En güzel aşk romanlarının yazarı Judith McNaught, Seni Beklerken isimli son kitabında etkileyici ve baştan çıkarıcı aşk hikayesiyle adeta ayaklarınızı yerden kesecek ve sizi tutkunun doruklarına çıkaracak!Tesadüfler zinciri hiç umulmadık bir yerde, masum kasaba kızı Alexandra Lavvrence ile Hawthorneun zengin ve güçlü dükü Jordan Townsendei bir araya getirir. Londra sosyetesinin büyüleyici dünyasına sürüklenen özgür ruhlu Alexandra. kendini kıskançlık, intikam, gurur ve karşı konulmaz bir tutku tuzağının içinde bulur ve bir zaman sonra kocasına bite güvenemeyeceğini anlar. Fakat kocasının soğuk ve ukala maskesinin ardında şefkatli, hayat dolu, duygusal bir adain vardır ve bunu ortaya çıkarma görevi Alexandraya düşer. Genç kadının, bir yandan kocasının hayatı için mücadele ederken, bir yandan da aralarındaki coşkulu bağı sağlamlaştırmak için uğraşması gerekecektir; fakat bütün bunları yaparken çalkantılı evliliklerinin kaderini belirlemek için büyük bir sadakat sınavını vermekte olduğunun farkında
En güzel aşk romanlarının yazarı Judith McNaught, Seni Beklerken isimli son kitabında etkileyici ve baştan çıkarıcı aşk hikayesiyle adeta ayaklarınızı yerden kesecek ve sizi tutkunun doruklarına çıkaracak!Tesadüfler zinciri hiç umulmadık bir yerde, masum kasaba kızı Alexandra Lavvrence ile Hawthorneun zengin ve güçlü dükü Jordan Townsendei bir araya getirir. Londra sosyetesinin büyüleyici dünyasına sürüklenen özgür ruhlu Alexandra. kendini kıskançlık, intikam, gurur ve karşı konulmaz bir tutku tuzağının içinde bulur ve bir zaman sonra kocasına bite güvenemeyeceğini anlar. Fakat kocasının soğuk ve ukala maskesinin ardında şefkatli, hayat dolu, duygusal bir adain vardır ve bunu ortaya çıkarma görevi Alexandraya düşer. Genç kadının, bir yandan kocasının hayatı için mücadele ederken, bir yandan da aralarındaki coşkulu bağı sağlamlaştırmak için uğraşması gerekecektir; fakat bütün bunları yaparken çalkantılı evliliklerinin kaderini belirlemek için büyük bir sadakat sınavını vermekte olduğunun farkında
Judith, gönlümü fetheden yazar. Kalbime dokunan aşk romanlarının kraliçesi .. Ve okunmazsa olmaz olan romanlarından sadece biri. Seni Beklerken..
Bu kitapta da Judith'in diğer tüm kitapları gibi beni benden alır. Öyle karakterler yaratan bir yazar ki keşke ben olsaydım demekten kendimi alamam. Jordan Ve Alexandra arasındaki komik diyaloglarda çok güzel. Onların aşkı benim aşkım gibi. Hala arada açıp okuyorum kitabın sayfalarını ve okurken her seferinden başka bir tad alıyorum..
Konusundan bahsedersek:
Alexandra ve Hawthorne'un zengin ve güçlü dükü Jordan tesadüfi bir şekilde karşılaşır. Jordanı gizemli bir şovalye kurtarır. Jordan sonradan bu şovalyenin aslında bir kız olduğunu farkeder.
Jordan evliliklerini mecburi olarak görür. Ama öyle olsada karısını sevdiğini kendine itiraf edemez ve Alexandrayı onu kaçıranlardan , öldürmek için girişimlerde bulunan kişilerden biri olduğunu düşünür.
15 ay ayrı kaldıkları süre zarfında Alexandra Jordanı düşünmekten asla vazgeçmez.
Gizemli düşmanları Jordan'ı doğum günü partisindede öldürmeyi düşünür . Jordan karısının hainlerden biri olduğunu sanıp ona inanmaz bağırıp çağırır. Ama Alexandra Jordana gelen kurşunun önüne atladığında Jordan çok büyük bir hata yaptığının geçte olsa farkına varır.
Günlerce karısının başında bekler. Doktor artık bir umut olmadığını söylesede vazgeçmez. Onunla konuşmaya devam eder ve Alexandra'nın eninde sonunda onu dinleyeceğini ve uyanacağına inanmaktan vazgeçmez.
Eeeee o kadar zorluğa karşı göğüs geren Alexandra ve Jordan'ı mutlu bir son bekler İşte Jordanın yüreğime hitap eden cümleleri.
Küçük bir alıntıyla bitiriyorum
Jordan: "Dinle beni. Sen hayatıma o zırhla girmeden önce hayatım anlamsızdı. Renksizdi. Sonra sen geldin ve daha önce var olduklarına inanmadığım duyguları keşfettim. Bana daha önce hiç görmediğim şeyleri gösterdin. Bunlara inanmıyorsun ama kanıtlayabilirim. Çayırdaki çiçekler mavi, derenin yanındakiler beyaz, kameriyenin ordaki kemerin üzerindekiler kırmızı."
