Ben iyi bir adam değilim. Değilim işte. Biliyorum. İçimde, dünyada en ufak ışık zerresi bile bırakmayacak kadar karanlık var. Ama zarar veremeyeceğim biri var, söndürmeye cesaret edemediğim tek bir ışık… Karissa. Benim bir canavar olduğumu düşünüyor ve belki de öyleyim. Onu her dokunuşumla ürkütüyor, ruhuna işkence ediyorum. Ama ben tek değilim. Dünya canavarlarla dolu ve en tehlikelileri ben değilim. Onların yanına bile yaklaşmıyorum. Tanrı bana yardım etsin ki onu seviyorum. Seviyorum işte. Ve Tanrı, onu benden almaya çalışan herkese de yardım etsin.
Ben iyi bir adam değilim. Değilim işte. Biliyorum. İçimde, dünyada en ufak ışık zerresi bile bırakmayacak kadar karanlık var. Ama zarar veremeyeceğim biri var, söndürmeye cesaret edemediğim tek bir ışık… Karissa. Benim bir canavar olduğumu düşünüyor ve belki de öyleyim. Onu her dokunuşumla ürkütüyor, ruhuna işkence ediyorum. Ama ben tek değilim. Dünya canavarlarla dolu ve en tehlikelileri ben değilim. Onların yanına bile yaklaşmıyorum. Tanrı bana yardım etsin ki onu seviyorum. Seviyorum işte. Ve Tanrı, onu benden almaya çalışan herkese de yardım etsin.
Yorumumu şekillendiren son sayfalar oldu. Açıkçası oraya kadar ne hissettiğimi bilmiyordum. Oraya kadar olan kısımda ise döngü aynen şöyleydi; Naz’ın bolca hem de epeyi bir bolca geçen içsel hesaplaşmaları, iç sesleri, serinkanlılıkla gidip adam öldürmesi ve Karissa. Kitaptan başka bir şey beklemeyin. Naz’ın iç seslerinin uzunluğu ve o karanlık, boğucu hava, bunalıma girmeme neden oldu. Hiç mi iyi bir şeyler olmaz arkadaş ya! Hayır, biz okuyucuya da yazık. Okuyucuyu tatmin edeyim diye düşünmeyen yazar, sağdan soldan vurdu. Olanlar yüzünden son sayfada ki- artık kimine göre mutlu, kimine göre mutsuz sona- bile ne tepki vereceğime karar veremiyorum. Ignazio sağ olsun bulaştırdı bana da bu sonun mutluluk olup olmadığı üzerine felsefi bir yazı yazasım geldi. Gerçek mutluluk var mıdır? Bu yansıma bir dünya mı? J Düşünün kafamdaki karışıklığı…
2.kitabın yazılma amacını anlamadım, sanırım serinin sonu olduğunu belli etmek ve olayların nasıl şekillendiğini, merakta kalmayalım diye yazmış yazar. Başka bir açıklama yapamıyorum çünkü kitap boyunca, olaylar –olay demeye dilim varmıyor- bile çok sıkıcıydı. Adam, sürekli öldürüyor ama bunda bile bir hareketlilik yoktu. Bir kaç istisna dışında gerçekten okurken sıkıldım. Ama yine de Naz’a çok üzüldüm. Şöyle geçmişten bahsedişleri, birilerini kaybetmesi, ailesi ile olan durumları ona gerçekten üzülmeme neden oldu. Özellikle Karissa’ya hissettikleri, onu yanında tutmanın yanlış olduğunu bildiği halde ondan vazgeçememesi beni çok etkiledi. Tüm kontrolü elinde tutmaya çalışarak geçirdiği, baba gibi gördüğü adamın yanlış insan olduğu, gerçek babasını uzaklaştırması, öldürmeye alışması ile geçen 20 koca yıl. Etkisi üzerinizde fazla olacak orası kesin. Cidden adamda yanlış bir şeyler var. Ama ne olduğunu çözemedim. Bir de işlediği onca cinayetten sonra öyle bir konuşuyor ki siz bile sanki normal bir şey yapmış gibi okuyorsunuz. Ama o son şeyi yapmayacaktın Vitale…
