Judith McNaughtın en güzel aşk romanlarından biri olan Sonsuza Kadar, özgür ruhlu, Amerikalı bir genç kızla huysuz bir İngiliz lordunun hikayesi. Anne babasını kaybeden Victoria, uzak bir akrabasının yanına sığınmak üzere, uzun bir okyanus yolculuğu yaparak İngiltereye gelir ve kötü şöhretli Lord Jason Fielding ile tanışır. Lordun küstahlığı karşısında şaşkına dönse de, bir panterin acımasızlığına ve zarafetine sahip olan genç adam ona çok çekici gelir. Karşı koyamadığı bu çekim sonucunda, kendini Jason ile evli bulduğunda, Victoria için mücadele ve üzüntü dolu günler başlamıştır. Genç kız pek çok sınavdan geçecek, bu arada koşulsuz sevmeyi, özveriyi ve sonunda ulaştığı sonsuza dek sürecek aşkın değerini bilmeyi öğrenecek; taş yürekli Lord Fieldinge de aynı şeyleri öğretecektir.
Judith McNaughtın en güzel aşk romanlarından biri olan Sonsuza Kadar, özgür ruhlu, Amerikalı bir genç kızla huysuz bir İngiliz lordunun hikayesi. Anne babasını kaybeden Victoria, uzak bir akrabasının yanına sığınmak üzere, uzun bir okyanus yolculuğu yaparak İngiltereye gelir ve kötü şöhretli Lord Jason Fielding ile tanışır. Lordun küstahlığı karşısında şaşkına dönse de, bir panterin acımasızlığına ve zarafetine sahip olan genç adam ona çok çekici gelir. Karşı koyamadığı bu çekim sonucunda, kendini Jason ile evli bulduğunda, Victoria için mücadele ve üzüntü dolu günler başlamıştır. Genç kız pek çok sınavdan geçecek, bu arada koşulsuz sevmeyi, özveriyi ve sonunda ulaştığı sonsuza dek sürecek aşkın değerini bilmeyi öğrenecek; taş yürekli Lord Fieldinge de aynı şeyleri öğretecektir.
Bu kadar beklettiğim için kendime o kadar kızıyorum ki anlatamam. Okuduklarım içinde Westmorelandlar favorimdi, özellikle de Royce (Düşler Krallığı) ama Jason bambaşka ya. Herhalde onun yaşadıklarını yaşayan hiç kimse hayatta kalamazdı...
Kadınlardan (anne veya eş) hiçbir zaman sevgi görememiştir. Babası soylu annesi ise basit bir kadındır ve babası onu amcasına emanet etmiştir. Diğer yaşadıklarını ise dinlerken bile insanı aşırı üzecek derecede. Kaptanın da dediği gibi ( ben onu çok sevmiştim) bırakın bunu size Jason kendi anlatsın...
Victoria kızımızsa Amerika'da yetişmiş annesi İngiliz, babası İrlandalı bir doktor olan asi, uçarı ama sevgi dolu bir kızdır. Victoria da türlü acılar çekmiştir. Annesi ve babası ölmüştür, Victoria da kız kardeşiyle birlikte İngiltere'deki akrabalarının yanına gelmek zorunda kalmıştır. Amerika'daki sevgilisinden haber gelmemektedir.
Jason'ın sürekli hediye alması ve sürekli her güzel şeyden, her mutlu edici olaydan sonra mücevher alması çok içime dokunmuştu. Hiçbir zaman karşılıksız sevilemeyecek küçük bir çocuk gibiydi.
Çok güzel bir hikayeydi ve benim favorilerim arasına yerleşti. Judith McNaught aşk romanlarını salt cinsellik ve birkaç güzel sözden ibaret kılan yazarlar gibi değil. Kitap boyunca her türlü duyguyu hissettirebilecek kadar güzel bir olay örgüsü sunuyor size.
Sanırım alıntılar bile kitabın güzelliğini anlatabilir...
Charles: "Birinci isim, genç Lord Crowley. Benden Victoria'ya kur yapmak için izin istedi."
Jason heyecansız bir sesle :"Olmaz," dedi. "Acele kararlar veren bir çocuk."
(...)
"Crowley'in arkadaşı Lord Wiltshire."
"Çok genç, sonraki?"
"Arthur Landcaster."
"Çok kısa boylu. Sonraki?"
Charles meydan okurcasına sert bir sesle, "William Rogers." dedi. (...)
"Hayır."
"Hayır mı?" Charles'ın sabrı taşmıştı. "Neden?"
"Rogers'ın ata binişini sevmiyorum."
"Ata-" Charles kulaklarına inanamıyordu, ne diyeceğini şaşırmıştı. "Pekala. Listemdeki son isim Lord Terrance." (...)
Jason'ın çenesi tehditkar bir şekilde kasıldı. "Ondan da hoşlanmıyorum..."
---
Victoria: "Birbirimizi sevmeye ve onurlandırmaya yemin ederken kilisenin çatısına yıldırım düşerse hiç şaşırmam."
