Daha sekiz yaşındayken Kafkasya´dan esir alınıp İstanbul´a getirilen, tüm iç güzelliği, iyi kalpliliğine rağmen hiç de hak etmediği muamelelere maruz kalan bahtsız bir genç kızın hikayesidir "Sergüzeşt".
Zavallı kız bu talihsizliğini tersine çevirecek olayları da insanların ikiyüzlülüğü, kibri ve kötü kalpliliği yüzünden kaybeder
Daha sekiz yaşındayken Kafkasya´dan esir alınıp İstanbul´a getirilen, tüm iç güzelliği, iyi kalpliliğine rağmen hiç de hak etmediği muamelelere maruz kalan bahtsız bir genç kızın hikayesidir "Sergüzeşt".
Zavallı kız bu talihsizliğini tersine çevirecek olayları da insanların ikiyüzlülüğü, kibri ve kötü kalpliliği yüzünden kaybeder
İlk eserlerden bir olması yönüyle önemli ama benzetmeler öyle yoğun ki .. Kendimi hikayeden çok başka yerlerde bulduğum da oldu.
Biraz empati yapınca iliklerinize kadar acıyı tadabiliyorsunuz fazla duygusalsanız okumayın derim..
Kitaptan altı çizilmesi gereken bir söz: Ağlamak esirliğin en büyük hakkıdır. Biz o hürriyete sahibiz!
Kitabın konusu sıradandı ve bence yazar cümlelerini uzatmak için uğraştıkça uğraşmış. Acaba benim okuduğum kitap bunun bir kısaltması mıydı? Çünkü aşık olmaları oldu bittiye geldi.
Betimlemeler oldukca uzun, ama guzeller. Hikayeyi basit, anlatisi ise basarili buldum.
nedendir bilmem ama beni baya etkiledi basit bir kurguya rağmen
Donemi icin bu kadar agdali ve betimlemeli bir dil onemli olsa da, gunumuz icin fazlasiyla boğucu. Yesilcam filmi izliyormus tadi veriyor ama bilemiyorum 1 cumle sadece virgul koyularak 1 sayfa surmemeli bence. Noktayi mi kacirdim acaba diye dondum durdum sayfa boyunca.
Başlarda ilgimi çekmişti. Nitekim kız büyüdü yaşı ilerledi, okuma heycanım kayboldu. Kitabın sonunu nasıl getirdim inanın bende bilmiyorum.
Karton Cilt, 104 sayfa
2013 tarihinde, Sis Yayıncılık tarafından yayınlandı