Naz da bir yere kadar. Biraz da diğer hasta Karissa’yı inceleyelim arkadaşlar. Olan bunca şeyden sonra bu adamın yanında kalmak istemesine sebep olan şeyin adının AŞK olmadığına bahse girerim. Bu karakter bu kitapta beni fitil etti. Naz’ı teselli bile edecek kelimeleri yoktu. Her şeyi halleden onun yerine bile düşünen Naz gibi geldi bana. Neden kaldığını bile açıklayamadı doğru düzgün. Bir tek uçak sahnesinde iyi bir konuşma yaptı. Naz’ın hiç yas tutmadığını ve onun yerine başka şeyleri koyup öyle yaptığını sanması gibi bir şeylerdi. Tam gediğine oturttu. Benim bu karakterden beklediğim, Naz üzerindeki etkisini fark edip daha ön plana çıkacak hareketlerdi. Onda yanlış bir şeylerin olduğunu fark edipte hiçbir şey yapmaması, okurken sizi sinir edecek benden söylemesi.
İlk kitaptaki tadı alamadım. Yani ilk kitabı beğenenler bunu da beğenir gibi bir şeyle karşınıza çıkmayacağım çünkü her ne kadar öyle olmasını istesem de öyle olmadı. Naz’ın iç dünyasına yolculuk gibi bir şeydi bu kitap ve o iç dünya biraz ilgimi çekse de belli bir yerden sonra garip bir ruh haline soktu beni. Yine de Naz unutmayacağım karakterler arasındaki yerini aldı.
Yazarın anlatımına gelirsek, iç dünya meselesini abartsa da bize çok iyi yansıtmış. Yani gerçekten de cinayet işleyip sonra Vitale’nin iç dünyası diye bize yutturmuş sanmadım değil J
Ve tabi ki yabancı yayınlarından çıkmış olan bu kitabın ayracına bayıldım. Kapaktan emin değilim. Kafamda ki Karissa orada ki gibi değil…
Bazen sırlar yok edecek kadar güçlüdür.
“Burada burada tutsak değilsin Karissa.”
Parmakları anahtarların etrafında kapandı, şaşkın bakışlarını yüzüme dikmiş bakıyordu, bir an için sessiz kaldıktan sonra, “Değil miyim?” diye sordu.
“Hayır, değilsin,” dedim. “Evden ne zaman istersen çıkabilirsin.”
“Çıkabilir miyim?”
“Elbette,” dedim. “Tabii ki bu seni takip etmeyeceğim anlamına gelmiyor.”
http://satellitebook.blogspot.com.tr/2015/11/yorum-ruhumdaki-canavar-jmdarhower.html
Sanirim ilk kitaba haksizlik etmişim.İkinci kitap daha kötüydü.😩 Boyle dusunmemde en büyük etken saftirik KARİSSA.😡 Naz bir suru şey yapti ama hala adami seviyorum diyor.Bir de Stockholm sendromu diyor yaa koptum resmen.😂😁😂 Neyse Naz gibi bir adamin sevilecek bir tarafi yok bence.İlk kitapta da ayni şeyi düşünüyordum. Bu kitap üstüne tuz biber ekti.😣 Serinin devami geliyormuş.Not aldim indirimde olmadigi sürece bu yazari almayacagim.Tavsiye konusunda bir şey diyemiyorum.Karar size kalmis 😉
#ruhumdakicanavar okundu bitti ancak yorum yapmak gelmedi hic icimden.
Ilk kitabi ne kadar cok sevdiysem ikinciden de o kadar nefret ettim diyebilirim. Kitabi kisaca ozetle gecemeyecegim hic baya baya spoinin dibini vuran bir yorum yapacagim. Kitabı henüz okumayanlar lütfen okumasin yorumun devamını.