Jason: "Düğünümüz kilisede olacak. Eğer yıldırım düşecek olursa da çatının onarım masraflarını ben karşılarım"
(...)
Güven dolu bir sesle konuşmaya çalışarak yemini tekrarlamaya başladı ama tam onu hep seveceğine yemin ettiği anda Jason bakışlarını birdenbire kilisenin kubbesine doğru kaldırdı, dudakları dalgacı bir gülümsemeyle hafifçe kıvrıldı. Jason çatıya yıldırım düşüp düşmeyeceğine bakıyordu...
---
Victoria: " Her şey için teşekkür ederim. Birçok açıdan bana karşı çok iyi çok cömert davrandın. (...) Kalmama izin verdin, bana güzel giyisiler aldın, partilere götürdün, benim için düello bile ettin. (...)
Hiç istemediğin halde benimle kilisede evlendin. (...) Bütün bunlar için teşekkür ederim"
Jason uzanıp elinin sırtıyla kızın solgun yanağını okşadı. Yumuşak bir sesle: "Rica ederim" dedi
Victoria : "Şimdi boşanmak istiyorum..."
---
"Elini boğazına götürerek titrek bir sesle : "Jason!" dedi. "Çok şükür sensin. Ben seni hırsız sanmıştım, tam bakmaya geliyordum."
Jason kızın hala yukarıda tutmakta olduğu muma bakarak, "Çok cesurca," dedi. " Ya gerçekten hırsız olsam ne yapacaktın, beni kirpiklerimi tutuşturmakla mı tehdit edecektin."
Yazarın bütün kitapları güzel ancak bu kitabın yeri bende ayrı.Çok ama çok güzel bir kitap.Jason'ın hikayesi beni çok etkiledi.Historical roman sevenler mutlaka okumalı :)
Kara Panterim Jason <3 Başında daha bu adamı yüreciğim cız etti çocuğunu kaybetmesiyle. Çok seviyorum Jason a katusuz ayu mayu ama geçmişi yüzünden hep yaptıkları. Adamın karşısına bir doğru insan çıkmamışki a dostlar! Başına gelmedik şey kalmamış! Böyle bir adamın kötümser ve kimseye güvenememesi normal değil mi! Neyse bırak acıtasyonu hanife diyip konuya dönüyorum :D hikayemiz çıtı pıtı kızımız Vİctoria nın Ailesinin ölmesi ve Nişanlısından da ses seda çıkmaması üzerine akrabası olan bir Dükün yanına İngiltereye gönderilmesiyle hikaye başlar :D Ama gel görün kü Dük kızımız daha İngiltereye ayak basmadan herkese yiğeni diye yutturduğu aslında öz be öz olan oğluyla nişanını gazetede duyurmuştur :D Jason bunun üzerine çok öfkelenir ama Dük bildiğini okumakta ve Dükalığa bir varis daha olmasına ön ayak olmakta ısrarcıdır. Kızımız İngiltereye ayak basar basmaz hemen verilen adrese gider ama nasıl! parası olmadığından bir çiftçinin at arabasıyla domuzlarla beraber :D tam Malikanenin önünde durunca domuzlardan biri kaçmış ve kovalamaca başlamıştır. Tam o anda Jason namı değer panterimiz noluyor burda ne bu gürültü diye kapıya çıkmış ve kucağında domuz tutan ve ona doğru tüm samimiyetiyle gülen bir melekle karşılaşmıştır ve Ahanda Jasonumuzun başı na bu anda bağlanmıştır :D :D Hikayenin devamınıda kitapta okuyun aa :D Tabiikide şiddetle tavsiye etmekteyim :d
yazarın en sevdiğim kitabı.hem duygulu hem eğlenceli bir kitap. okurken sizi asla sıkmayan bir anlatımı ve konusu var. benim için kesinlikle dörtdörtlük bir kitap.
Sevgili Lord Jason Fielding ve Victoria.İyi ki bu kitabı okuyup sizinle tanışmışım.Umarım başkaları da sizinle tanışabilmek için,bu kitabı okurlar .Çünkü muhteşem,eğlenceli,komik ve romantikti ben şiddetle tavsiye ediyorum ;))
Sonsuza Kadar Judith McNaught,
Orjinal adı Once and Always Gopdreads puanı 5/4.16 Bence puanı 5/5 hatta daha yüksek olmalı..Ne söylesem ne yazsam az gelir bu unutulmaz hikaye ile ilgili.
Çocukluğun da inanılmaz şekilde kötü geçen normal bir insanın çekemeyeceği acıları çocukken çekmek zorunda kalan bir Dükün gayrimeşru oğlu olan Lord Jason Fielding..Kötü bir çocukluktan sonra başından geçirdiği kötü evlilik..Tek varlığı olan oğlu uğruna sürdürdüğü evlilikten sonra ,oğlunu kaybetmesi..Jason Fileding'i hayata bağlayan pek de bir şey kalmamış gibiydi..Yaşıyordu ama ruhu ve kalbi ölmüştü..
