünya nimetlerine dört elle sarılan yaşamak hırsını, şu dünyanın toprağını, suyunu, yemişini ve güneşini yudum yudum tadarken duyduğu yaşama sevincini düşünüyorum da, Sait Faik'siz edebiyat bana kasvetli geliyor.''
Sabri Esat Siyavuşgil.
''Sevgilim! (...) Cıgara içmekten vazgeçilebilir mi? Hikâye yazmaktan da, köralası, vazgeçemiyoruz. İşte bir müddettir ben de, elimde cigara, adam arıyor giibiyim. Ne kadar üstü başı düzgünler, suratı ciddiler, hali azametliler içinde kalmışım ki bir türlü hikayeme yanaşamıyorum.''
Sait Faik Abasıyanık'ın ''Dört Zait'' adlı hikayesinden.
''Onun dünya nimetlerine dört elle sarılan yaşamak hırsını, şu dünyanın toprağını, suyunu, yemişini ve güneşini yudum yudum tadarken duyduğu yaşama sevincini düşünüyorum da, Sait Faik'siz edebiyat bana kasvetli geliyor.''
Sabri Esat Siyavuşgil.
Okudukça Sait Faik olası geliyor insanın. Bitirince de zaten öyle olduğunun farkına varıyor. Bu adamın bize, bizim olanı veren tarzına bayılıyorum.
Bir sarhoşluk öyküsü, efsane.
Çok seviyorum bu adamı. Hikayelerinin samimiliğinden mi, bana nedense Sadri Alışık'ı anımsattığından ve bu yüzden hikayelerin baş rolüne hep Sadri Alışık'ı koymamdan mı, Orhan Veli'nin deyişiyle kırkını aşmış bir mahalle çocuğu oluşundan mı bilmiyorum. Belki de bir neden aramak anlamsızdır. Belki sadece" Kınalıada'da bir ev" hikayesini okumak bile onu sevmek için başlı başına bir nedendir.
Günlük hayatta insanlara, küçük ve sıradan olaylara daha dikkati bakmama neden olan adam, Sait Abi'm iyi ki var olmuşsun, iyi ki yazmışsın, yazmasaydın biz de ölürdük.
Tanımlamakta en çok zorlandığım kitaplardan biri bu kitap.Güzel desem az, hoş desem eksik, muhteşem desem jargon ters, olağanüstü desem Sait Faik'in olağanlığı ve sadeliğine ihanet, müthiş desem sansasyonel olacak... Nuri Bilge filmi gibi, gerçi Nuri Bilge toy sayılır Sait Faik'e göre.Bir şeye benzetmesem daha iyi.Kışın soğuğu, kahvenin havası, içeri giren adamın sözleri, sözlerin buz gibi etkisi, kahvedekilerin sözleri duyduktan sonraki hali...Bu kadar mı güzel ve sade anlatılır...
Sait Faik Abasıyanık'ın gazetelere dergilere yazdığı öykülerden oluşmuş bir kitap, 1940 lar 1950 ler, dönemin halkı, fakirlik, zamanın koşulları, insanların yaşam savaşı, bu fakirliğin bu yaşam savaşının insan psikolojisi üzerindeki derin etkisi işlenmiş öykülerde, zengin hayat yok romantizm yok sadece gerçek fakir hayat var öykülerde...
http://ebediyenedebiyat.blogspot.com/2013/04/mahalle-kahvesi-sait-faik-abasyank.html
Öykü denince akla ilk gelen isimlerden Sait Faik'in harika öyklüleri.
Sıradan öyküler, güzel anlatım. Sait Faik'in sırrını çözemedim bir türlü.
Dört Zait öyküsü başta olmak üzere hepsi birbirinden değerli muazzam bir kitaptı, günlük tadımlık okunabilir.
En güzel öykü kitabı be! İçten, insancıl, modern ve bizden!
Tek kelimeyle harikaydı! Okuyun, okutun!
104 sayfa