-------SPOILER ------
Oncelikle ilk kitabi bana sevdiren seylerden biri Vitale'nin iyi birine donebilecegi umuduydu. Ayrıca evet mesleği geregi karanlık islerle ugrasiyor ama bu üstü kapali anlatildigi icin gozardi edilebilir sekildeydi ilkinde.
Oysa ikinci kitapta Vitale cidden cidden ciddennn! KÖTÜ yahu. Sogukkanli bir şekilde ince ayrintisina kadar isledigi cinayetleri birinci agizdan anlatiyor. Sanki zevk aliyormus bundan hissiyati cok fazla. Bagajda ceset!!! varken, sevdiceğini ön koltuğa oturtup yemeğe götüren, çok masumane içten pembiş auralarla dolu bir aşk vardı kitaptaa! (yersenn!)
Karissa ise bana göre ilk kitapta da boş bir kisilikti burada da öyle. Tüm tanidiklari cevresi bir bir Vitale tarafindan ortadan kaldirilirken!!! hala böyle bir adama aşığım diyebilecek birinin akıl sagligindan şüphe duyarim ben. Yahu anani babani öldürdü adam neyin aski bu ayy delirecegim. 😠
---------------------------
Kitap benim icin hayalkirikligi idi. Ben aşk romanı delisi biriyim. Gerçekte olmayacak olsa da, cok ucuk kacik bir final olsa bile mutlu son okumayi, mutlu ve iyi!!! insanlari veya sonradan iyiligi secen insanları severim. Bu kitapta da Vitale'nin icindeki iyiliği görmek isterdim, caniyi değil. Aşk romanlarinda olan şey tum gecmisine ragmen o en büyük hatayi yapmayip iyiyi secen, sevdigi icin gururundan ve intikamindan vazgecen karakterlerdir. Malesef burada Vitale ne intikamindan ne gururundan odun vermedi sonuc; hayallerimdeki Vitale bu degildi. 😐 Üzgünüm ama yazar mok etmissin yani güzelim Vitale'yi daha da lafim yok kitaba.
Son olarak kurgu fena batik olsa da ceviri 10 numara 5 yildizdi. Arzu hanima cok tesekkurler... kısa sürede harika bir is cikarmissiniz 👏👍
Kaldığı yerden devam eden serimizi bu sefer Naz'ın gözünden dinliyoruz. Sonu merakta bıraktığı için ve erkek gözüyle analatılan kitap tarzını daha sevdiğimden elime büyük bir hevesle aldım.
Bana göre kitabın yarısı benim için olumsuzdu. Fazla iç ses, az hareketlilik ve Karissa-Naz arasındaki sorunlarda herhangi bir ilerleme görmedim kitabın ilk yarısında. Kitabın 2. yarısını ise okumaktan oldukça zevk aldım.
Kitapta hoşlanmadığım diğer bir kısımsa Naz'ın çok fazla "Haa" demesiydi. Bir iki kelime daha gözüme çarpmıştı ama şu an hatırlayamıyorum.
Aslında bir kitapta iç ses gereğinden fazla ise, o kitabı okumak benim için işkenceye dönüşür ve o kısımları çabucak geçerim. Denildiği gibi, bu kitapta da fazla iç ses var ama o içi ses olmasaydı kitap baya boş bir şey olurdu. Ben o iç ses sayesinde Naz'ın kişiliğini ve psikolojisini daha iyi kavradım.
Karissa aynen bıraktığımız gibi, yine her şeyi oluruna bırakmış bir vaziyette, dünyadan bir haber dolaşıyor. Fakat Naz'ın gözüyle bakılınca Karissa'ya o kadar da gıcık kapmadım kitapta. Yani eh'lik bir karakter şu anda Karissa benim gözümde.
2. kitabın dili benim için daha güzeldi. Beğendiğim bir sürü cümleler vardı. Ama şu bölümü yazmazsam olmaz. Aslında kitap psikolojik ve dram ağırlıklı olmasına rağmen şurada ciddi kahkaha attım.
