Ballard Milenyum İnsanlarında yeni yüzyılı güvensizlik, kaygı, terör ve savaşlarla karşılayan modern insanın, çökmüş bir üst-orta sınıf banliyösünden yükselen çığlığına kulak kabartıyor. Sistemin temel değerlerini biçimlendirmiş bir sınıfın, güvenlikli sitelerde yaşayan, çocuklarını paralı okullarda okutan eğitimli insanların; doktor, mühendis, mimar ya da akademisyenlerden oluşan beyaz yakalıların büyük bir düş kırıklığı içinde çalkalanışının öyküsü bu. Modern yaşamın dayatmalarına ne maddi gücü yeten, ne manevi duyarlılığı elveren, öte yandan tüketim alışkanlıklarından vazgeçemeyen, kuşatıldıkları kalıplardan ve sınırlardan sağduyuyla sıyrılamayacak kadar sıkışmış, soğukkanlılığını yitirmiş bir aydın sınıfın trajikomik dalgalanmaları...Londranın orta yerinde ayaklanan orta sınıf, şiddete yönelerek taşıdığı yurttaşlık sorumluluğunun yükünden ve tüketim toplumunun hapishanesinden kurtulmaya kalkışır. Böylece orta sınıfın devrimi başlar. Yapıtlarında modern insanın karanlık iç dünyasında pervasızca gezinmeyi ve sapkınlıklarımızı acımasızca gözümüze sokmayı seven bir yazar var karşımızda. Süper Kent ve Kokain Gecelerinde de altını çizdiği gibi, ümitsiz insanların, ümitsizce çareler arayıp durduğuna inanır Ballard.Ötekine yönelik öfke ve huzursuzlukla tüm sosyal dengeleri alaşağı olmuş bir dünyada çılgınlaşmak, delice içsel yolculukların içine kendini bırakmak, ne sevip ne de nefret edebildiğimiz Ballard karşı-kahramanlarının bulabildiği tek kurtuluştur. XX. yüzyılın sunduğu değerleri bilinçle reddetmek, sokaklardaki parkmetreleri kırmaktan, film kiralanan mağazaları kundaklamaya, az gelişmiş ülkelerde turizmden voleyi vuran şirketleri bombalamaya, hatta sokakta rastegele adam öldürmeye uzanan kontrol edilemez bir kopuşa sürüklenmek de olasıdır onlar için.Yazarın bize sorduğuysa şudur: Bu bedeli onlarla paylaşırken, bir an için durup, kendimize dışardan bakabiliyor muyuz?XXI. yüzyılın ilk esaslı romanı.N. Royle, Independant
Ballard Milenyum İnsanlarında yeni yüzyılı güvensizlik, kaygı, terör ve savaşlarla karşılayan modern insanın, çökmüş bir üst-orta sınıf banliyösünden yükselen çığlığına kulak kabartıyor. Sistemin temel değerlerini biçimlendirmiş bir sınıfın, güvenlikli sitelerde yaşayan, çocuklarını paralı okullarda okutan eğitimli insanların; doktor, mühendis, mimar ya da akademisyenlerden oluşan beyaz yakalıların büyük bir düş kırıklığı içinde çalkalanışının öyküsü bu. Modern yaşamın dayatmalarına ne maddi gücü yeten, ne manevi duyarlılığı elveren, öte yandan tüketim alışkanlıklarından vazgeçemeyen, kuşatıldıkları kalıplardan ve sınırlardan sağduyuyla sıyrılamayacak kadar sıkışmış, soğukkanlılığını yitirmiş bir aydın sınıfın trajikomik dalgalanmaları...Londranın orta yerinde ayaklanan orta sınıf, şiddete yönelerek taşıdığı yurttaşlık sorumluluğunun yükünden ve tüketim toplumunun hapishanesinden kurtulmaya kalkışır. Böylece orta sınıfın devrimi başlar. Yapıtlarında modern insanın karanlık iç dünyasında pervasızca gezinmeyi ve sapkınlıklarımızı acımasızca gözümüze sokmayı seven bir yazar var karşımızda. Süper Kent ve Kokain Gecelerinde de altını çizdiği gibi, ümitsiz insanların, ümitsizce çareler arayıp durduğuna inanır Ballard.Ötekine yönelik öfke ve huzursuzlukla tüm sosyal dengeleri alaşağı olmuş bir dünyada çılgınlaşmak, delice içsel yolculukların içine kendini bırakmak, ne sevip ne de nefret edebildiğimiz Ballard karşı-kahramanlarının bulabildiği tek kurtuluştur. XX. yüzyılın sunduğu de... tümünü göster