Demek öyle… Olsun… Tiyatroya inanmıyor, durmadan hayallerimle alay edip duruyordu. Ve yavaş yavaş ben de inanmayı bırakarak ümitsizliğe düştüm… Aşk kaygıları, kıskançlık ve yavrum için duyduğum korkularım yüzünden küçüldüm, acınacak hale geldim. Sahnede manasızca oynuyordum… Ellerimle ne yapacağımı bilmiyordum, sahnede durmayı beceremiyordum, sesimi yönetemiyordum. Korkunç oynadığınızı hissettiğiniz bu ruh halini siz anlayamazsınız. Bir martıyım ben. Yok, o değil… Bir martı vurmuştunuz, hatırladınız mı? Tesadüfen bir adam gelir ve yapacak başka bir işi olmadığından mahveder her şeyi… Küçük bir hikâye konusu… Bu o değil…
Bir martı vurulur, bir hikâye konusu olur.
Rus oyun yazarı Anton Çehov’un “dört büyük” eserinden ilki olan Martı, eleştirmenler tarafından günümüze dek gelmiş geçmiş en iyi tiyatro eserlerinden biri olarak kabul görmüştür.
İnsanlar arasındaki iletişimsizlik, iç içe geçmiş romantik ilişkiler, hayatın anlamı, sanatçının hayat gayesi, tiyatronun ihtiyaç duyduğu yenilikler gibi konuları işleyen Çehov, ardında ölümsüz bir tiyatro eseri bırakmıştır.
Demek öyle… Olsun… Tiyatroya inanmıyor, durmadan hayallerimle alay edip duruyordu. Ve yavaş yavaş ben de inanmayı bırakarak ümitsizliğe düştüm… Aşk kaygıları, kıskançlık ve yavrum için duyduğum korkularım yüzünden küçüldüm, acınacak hale geldim. Sahnede manasızca oynuyordum… Ellerimle ne yapacağımı bilmiyordum, sahnede durmayı beceremiyordum, sesimi yönetemiyordum. Korkunç oynadığınızı hissettiğiniz bu ruh halini siz anlayamazsınız. Bir martıyım ben. Yok, o değil… Bir martı vurmuştunuz, hatırladınız mı? Tesadüfen bir adam gelir ve yapacak başka bir işi olmadığından mahveder her şeyi… Küçük bir hikâye konusu… Bu o değil…
Bir martı vurulur, bir hikâye konusu olur.
Rus oyun yazarı Anton Çehov’un “dört büyük” eserinden ilki olan Martı, eleştirmenler tarafından günümüze dek gelmiş geçmiş en iyi tiyatro eserlerinden biri olarak kabul görmüştür.
İnsanlar arasındaki iletişimsizlik, iç içe geçmiş romantik ilişkiler, hayatın anlamı, sanatçının hayat gayesi, tiyatronun ihtiyaç duyduğu yenilikler gibi konuları işleyen Çehov, ardında ölümsüz bir tiyatro eseri bırakmıştır.
Çok güzel bir kitap. Mutlaka okumalısınız.
Sanat, aşk, aşk için her şeyi göze alma, depresyon gibi konuları 19. yüzyıl Rusyası açısından değerlendiren güzel bir tiyatro oyunu. Canlı performansını izlemek daha güzel oluyor.
"Keşke genç yaşlarda okuyabilseydim de geç kalmasaydım bu kadar" dediğim tatlı Jonathan'lı kitaptır. Ah Jonathan ah , gel al benide nirvanaya :D
Çok kısaydı, pek tadına varamadım. Okuduğum ilk Çehov kitabıydı, diğer kitaplarıyla karşılaştırmam güç bu yüzden ama çok daha güzel kitapları olduğunu okumuştum. Eskiye karşı savaş verenin kaybedişini, mutsuzluğu anlatan orta bir kitaptı.
Uzun süredir okumayı ertelediğim bir eserdi Anton Çehov'un Martı'sı. Karmaşık ve akılda tutulması zor olan pek çok sayıda ismin ve karakterin yer aldığı Rus klasiklerini okumak, çok düğmeli çok fonksiyonlu bir kol saatini zar zor kullanmak ama daha çok şık bir aksesuar olarak kullanmak gibi. Tıpkı böyle bir saati koluna takmanın kimi insan için ayrıcalık veya özgüven hissi sağlıyor; saati görmekten başka kaygısı olmayan birisi için ise külfet oluşturuyor olması gibi; okuduğu kitapta yer alan olayları ve kişileri açık, seçik ve net biçimde görmek isteyen ortalama bir okur için Martı'yı okumak da biraz zorlayıcı olabiliyor.
Eserin özetine bu isim karmaşasına girmemek adına yer verneyeceğim. Kitabın içeriğinde; orta ve yüksek tabakalardan insanları, bu insanların karşılıksız aşklarını, yazar veya oyuncu olarak yükselme isteğini, birbirinden beklediği yakınlığı ve desteği göremeyen anne ve oğul ilişkisini konu alan dört perdelik oyunun yer aldığını belirtmekle yetineceğim.
Eser hicvi, hüznü, karamsarlığı ve umudu realizm potasında harmanlamak adına çok başarılı, içerdiği karakterler çok özgün ve Ataol Behramoğlu'nun kaliteli çevirisi de eserin ruhunu çok güzel yansıtmış. Ancak karakterleri ve hikayeyi bu isimler karmaşasında takip etmek doğrusu pek kolay değil. Hele hele eserin bir tiyatro metni biçiminde yazılmış olması, bu durumu daha da güçleştiriyor. Bu nedenle, kitabın özetini başka platformlarda izlemek, dinlemek, okumak durumunda kaldığımı belirtmeliyim.
Ben, kendi adıma bu eseri; olaylar ve isimler arasındaki boşlukların tasvirlerle, okumayı kolaylaştırıcı detaylarla doldurulduğu düz metinli bir roman formatında okumayı veya bir tiyatro oyunu olarak izlemeyi tercih ederdim. Tiyatro oyunu formatında eserleri okumayı pek sevmediğimi, bu eseri okurken bir kez daha gördüm. Ama bu bir zevk ve tercih meselesi
olan konstantine oldu. Çok üzüldüm ya nedense.
Karton Cilt, 128 sayfa
2019 tarihinde, İndigo Kitap tarafından yayınlandı