... Biz yetimler intikam iştiyakıyla doluyuzdur. Dehşeti dengelemeye yatkınızdır. Başkalarının öçlerini de almaya hevesleniriz. Yetimlik bize kanlı doğaçlamalar yapma cüreti verir. Suçlamakla ya da suç işlemekle kaybolmayan bir masumiyet imtiyazına sahibizdir.
İtiraf etmeliyim ki, aziz okur, benim ömrüm, her birini gebertmek istediğim insanlarla aramdaki buzdağlarını eritmeye çalışmakla geçiyor. Mesela zenginlerden nefret ediyorum, ne yapayım, elimde değil. O restoran sürüngenleri, fiyaka kumkumaları, yapmacık kasvetin mıymıntı bekçileri, ticari bir şiveyle konuşan zehirli papağanlar, hileli bir neşe içinde geviş getiren bunak vampirler, modanın ipiyle kuyuya inen kibirli cambazlar, tatile gebe fırlamalar, alaturka bir sadizmle zıvanadan çıkanlar, alafranga bir mazoşizmle yılışıklaşanlar... Hepsine teker teker Kolombiya kravatı takmak istiyorum! [Kolombiya kravatı: Meksika mafyasının uyguladığı bir cezalandırma biçimi: Kurbanın gırtlağına bir delik açılır ve dili bu delikten sarkıtılır.]
Gerçi zamanla esnekleştim. Ulaşılması ve vazgeçilmesi en zor nimetin sükunet olduğunu anladım galiba. Tamam, zenginlere merhamet duyacak kadar güçlü değilim hâlâ, fakat sayıların artışındaki boşunalığın eşiğini görebiliyorum. İbrahim Kurban'dan öğrendiğim kadarıyla, yeşil banknotlar kamuflajdan başka bir şeye yaramıyor: Aptallığı, beceriksizliği, acizliği, yalnızlığı kamufle ediyorlar... Ayrıca, yetimlik zaman aşımına uğramaz, haddizatında yetim olmayanlar da yetimliğe doğru seyreder. Yani kimsesizlik, kimsenin tekelinde değildir: Kainat ve tarihin bekleme salonunda biraz soluklanıyoruz, çoğunlukla da adımız anonslanmadan kainata ve tarihe gömülüyoruz...
... Biz yetimler intikam iştiyakıyla doluyuzdur. Dehşeti dengelemeye yatkınızdır. Başkalarının öçlerini de almaya hevesleniriz. Yetimlik bize kanlı doğaçlamalar yapma cüreti verir. Suçlamakla ya da suç işlemekle kaybolmayan bir masumiyet imtiyazına s... tümünü göster
Edebiyatın hiçbir alanına yabancı kalmamış, çocukluğundan başlayarak çeşitliliğini azımsamanın asla mümkün olamayacağı kadar farklı konu ile ilgilenmiş olan Goethenin en veimli edebiyat eserlerini kaleme aldığı ömrünün son yıllarında yazdığı ve uzun süre Almanyanın bir edebiyat şaheseri olarak elden ele dolaşmış, çokça tartışılmış, günümüzde de ilgiyle okunmakta olan romanı Gönül Yakınlıklarıdır.Gönül Yakınlıkları, yazarın evlilik ve aşk üzerine yazdığı ve dört kişiyi amansız bir şekilde bir araya getiren, etkileyici bir çalışmasıdır. Romanda insanın özgür düşünceye sahip olup olmadığı sorgulanır; ana karakterler Eduard ve Ottilie, çevrenin uyguladığı baskının korkunç sonuçları ile yüz yüze gelirler.
Edebiyatın hiçbir alanına yabancı kalmamış, çocukluğundan başlayarak çeşitliliğini azımsamanın asla mümkün olamayacağı kadar farklı konu ile ilgilenmiş olan Goethenin en veimli edebiyat eserlerini kaleme aldığı ömrünün son yıllarında yazdığı ve uzun ... tümünü göster
Hamburg yakınındaki kasvetli bir kumsalda bir genç kız cesedi bulunur. Kızın katılaşmış parmaklarının arasına sıkıştırılmış bir mesaj vardır: Yeraltındaydım ve artık eve dönme zamanım geldi...Hamburg Cinayet Masası Başkomiseri Jan Fabel bu işi yapan karanlık ruhun çarpık düşünce yapısını kavramaya çalışmaktadır. Dört gün sonra, gene Hamburg yakınlarındaki ıssız bir ormanın derinliklerinde, gırtlakları boydan boya yarılmış bir kadın ve erkek cesedi bulunur; bu kez, kurbanların avuçlarına, aynı takıntılı elyazısıyla not edilmiş Hänsel ve Gretel isimleri iliştirilmiştir.Çok geçmeden, işlenen her yeni cinayetin, yaklaşık iki yüzyıl önce Grimm Kardeşler tarafından derlenen halk masallarına yapılan korkunç bir gönderme olduğu anlaşılır.Başlatılan sürek avının hedefi, kadim halk masallarında saklı, en karanlık, en derin korkuları deşmekte olan bir seri katildir.Öldürüp karanlıkta kaybolan yırtıcı bir hayvan...Hepimizin çocukken korkmayı öğrendiğimiz bir canavar...
Hamburg yakınındaki kasvetli bir kumsalda bir genç kız cesedi bulunur. Kızın katılaşmış parmaklarının arasına sıkıştırılmış bir mesaj vardır: Yeraltındaydım ve artık eve dönme zamanım geldi...Hamburg Cinayet Masası Başkomiseri Jan Fabel bu işi yapan ... tümünü göster
Pınar Kür toplamamış resmen dağıtmış tüm duyguları sevgileri gözardı edip olayı sonlandırmış. Dil elif şafakla yükselirken kitabın sonunda tabiri caizse yerlerde sürünmüş. Gerçekten insanı yoran bir kitap olmuş.
Pınar Kür toplamamış resmen dağıtmış tüm duyguları sevgileri gözardı edip olayı sonlandırmış. Dil elif şafakla yükselirken kitabın sonunda tabiri caizse yerlerde sürünmüş. Gerçekten insanı yoran bir kitap olmuş.
"Anne! Seksek tebeşirim nerede?"
Bazı geceler ter içinde uyanıyor kendi sesine. Kendi çocuk sesine... Kollarıyla kendini sarıyor bir süre, kendini yatıştırırcasına ürpermiş tenini usul usul okşuyor, bir ileri bir geri salınıp dururken buluyor kendini. Ağzı tebeşir tozu yutmuş gibi kupkuru, dudakları birbirine yapışmış... Hemen bir bardak su içiyor. ...
"Anne! Seksek tebeşirim nerede?"
Bazı geceler ter içinde uyanıyor kendi sesine. Kendi çocuk sesine... Kollarıyla kendini sarıyor bir süre, kendini yatıştırırcasına ürpermiş tenini usul usul okşuyor, bir ileri bir geri salınıp dururken bu... tümünü göster
sheydas şu anda kitap okumuyor.