"Konu açılmışken, tarihe karar verdin mi? Düğün konusunu hiç düşündün mü?"
"Hayır."
"Hayır," diye tekrarladım.
"İstemediğimden değil," dedi. "Sanırım istiyorum."
"Sanırım istiyorsun."
Yüksek sesle homurdandı. "Şunu yapmaktan vazgeçer misin?"
"Neyi yapmaktan vazgeçer miyim?"
"İşte bunu! Söylediğim her şeyi bu tonla tekrar etmekten."
"Bu tonla söylediğin her şeyi tekrar etmekten mi?" (Benim için kayışın koptuğu yer :D :D)
"Naz!"
*************
"Sanırım istiyorum. Bana evlenme teklif ettiğin günkü hislerim değişmedi. Aslında teklif etmemiş olsan da."
"Teklif etmedim mi?"
Şu sahne aklıma Kur'an satan Adanalı genci getirdi ister istemez :D
Bu kitabın puanı Goodreads'ta baya yüksek. Yaklaşık 4.30 civarlarında. Bizdeki yorumlarla Goodreads'taki yorumların fazla uç noktalarda olması baya şaşırtmıştı beni başta. Sonra bunun kültür farkından kaynaklı olduğunu düşündüm. Bize göre, ortada bir sorun varsa tamamen olmasa da onu çözecek bir yöntem vardır. Ve romantik kitaplardaki problemli erkek karakterler bir şekil bunun üstesinden gelir. Bu kitapta ise Naz'ın sorununa çözüm yok gibiydi. Daha doğrusu kitabın sonuna kadar bize yansıtılan bu oldu, Naz sonlara doğru kendimi düzeltmeye çalışacağım diye Karissa'ya sadece söz veriyor. Emin değilim ama 3. kitap çıkabilirmiş gibi geliyor bana bu durumdan dolayı.
Seriyi okumak isteyenler için söylüyorum. Bu seri kesinlikle bir aşk romanı değildir. Psikolojik ve gerilim tarafı daha ağır basan bir seri. Eğer romantizm okumak istiyorsanız istediğinizi verecek bir roman değil, haliyle sizleri de fazlasıyla hayal kırıklığına uğratacaktır. Eğer dediğim yönlerden bakarsanız hoşunuza gidebileceğini söyleyebilirim.
http://belleninkutuphanesi.blogspot.com.tr/2016/01/ruhumdaki-canavar-yorum.html
İgnazo Michele Vitale bu kitapta abimizi dinledik ben çok keyif aldım açıkçası ilk kitaptan daha fazla hoşlandım. İtiraflar ve iç sesini dinlemek onu anlamamı sağladı…tabi psikopat bir manyak ne kadar anlaşılır olabilirse….
Ve kitap içindeki bir çok söz benim 8 den 9 ‘ a doğru puanımı artırdı…
" Ürkütücü olan Karanlık değil,orada karşına çıkma ihtimali olan şey. "
" Burası kurtlar sofrası. Gerektiğinde hepimiz birer canavarız. "
" En güzel günlerin keyfini sürecek olanlar zor zamanlarda bir erkek gibi ayakta kalabilenlerdir. "
" Birini seviyorsan onun için en iyisini istersin ve bazen onun için en iyisi sen değilsindir. "
Birde sayfa 244 teki son pargraf yaşı +21 olarak tavsiye ediyorum…
İlk kitabı Karissadan dinlemiştik.Bu kitabı da İgnazio Vitali yani Naz'ın ağzından okuyoruz.Okurken de onun karanlığında boğulduk adeta.Kitabı bana göre diğerlerinden ayıran,farklı yapanda bu karanlık taraf.Güzel şeyler söylemek isterim ama bu kadar karanlığın,çirkinliğin içinde söyleyecek güzel bir şey bulamıyorum.Sadece etkileyici,bir solukta okunan,akılda kalıcı bir kitap olduğunu söyleyebilirim. Bu da yeterli sanırım.
http://illekitap.blogspot.com.tr/2015/11/j-m-darhower-ruhumdaki-canavar-monster.html
Yoksa siz hala Ignazia Vitale ile tanışmadınız mı?