Onu ve hayatını kökünden sarsacak olan Sevgi dolu bir yuva da büyüyen özgür ruhlu güzel Victoria Seton hayatına bir domuz yavrusu ile kapısında belirene girip karıştırması ile Jason üstüne serili olan ölü toprağı ile yaşaması son buluyordu..Ah tabii ki Kara Panterimiz buna en başından itibaren karşı çıkıp direnecekti..
Bu hikaye de ikilinin kaderini belirlemede Charles Fielding'in yani Atherton Dükünün de büyük bir rolü vardı.. Onun hikayesi de çok anlamlı idi..Mazide mutluluğu elinin tersi ile tepip sevdiği kadının da hayatını sevgisizliğe mahkum etmişti..Sevdiği kadını para uğruna terkedince o da İrlandalı bir doktor olan Patrick Seaton ile evlenerek Amerika'ya göç etmişti..Bu sonsuz ayrılıktan çok ama çok pişman olmuştu....Katherine'nın mutsuzluğuna sebep olmaktan hep vicdan azabı duymuştu..İşte bunu bir parça olsun telafi etmek istiyordu..Bu da gayri meşru olan oğlu Jason Fielding'in hayatına sevgi katarak olabileceğine inanıyordu..Victoria ile tabii ki. Victoria'yı kendi kızı gibi bağrına basmıştı..Hem çok sevdiği yegane kadının kızı le oğlu evlenmesi omun geçmişte birleşemediği sevgilisi ile bir anlamda birleşmesi sayılırdı.. Bunun için her şeyi yapabilirdi...Yaptı da..Victoria'nın aşık olduğu ve beklemeye söz verdiği nişanlısının mektuplarına el koydu..Hasta rolü yaptı..Sonunda canı kadar sevdiği oğlu ve sevdiği kadının kızını evlendirmeyi başardı..
Geçmişte cesur olup elini tutamadığı kadının kızıydı Victoria Seton anne ve babası kazada öldükten Londra'da olan akrabalarının yanında kalmak için Amerika'dan kız kardeşi Dorothy ile birlikte gelmişlerdi..Annesi son nefesinde Atherton Dükü Charles Fielding ve Claremont Düşesi olan büyük annesinin ismini vermişti.Ama büyük annesi onu annesine çok benzediği için kabul etmeyince Charles Fielding'in evinde kalmak Victoria'ya düşmüştü..
Jason ilk başlarda ne kadar karşı çıkarsa çıksın bu yüreği büyük genç kızın evine geldikten sonra saçtığı ışık ile yaşamı aydınlanmaya başladığını görüyordu..Ne yaptısa ondan vazgeçemedi..onu bırakamadı...Aslında ilk kapısına kucağında domuz ile geldiğinden beri onu seviyordu..Bu sevgiyi kabul etmek iki taraf için zor da olsa ömür boyu sürecek unutulmaz bir aşka kavuşmak o kadar da kolay değildi...
Her satırı duygu yüklüydü..Özellikle Victoria'nın babası tarafından aşılanan hayat felsefesi anlam yüklüydü ki bu Jason'ın o sertliği,duygusuzluğu ardındaki maskelediği sevgi dolu ruhunu görmesinde etkili olmuştu...Bunu görebilmek Victoria'ya sevdiği adamı kazanmasında büyük bir etken olmuştu..Gördüğünü değil ardındakine bak demişti babası..Başka bi erkeğe aşık olan karını ölünceye kadar sevmekten vazgeçemeyen Patrick Seaton..Belkide kendisi mutlulukla tanışamamıştı ama kızının mutluluğundaki ana zemini oluşturmuştu..Çünkü Jason'ın kabuğunu kırdıktan sonra gelen mutluluk sanırım herkese nasip olabilecek bir mutluluk değildi...
Daha yazmak istiyorum yazabilirim de..Historical romanlarının kraliçesi Judith McNaught'un kalem gücü işte burada okudukça her satırda tekrar keşfediyorsunuz..Her okumamda sanki ilk defa okuyormuşçasına başka bir tat alıyorum romanlarında..
Hala okumayan varmıdır? Ama varsa çok şey kaçırıyorsunuz derim..Tavsiyemdir..Bir kez ve daima....
Yazar gerçekten "harika " yazıyor.Bu yorum aynı zamanda kitap hakkında düşüncelerimi de özetliyor.Kitabın anlatımı , konusu ve karakterleri çok komik , çok romantik ve çok eğlenceli idi.Son dönemde okuduğum ve yavan tat veren historical romanlar sonrası ilaç gibi geldi bana. Bu tarzı sevenler için mutlaka okunması gereken bir kitap.
Şu zamana kadar okuduğum en müthiş aşk romanı. Olağanüstüydü. 2 kez okumuşumdur. hatta daha fazla sanırım :).
buram buram aşk kokan, romantizmi iliklerinizde hissedeceğiniz bir kitap..şiddetle tavsiye ediyorum :)
Karton Cilt, 432 sayfa
Mayıs2007 tarihinde, Epsilon Yayıncılık tarafından yayınlandı