Yolculardan biri uçak biletini kontrol ettirdiği sırada Londra'nın Heathrow Havaalanı birden turuncu bir ateş kürenin içinde yok olur. Patlama Tanrı'nın işi olarak görülür. "Ancak hangi tanrının?" diye merak eder Dedektif Dirk Gently. Hangi Tanrı Oslo'ya gidecek 15.37 uçuşunu yakalamak için Heathrow Havaalanı'nda takılıyordur ki!
Tüm bunların bu sabah kafasında son zamanların popüler şarkısı Hot Potato'nun çaldığını fark eden Dirk'in son -ve sona kalan- müşterisiyle ne alakası vardır?
Aşırı derecede kirli buzdolabı travması ve başıboş kartalın düşmanca tavırları arasında, Süper Dedektif Dirk Gently evrenin gizemlerini bir kez daha çözecek.
Yolculardan biri uçak biletini kontrol ettirdiği sırada Londra'nın Heathrow Havaalanı birden turuncu bir ateş kürenin içinde yok olur. Patlama Tanrı'nın işi olarak görülür. "Ancak hangi tanrının?" diye merak eder Dedektif Dirk Gently. Hangi Tanrı Oslo'ya gidecek 15.37 uçuşunu yakalamak için Heathrow Havaalanı'nda takılıyordur ki!
Tüm bunların bu sabah kafasında son zamanların popüler şarkısı Hot Potato'nun çaldığını fark eden Dirk'in son -ve sona kalan- müşterisiyle ne alakası vardır?
Aşırı derecede kirli buzdolabı travması ve başıboş kartalın düşmanca tavırları arasında, Süper Dedektif Dirk Gently evrenin gizemlerini bir kez daha çözecek.
Serinin ikinci ve son kitabında, Heathrow havalimanında can kaybına neden olmayan bir patlama meydana gelir. Miskin dedektifimiz ise bu esnada uyumaktadır. Müşterisiyle olan randevusuna feci geç kalan kahramanımız, müşterisinin vakitsiz ve mana yoksunu ölümü yüzünden tatsızdır. Patlama ve son günlerin hit şarkısı "Sıcak patates" in bir bağlantısı olduğuna emin olan Dirk, mümkün olan en saçma şekillerde bu gizemlerin izini sürecektir. Bu esnada, öfkeli kartallar, öfke kontrol sorunu olan Tanrılar, ortadan kaybolmayı seven evsizler, irada savaşı vereceği buzdolapları ile mücadele etmesi gerekecektir.
Pizzanın önemini detaylı vurgulayan yazar, bu eserinde reklamlar ve medyayı hedef tahtasına koymuş. Polis kuvvetinin pratik zekasına değinen yazar psikiyatristleri feci yermiş ve mizah duygusundan yoksunluklarıyla dalga geçmiş. Medya ve reklam dünyasını eserinde kıymaya çeviren yazar akıcı ve absürd dilini bolca tebessüm ve kahkahaya neden olacak şekilde ustaca kullanmış.Çok ciddi eleştirileri ustaca mizahıyla yoğuran yazarın bu eseri de aynı kalitede güldürü yuvası. Gaiman'ın Amerikan Tanrıları'ndan önce yazılan, aynı konsepti işleyen bir eser olduğunu belirteyim.
Okurken içerikten ziyade çeviriye kafa yordum desem yeridir. Bu kitap da serinin ilk kitabı olan "Kutsal Dedektiflik Bürosu" da tartışmaya yer bırakmayacak şekilde alelacele ve özensiz bir çeviriye kurban edilmiş. Çevirmen özensiz diyelim. Peki bu kitaplar baskıya yollanmadan evvel hiç mi gözden geçirilmez Kabalcı?
90'lı yılların sonunda Douglas Adams'ın neredeyse tüm kitaplarını okumuş olduğumu zannederek huzur içinde yaşıyordum. Ama sonra bir gün durumun pek de öyle olmadığını gördüm; radarımdan kaçan bir eseri daha vardı üstadın: Ruhun Uzun Karanlık Çay Saati. Sadece adı bile bu kitabı okumak için müthiş bir şevk duymama neden olmuştu. Ama heyhat! Baskısı çoooook uzun yıllar boyunca tükenmişti ve yıllarca aramama rağmen hiçbir yerde bulamadım kendisini. Ta ki Kabalcı, Sarmal baskısını yeniden yayınlamaya karar verene dek.
Kitap çıkar çıkmaz ilk işim onu özel olarak bulup kendi ellerimle satın almak oldu. Okumaksa bugüne nasipmiş. Ama... ama, ama, ama... üzülerek belirtmeliyim ki benim için tam bir hayal kırıklığıydı. Bunun sebebiyse kesinlikle Adams değil, çeviri.
Kitabın çevirisi berbat. Hatta berbattan da öte, korkunç. Kate yerine yazılan Kaleler mi istersiniz, "Uh-huh" kelimesinin "Hı-hı," yerine "Oh, ah" mı yazılmasını? Hadi bunları geçtim, cümlelerin çoğunun anlam bütünlüğü yok. Bu güya editörden geçmiş haliymiş, ama basbayağı çevirmenin ham çevirisi basılmış. Yanlış çeviriler, devrik cümleler, anlatım bozuklukları... hepsi gırla gidiyor. Ve bunun sonucunda ne oluyor biliyor musunuz? Douglas Adams'ın kelime oyunlarıyla yaptığı tüm o esprilerin hemen hemen hepsi güme gidiyor, sıradanlaşıyor ve kayboluyor.
Hikaye güzel, ama çeviri kitabı katlediyor maalesef. Keşke Kabalcı basmadan önce bir elden geçireymiş şunu. Çok yazık...
Douglas Adams'ın Dedektif Dick Gently serisinin Kutsal Dedektiflik Bürosundan sonraki ikinci kitabı.
Roman Londra Heathrow havaalında Oslo'ya gitmak isteyen Kate Shcechter'in sıra beklerken karşılaştığı Çekiçli iiriyarı bir adam ve patlama sonrasındaki gelişen olaylar temeli üzerine kurulu. Mitolojik tanrılar Odin ve Thor coca cola makinesi v.s absürt olaylar soğuk espriler gırla gidiyor birinci cildinide beğenmemiştim ikincisi de aynı oranda sıktı beni. Yazarın tarzı benlik değil
Karton Cilt, 254 sayfa
2012 tarihinde, Kabalcı Yayınevi tarafından yayınlandı