Alexandra'nın elini yanaklarına götürdü.
"Ah sevgilim, sana bir şey daha söylemem lazım. Seni seviyorum Alexandra."
JORDAN BİZDE SENİ SEVİYORUZ ... =)
Hıhımm :D Jordan beni deli etmenin, kafamın tasını attırarak çığlıklar atarak manyamamın sınırına getiren adam :D İkinci Clay vakası bende bu adam :) Ama Clay kadar kızamıyorum buna "hem kibar, hem ukala, hem kaba, hem kıskanç, hem zengin(avrupanın en zengini), hem yakışıklı, hem çapkın, hem anlayışlı, hem kibirli, hem inatçı, hem aşık, hem hovarda" hera nın tabiriyle :D Ama Alex i salak gibi başından kullanması hele o evlendikten sonraki sahneler! kızı bir eve kapatıp çekip gidicek olması ! oh sen öyle masum bir kızın arkasından kuyu kazarsan başına böyle bir iş gelir! Evet Jordan gitti kızımız hayırlı dul olarak londraya tanıtıldı e akılsız kızımızı kimse aydınlatmadığından kendini bir güzel rezil etti. Ahh Ben Tony ide pek sevmiştim iyi çocuk ya :)) Neyse Jordan sahalara dönüşü feci komikti :D Ah devamında olanlar beni koparttı :D Kıza dayatmalar yapması hele o liste ! kızın ona karşılığında liste çıkarması! Gel gelelim sonunda kızdan gene şüphelenmesi yeter artık dedirtti :D Kızın o komadaki hallerindeki zamanda Jordana iyi ders olmuştur :D Severek okudum tabikide tavsiye ediyorum :)
Alexandra'nın babasının arabası annesinin evlerinin orada bozulunca geceyi orada geçirmek zorunda kalmıştır. Annesini baştan çıkarması dört saatten fazla sürmemiştir. Annesinin babası ise zorla evlendirmiştir. Babası annesine bir ev almış ve annesi doğuruncaya kadar orada yaşamıştır. Alexandra doğduktan sonra Londra'ya gitmiştir. Yılda bir iki kez iki üç haftalığına gelmiştir. Gelir çünkü dedesi gelmezse öldürmekle korkutmuştur. Annesini ise onları geçindirebilmek için gittiğine inandırmıştır. Annesi babasının bir dediğini iki etmemiş, Alexandra'da ona hem erkek hem kız çocuğu olmaya çalışmıştır. Üç yıl önce dedesi ölmüş arkasından bir zamanlar taptığı babası ölünce evin erkeği olmuştur. Babası öldükten üç hafta sonra babasının on iki yıldır Londra'da beraber yaşadığı karısı ve kızından oluşan diğer ailesi gelmiştir. Yasal ailesi sefalet içinde sürünürken kendisi gayrimeşru ailesiyle zenginlik içinde yaşamıştır. Babası kendisine teneke bir kolye verirken diğer kızına altın olanından vermiştir. Babasının ihanetini kalbine gömmüştür ama annesi odasına çekilip her işi kızına bırakmıştır. Annesi, iki yaşlı hizmetçi, yetersiz bütçelerini yetiştirme, annesinin öfke nöbetlerini yatıştırma, sofraya yemek koyma işleri Alex'e kalmıştır. Küçükken ziyaretleri sırasında babasına eşlik edebilmek için balık tutmayı, avlanmayı öğrenmiştir. Bu becerilerini şimdi aileye bakmak için kullanır. Zor bir hayatı olan Alex bir gece saldırıya uğrayan Dük Jordan Townsende'i bir adamı öldürerek kurtarır.
Jordan'ın kadınları esir alan güçlü bir cazibesi vardır. Kadın dedikodularının baş konusu, rüyalarının baş kahramanıdır. Ne isterse yapar kimseyi umursamaz.
Zırhlı olduğundan Jordan Alex'i erkek zanneder. Yardım etmek için götürdüğü handa Jordan onun kız olduğunu anlar Alex'i evine götürdükten sonra yollarının ayrıldığını sanır ama öyle olmaz. Alex'in annesi babasının kendisine yaptıklarını başka bir adamın kızına yapmasına izin vermeyeceğini söyleyerek kızını düke götürür. Dük kızını bir hana götürmüş ve adını lekelemiştir artık düzgün bir evlilik yapma şansı yoktur. Annesinin zoru ile utana sıkıla düke giden Alex dükün evlenmeyi kabul etmesi ile şok olur. Dük kıza acıdığından ve başına gelenlerden sorumlu olduğunu söyleyerek kabul eder ve bir anda ikili evlenmiş olur. Jordan evlenir ama gelini ile birlikte yaşamaya niyeti yoktur.