Ne büyük eksiklik!
Gözlerindeki Canavar'dan sonra kelimenin tam anlamıyla deli gibi merak ettiğim Vitale'in iç dünyasını okuma fırsatını asla kaçırmayan ben... yorumumla karşınızdayım!
Gözlerindeki Canavar kitabıyla tanıdığımız Ignazio Vitale ve Karissa Rita'nın hikayesi bu kitapta da soluksuz devam ediyor. Tabi tek bir farkla, bu sefer kitabı anlatan Vitale'in ta kendisi. Zaten kitabı ilk kitaptan ayıran, nefes kesici yapan, duyguları karman çorman hale getiren de bu. Vitale'in karanlık iç dünyası... pişman olmadan yaptıkları.. aşkı... intikamı... bütün bunların yanında kendi iç savaşı...
İşte bu noktada ilk kitaptan sıyrılıp bambaşka bir şey haline geliyor. Daha çarpıcı, daha yoğun, daha nefes kesici... kelimelerin yetersiz kaldığı bir çok şey daha...
Fazlasıyla gizemliydi Vitale benim için ilk kitapta, yaptıkları amacı, duyguları... her şey bir sır perdesinin ardındaydı bu kitapta onu bütün çıplaklığı ile okumak... tereddütleri, korkuları ile okumak paha biçilemez hale geldi.
Kitabı bitirdiğim gibi yazıyorum yorumu ve o kadar karmaşık duygular içerisindeyim ki... çevirdiğim her sayfada bitmesini istemediğimi fark ettim hele ki son 50 sayfayı... okumamak için kaç gün kitabın kapağını açtım kapattım anlatamam. Ama bitti :( ne yazık ki...
lk kitabın bitiş yerinden sonra Karissa'nın Naz'ı nasıl affedeceğini merak etmiştim, gerçi Naz'ın da Karissa'dan vazgeçmeyeceğini alttan alttan biliyordum. Ama... itiraf etmek gerekirse, Naz'ın Karissa'ya gitmesini söylediği yer... ona sebep olan olay... -okuyan bilir- ben affedip geri döner miydim bilmiyorum ama Karissa'nın döndüğünde Naz'a söylediği o iki kelime "seni özledim," Naz'ın kazandığı, mutluluğu yakaladığının göstergesiydi.
Evet, aralarındaki yaş farkı göz önüne alındığında garip gelebilir ama bazen yaş farkından önemli şeyler vardır. Duygular... kalp... ne istediğin... gibi. Karissa, Naz'ı istedi tıpkı Naz'ın Karissa'yı istediği gibi... her şeye rağmen Karissa'nın Naz'la kalması...
Bütün eleştirel yerleri noktaladı! Aşk... tek kelimeyle her şeyi affedilir hale getirdi.
Ne diyorum ben ya... koptum iyice...
Neyse...
Kitabı okuduğunuzda özellikle Naz'ın Peter Pan hakkında söylediği yeri, dikkatli okuyun. Naz size farklı bir bakış açısı kazandıracak ;)
Bu kitap dediğim gibi bambaşkaydı. İlk kitaptan çok daha iyiydi. Bir yazarın bir seriyi hem kadın hem erkek tarafından anlatması neyse de anlatırken bambaşka bir dil kullanabilmesi, duyguları mükemmel bir şekilde kelimelere dökebilmesi, kötü adam olan bir karakteri bu kadar mükemmel anlatması... takdir edilecek bir yetenek.
Ne demek istediğimi kitabı okuduğunuzda anlayacaksınız.
