Yolları yirminci yüzyılın büyük yıkımlarını yaşamış Berlin'de kesişen üç kişi. Harp Okulu eski öğrencisi, eşcinsel ve komünist Ali Albayrak. Okuldaki ve Türkiye Komünist Partisi'ndeki lakabı "Melek"; hayran, hatta âşık olduğu Nâzım Hikmet'i ihbar eden raporlarındaki kod adı "Şeytan". Şehvet düşkünü şarkıcı İpek ve onunla tutkulu bir aşk yaşayan biyografi yazarı.
Siyaset ve şiddeti sorgulayan bu çokkatmanlı romanı bilinmeyen yönleriyle Nâzım Hikmet'in hayat hikâyesi olarak da okuyabilirsiniz, yirminci yüzyıl tarihiyle bir hesaplaşma olarak da...
Bir tren penceresiydi eskiden, şimdi bir "eski tüfek". Değil hızlı trenlerin, marşandizlerin bile uğramadığı bir istasyon. Öyle ıssız, terkedilmiş, karda kışta yapayalnız. "Son Otobüs"ü benzer duygularla yazmış olmalı Şair Baba, bunu şimdi daha iyi anlıyor. Burda, bu yaşta, buğulu camın karşısında tek başına otururken. Tek başına sayılmaz aslında, camdaki suretiyle birlikte demlenirken. Ancak şimdi, karlı bir Berlin gecesinde anımsarken geçmişi, yolun sonuna gelmişken. Mal bulmuş Mağribi gibi sevinmişti o şiiri Budapeşte'de ele geçirip Stasi'ye gönderdiğinde. Şair Baba'yla çıktığı tüm yolculuklar da o yolculuk gibi geride kaldı. Ankara, Bursa, Sofya, Leipzig, Moskova...
Yolları yirminci yüzyılın büyük yıkımlarını yaşamış Berlin'de kesişen üç kişi. Harp Okulu eski öğrencisi, eşcinsel ve komünist Ali Albayrak. Okuldaki ve Türkiye Komünist Partisi'ndeki lakabı "Melek"; hayran, hatta âşık olduğu Nâzım Hikmet'i ihbar eden raporlarındaki kod adı "Şeytan". Şehvet düşkünü şarkıcı İpek ve onunla tutkulu bir aşk yaşayan biyografi yazarı.
Siyaset ve şiddeti sorgulayan bu çokkatmanlı romanı bilinmeyen yönleriyle Nâzım Hikmet'in hayat hikâyesi olarak da okuyabilirsiniz, yirminci yüzyıl tarihiyle bir hesaplaşma olarak da...
Bir tren penceresiydi eskiden, şimdi bir "eski tüfek". Değil hızlı trenlerin, marşandizlerin bile uğramadığı bir istasyon. Öyle ıssız, terkedilmiş, karda kışta yapayalnız. "Son Otobüs"ü benzer duygularla yazmış olmalı Şair Baba, bunu şimdi daha iyi anlıyor. Burda, bu yaşta, buğulu camın karşısında tek başına otururken. Tek başına sayılmaz aslında, camdaki suretiyle birlikte demlenirken. Ancak şimdi, karlı bir Berlin gecesinde anımsarken geçmişi, yolun sonuna gelmişken. Mal bulmuş Mağribi gibi sevinmişti o şiiri Budapeşte'de ele geçirip Stasi'ye gönderdiğinde. Şair Baba'yla çıktığı tüm yolculuklar da o yolculuk gibi geride kaldı. Ankara, Bursa, Sofya, Leipzig, Moskova...
Nazım Hikmet'in hiç bilinmeyen yanlarını su yüzüne çıkaran bir kitap. Gerçekliğini hala kendi içimde soruşturduğum bir kitap!
Karton Cilt, 340 sayfa
2011 tarihinde, doğan kitap tarafından yayınlandı