Nâzım Hikmetin 1938de İstanbul Tevkif-hanesindeyken yazdığı, yarım kalmış roman ve anlatı parçalarıyla dolu defterler ilk kez gün ışığına çıkıyor.Elinizdeki kitabın ana gövdesini Nâzım Hikmetin beş bölümünü yazabildiği Orası adlı roman oluşturuyor: Hapishane ortamının ustalıkla betimlendiği, birbirinden ilginç çok farklı tiplerin birarada anlatıldığı romandaki kişilerin ve olayların ne kadar gerçek olduğunu Nâzımın hayatını yakından bilenler görebilir.Diğer parçalar ise, İmroz adasında geçen, kısa ama roman kıvamında bir anlatı olan Zeytin ve Üzüm Adası; 1930lu yılların Yüksekkaldırım ve Tünel çevresindeki renkli dünyayı, Mübadelenin bıraktığı izleri bütün güncelliğiyle yansıtan Bayram adını verdiğimiz bir öykü ve Nâzımın hapishanedeki düşlerini güçlü imgelerle, bir mektup sıcaklığıyla anlattığı, Pirayeye adını verdiğimiz bir metin.Öteki Defterler, Nâzım Hikmet külliyatının vazgeçilmez bir parçası olmayı hak ediyor.Soğuk. Soba sönmüş. Dar, uzun battaniyemin altında yapayalnızdım. Halbuki bilirsin ki ben en iyi yazılarımı sokakta kalabalığın arasında dolaşarak yazmışımdır, evde okuduğumu anlamak için çocuklarımın gürültüsüne muhtacım ve insanların arasından ayrıldığım vakit karaya vurmuş hazin bir palamuda dönerim.
Nâzım Hikmetin 1938de İstanbul Tevkif-hanesindeyken yazdığı, yarım kalmış roman ve anlatı parçalarıyla dolu defterler ilk kez gün ışığına çıkıyor.Elinizdeki kitabın ana gövdesini Nâzım Hikmetin beş bölümünü yazabildiği Orası adlı roman oluşturuyor: Hapishane ortamının ustalıkla betimlendiği, birbirinden ilginç çok farklı tiplerin birarada anlatıldığı romandaki kişilerin ve olayların ne kadar gerçek olduğunu Nâzımın hayatını yakından bilenler görebilir.Diğer parçalar ise, İmroz adasında geçen, kısa ama roman kıvamında bir anlatı olan Zeytin ve Üzüm Adası; 1930lu yılların Yüksekkaldırım ve Tünel çevresindeki renkli dünyayı, Mübadelenin bıraktığı izleri bütün güncelliğiyle yansıtan Bayram adını verdiğimiz bir öykü ve Nâzımın hapishanedeki düşlerini güçlü imgelerle, bir mektup sıcaklığıyla anlattığı, Pirayeye adını verdiğimiz bir metin.Öteki Defterler, Nâzım Hikmet külliyatının vazgeçilmez bir parçası olmayı hak ediyor.Soğuk. Soba sönmüş. Dar, uzun battaniyemin altında yapayalnızdım. Halbuki bilirsin ki ben en iyi yazılarımı sokakta kalabalığın arasında dolaşarak yazmışımdır, evde okuduğumu anlamak için çocuklarımın gürültüsüne muhtacım ve insanların arasından ayrıldığım vakit karaya vurmuş hazin bir palamuda dönerim.
151 sayfa