Sizleri bilmem, ama J. M. Darhower benim favori yazarlarımdan biri artık! Yazarın bütün kitapları okumayı istiyorum. Ki sanırım yazarın yeni kitabı çeviriye verilmiş ve bu yazarın dilini çözmüş olan bir çevirmenin ellerinde kitap! Yani emin ellerde ;) Ne diyelim beklemedeyiz onu da =)
Ben sizlere bu seriyi şiddetle tavsiye ediyorum. Ben bayıldım, sizde bayılırsınız bence!
Monster in His Eyes serisinin kitapları:
Gözlerindeki Canavar
Ruhumdaki Canavar
Naz size ne cenneti,nede cehennemi vaat ediyor,onun size sunduğu tek şey Araf,çünkü onunla olmak tıpkı Araf'ta olmak gibi ....
Gerçek Naz'a ulaşmak için çok derinlere bakmak gerekiyor,bir yanınız onun derinliğinde kaybolmak isterken,diğer yanınız son hızla kaçmanız gerektiğini fısıldıyor :)
ilk kitabın finali tam bir kırılma noktasıydı,ve bu bize ikinci kitapta gerçek Naz'ı tanıma fırsatı verdi,yaşananları onun ağzından okumak güzeldi,soğukkanlı acımasız bir katilin kendisiyle yaptığı iç hesaplaşması Naz'a farklı bir gözle bakmamızı sağlıyor...
Naz gerçekten soğukkanlı bir katil,öldürdüğü insanların gözlerine bakarken kılı kıpırdamıyor,son yirmi yılını iki şeye adamıştı,ölen eşi ve doğmamış bebeğinin intikamını almanın yanı sıra Ray'e hizmet etmek, Ray ölen eşinin babası ve onu genç bir adamken yanına alıp katile dönüştüren kişi..
Naz ilk kitapta Karissa'ya aşık olduktan sonra ki olmasa ne güzel olurdu :) geçmişini sorgulamaya başlıyor,yıllardır görüşmediği ailesiyle bağlantı kuruyor yada kurmaya çalışıyor diyelim,yalnız bu arada işlediği cinayetlere yenilerini eklemekten de geri kalmıyor....
Karissa ilk kitaptaki kadar soğuk ve sevimsiz,yaşı gereği olsa gerek çocukça hareketleri çoktu, yetişkin gibi konuşmaktan aciz, kitabın yarısı boyunca triplerinden fenalık geldi :), kız ne aşkını ne tutkusunu yansıtamıyor, o sıcaklığı hiç bir satırda hissedemedim..
Naz bu kitapta da can almaya devam ediyor demiştim ama kendisi de ölüme yakın bir deneyim yaşıyor,ve bunun karşılığında aldığı canlardan birinin ucu Karissa'ya dokunuyor..
ilk kitaptan daha çok sevdim ikinci kitabı,ital'ya seyahatleri güzeldi,özellikle bu tatilde yaşanan yetişkin içerikli sahnelerin Naz'ın sert ve acımasız karakterini tam anlamıyla yansıttığını düşünüyorum :))
http://gulunkitapligi.blogspot.com.tr/2016/01/ruhumdaki-canavar-yorum.html#more
Bu kitabı ilk kitaptan daha az sevdim ama bunun nedeni olayların beni çok da şok etmemesi. Çok büyük beklentiyle okuduğum için belki de. Bilemiyorum.
Ignazio kesinlikle kötü bir adam, hep ''değişir, değişir.'' dedik ama değişmedi. İlk kitaptaki Karissa'nın hayalinde kurduğu nazik ve değişme umuduna sahip Naz'ın bu kitapta cidden hastalıklı bir ruh olduğunu ve canavara sahip olduğunu görüyoruz. Ben de tabi ki Karissa gibi ''Naz''ı seviyorum. Ayrıca Bay Vitale de kitapta sevdiğim bir diğer karakter oldu.
İki kitapta güzeldi, beğendim ben👍🏻 üçüncü kitabı sabırsızlıkla bekliyorum ✨
Karton Cilt, 480 sayfa
13Kasım2015 tarihinde, Yabancı Yayınları tarafından yayınlandı