Balayın da iken Jordan kaçırılır ve herkes öldüğünü düşünür. Alex zor günler geçirdikten sonra çok sevdiği kocasının düşüncelerini öğrenince hayatına devam etmeye karar verir bir de iyice güzelleşince ünü artar. Jordan aylar sonra karısı yeni dük ile evlenirken kiliseye dalar ve bu düğün kıyılamaz. Buraları okumak o kadar keyifliydi ki bayıldım.
Jordan döndükten sonra ise ikili birbirini keşfetmeye başlar. Tanışmaları, evlenmeleri, Jordan döndükten sonra olanlar hepsi çok çok güzeldi.
Alex öyle sevilesi bir karakter ki küçük yaşta yaşadıkları, sevilmeye aç halleri, ruhsuz Jordan'a sevmeyi öğretişi, görür görmez ona aşık oluşu çok güzeldi, çok sevdim onu. Jordan'ın yaptıkları sinirlendirse de onu sevmemek elde değil. Kesinlikle okunması gereken kitaplardan. Severek okuduğum bir Judith klasiği daha, çok güzeldi.
http://gamzeninkitapdunyasi.blogspot.com.tr/2015/02/seni-beklerken-judith-mcnaught-yorum.html#more
"Hayır, lütfen ölme!" diyerek ağladı boğuk bir sesle ve nabzını hissetmek için çılgınca bir istekle onun gevşemiş elini tuttu. "Lütfen ölme!" Belli belirsiz atan, ancak hala orada olan nabzı hissetti ve onunla konuşmaya devam etti. Onu sıkıca tutarak yalvardı, "Beni bırakma Alex! Tanrım, beni lütfen bırakma! Sana söylemek istediğim binlerce şey, sana göstermek istediğim binlerce yer daha var. Ama sen gidersen bunların hiçbirini yapamayacağım. Alex, sevgilim lütfen. Lütfen gitme."
Jordan ısrarla yakardı, "Dinle beni". Sanki onun için ne kadar önemli olduğunu anlatabilirse ölmeyecek olduğuna inanıyordu. "Sen hayatıma o zırhla girmeden önce hayatımın neye benzediğini bir dinle. Hayatım anlamsızdı. Renksizdi. Sonra sen geldin ve daha önce var olduklarına inanmadığım duyguları keşfettim. Bana daha önce hiç görmediğim şeyleri gösterdin. Bunlara inanmıyorsun, değil mi sevgilim? Ama doğru ve kanıtlayabilirim." Serbest bırakmadığı gözyaşları yüzünden akarken boğuklaşan sesiyle kanıtlarını saymaya başladı. "Çayırdaki çiçekler mavi, derenin yanındakiler beyaz. Ve kameriyenin oradaki kemerin üzerindekiler de kırmızı."
Alexandra'nın ellerini yanaklarına götürdü. "Tek fark ettiğim bunlar değil. Kameriyenin yanında mezar taşımı yerleştirdiğin çiçekli alanın tıpkı düello yaptığımız alana benzediğini de fark ettim. Ah sevgilim, sana bir şey daha söylemem lazım. Seni seviyorum Alexandra."
Artık sel olan gözyaşları sesini acılı bir fısıltıya dönüştürdü. "Seni seviyorum ve eğer ölürsen bunu sana asla söyleyemeyeceğim."
Judith MacNaught'un birçok kitabını okudum. evet birbirine çok benzer konular ama müthiş aşk romanı yazarı kendisi. tavsiye ederim.
Okuduğum ilk tarihi aşk romanın. Bayılmıştım ve annem okumama izin vermiyor diye sabaha kadar hayaller kurmuştum devamında ne olacak diye...
İkinci Judith kitabım ve bu kadın bağımlılık yapıyor! Ciddi anlamda bağlıyor kendineee.
Dün gece bitti. Bitirmeden bırakamadım elimden ve ciddi anlamda ağladımm son sayfalarda.
İlk sayfalardan itibaren kendini elimden bırakamadığım bu kitabın konusu kısaca ;
Alex bir dükün hayatını kurtarır. Dük bu kızı önce erkek sanır daha sonra kız olduğunu -muhteşem kız- öğrenir.Daha sonra Alex ve Jordan evlenmeye zorlanıır ve olanlar olur. İnişli çıkışlı bu aşka imrenmemek mümkün değil tabii bazı yerler hariçç :))
Umarım en kısa zamanda diğer Judithleri de okuyabilirim.
Ve sizede kesinlikle tavsiye ederim..
tek kelimeyle; müthişti! heyecanla okuduğum ve çok keyif duyduğum bir judith kitabıydı. yine yüzümü kara çıkarmadı, yazdığı karakterlerine aşık olduğum kadın! iyi ki var ve iyi ki judith'in kitaplarıyla karşılaşmışım!
anlatımı sade, kafa yormadan okunabilecek bir kitap
460 sayfa
Epsilon tarafından yayınlandı