Nar, ilk çağlardan beri İspanyol yarımadasının en güneyindeki Endülüs bölgesinin simgesidir. Öyle ki Elhamra Sarayını, Generelife Bahçelerini, bir zamanlar Müslüman, Hıristiyan ve Yahudilerin barış içinde yaşadığı Albayzini bugün bile hâlâ nar ağaçları gölgeler. Onun için,2 Ocak 1492de Kraliçe İsabelin askerleri Müslüman Gırnatayı ele geçirip Yeniden Fetihi tamamlayınca bu kıyımın yasını herhalde en çok nar ağaçları tutmuştur.
Eğer ayakta kalsaydı insanlık tarihine apayrı bir melezlik olarak renk katması, insani kültürün tadına doyulmaz ve esmer bir Avrupalılık haline dönüşmesi muhtemel olan o Endülüsten şimdi geriye kalan, üç büyük dinin kardeşçe ve birarada yaşamasının simgesi olan, birin içindeki çokluğu anlatan narlardır...
Ve Tarık Ali, esas olarak Batı Hıristiyanlığı ile İslam dünyası arasındaki uzun süreli karşılaşmayı işlediği dörtlemesinin ilk kitabı olan bu romanı niçin kaleme aldığını şu sözlerle anlatır:
Nar, ilk çağlardan beri İspanyol yarımadasının en güneyindeki Endülüs bölgesinin simgesidir. Öyle ki Elhamra Sarayını, Generelife Bahçelerini, bir zamanlar Müslüman, Hıristiyan ve Yahudilerin barış içinde yaşadığı Albayzini bugün bile hâlâ nar ağaçları gölgeler. Onun için,2 Ocak 1492de Kraliçe İsabelin askerleri Müslüman Gırnatayı ele geçirip Yeniden Fetihi tamamlayınca bu kıyımın yasını herhalde en çok nar ağaçları tutmuştur.
Eğer ayakta kalsaydı insanlık tarihine apayrı bir melezlik olarak renk katması, insani kültürün tadına doyulmaz ve esmer bir Avrupalılık haline dönüşmesi muhtemel olan o Endülüsten şimdi geriye kalan, üç büyük dinin kardeşçe ve birarada yaşamasının simgesi olan, birin içindeki çokluğu anlatan narlardır...
Ve Tarık Ali, esas olarak Batı Hıristiyanlığı ile İslam dünyası arasındaki uzun süreli karşılaşmayı işlediği dörtlemesinin ilk kitabı olan bu romanı niçin kaleme aldığını şu sözlerle anlatır:
278 sayfa