Gazeteci Murat Bardakçı’nın Everest Yayınları’ndan çıkan yeni kitabı “Neslişah” birkaç ömrü dolduracak kadar muazzam bir hayat hikâyesi anlatıyor. Son Padişah Sultan Vahideddin’in kızı Sabiha Sultan ile son Halife Abdülmecid Efendi’nin oğlu Şehzade Ömer Faruk Efendi’nin ilk çocuğu Neslişah Sultan’ın görkemli hayatı, hem Osmanlı İmparatorluğu’nun fırtınalı son günlerine tanık ediyor okuru, hem de Cumhuriyet’in kuruluşuna…
Kitabın en önemli özelliğiyse şu: Literatürümüzde, Osmanlı Hanedanı’nın bir mensubuyla konuşularak yazılmış biyografi şimdiye kadar yoktu. “Neslişah” bir ilk. Kitap, Neslişah Sultan’ın tek başınayken geçmişin hayalleriyle buluşup hasret giderdiği bir günle son buluyor. Bir ara pencereden bakıp göğe yükselen ince minareleri, zarif kubbeleri, görkemli sarayları, şehrin çok değişmiş ama zarafeti hâlâ hissedilen siluetini fark ediyor ve “Güzel olan ne varsa dedelerim yapmış” diyor. Murat Bardakçı’yla röportaja insanın içine oturan o cümleyle başlamak istiyorum…
O cümlede bir yanlışlık bulmaya çalıştım ama başaramadım… Bulamazsınız. Türkiye Cumhuriyeti 80 küsur yıllık tarihinde tanıtımını hâlâ 16. yüzyıla ait eserlerle yapıyorsa, Neslişah Sultan son derece haklıdır. Her inkılâp, meşruiyetini kanıtlamak için kendinden önceki rejimi kötüler ama sonra geçmişi sahiplenir, çünkü devlette esas olan devamlılıktır. Fakat biz reddimiras yoluna gittik. Bir kesim, geçmişi kötüleyerek güç elde etmeye çalıştı. Çelişki şuradaydı: Reddettikleri geçmişin üzerine aynı değerde eserler koyamasalar da iş tanıtıma gelince eskinin üretiminden, yani kültürel hazinelerimizden medet umdular.
Neslişah Sultan basına sadece iki kez açıklama yaptı. Sultan Vahideddin’in mezarının İstanbul’a getirtilmesi söz konusu olduğunda ve Şehzade Osman Ertuğrul Efendi’nin 23 Eylül 2009’daki vefatından sonra… Onu, bu kitap aracılığıyla konuşmaya sevk eden şey neydi?
Belirli bir sebep yok.de en son göğe yapmış” hâlâ kesim, ve 23 yazmak istiyordum, o da “Yazma” diyordu. Öyle ısrar ettim ki, sonunda “Yazacaksan, bari ben hayattayken yap” dedi.
Gazeteci Murat Bardakçı’nın Everest Yayınları’ndan çıkan yeni kitabı “Neslişah” birkaç ömrü dolduracak kadar muazzam bir hayat hikâyesi anlatıyor. Son Padişah Sultan Vahideddin’in kızı Sabiha Sultan ile son Halife Abdülmecid Efendi’nin oğlu Şehzade Ömer Faruk Efendi’nin ilk çocuğu Neslişah Sultan’ın görkemli hayatı, hem Osmanlı İmparatorluğu’nun fırtınalı son günlerine tanık ediyor okuru, hem de Cumhuriyet’in kuruluşuna…
Kitabın en önemli özelliğiyse şu: Literatürümüzde, Osmanlı Hanedanı’nın bir mensubuyla konuşularak yazılmış biyografi şimdiye kadar yoktu. “Neslişah” bir ilk. Kitap, Neslişah Sultan’ın tek başınayken geçmişin hayalleriyle buluşup hasret giderdiği bir günle son buluyor. Bir ara pencereden bakıp göğe yükselen ince minareleri, zarif kubbeleri, görkemli sarayları, şehrin çok değişmiş ama zarafeti hâlâ hissedilen siluetini fark ediyor ve “Güzel olan ne varsa dedelerim yapmış” diyor. Murat Bardakçı’yla röportaja insanın içine oturan o cümleyle başlamak istiyorum…
O cümlede bir yanlışlık bulmaya çalıştım ama başaramadım… Bulamazsınız. Türkiye Cumhuriyeti 80 küsur yıllık tarihinde tanıtımını hâlâ 16. yüzyıla ait eserlerle yapıyorsa, Neslişah Sultan son derece haklıdır. Her inkılâp, meşruiyetini kanıtlamak için kendinden önceki rejimi kötüler ama sonra geçmişi sahiplenir, çünkü devlette esas olan devamlılıktır. Fakat biz reddimiras yoluna gittik. Bir kesim, geçmişi kötüleyerek güç elde etmeye çalıştı. Çelişki şuradaydı: Reddettikleri geçmişin üzerine aynı değerd... tümünü göster
Hem güzel bir araştırma kitabı hem de harika bir roman okudum. Kitabın ismi Neslişah olmasına rağmen bir tek sultandan değil, o dönemdeki tüm hanedandan ayrıntıyla bahsetmesi ayrıca hoşuma giden bir konu oldu. Aslında çok yorum yapmaya gerek yok. Tarihle ilgilenen herkesin rahatlıkla okuyabileceği bir kitap, güzel bir araştırma. Kitabı bitirdikten sonra yine Murat Bardakçı'nın eseri olan Son Osmanlılar Belgeselini de izlemenizi tavsiye ederim.
Ciltsiz, 420 sayfa
2011 tarihinde, Everest Yayınları tarafından yayınlandı