Sanatın yalnızca bir politika ya da ideolojinin kılık değiştirmiş biçimi olduğunu veya basit bir biçimde insanları eğlendirmekten, onlara hoşça zaman geçirtmekten öte bir anlamı olmadığını ileri süren yorumlar güncelliklerini korumaktadır. Ancak sanat dünyasında, özellikle son yirmi yılda estetik-sanat ilişkisiyle ilgili yapılan tartışmalar da oldukça yaygın hale gelmiştir. Estetik ve sanat arasında varlığına inanılan karşılıklı çekimin gücüne dair çok çeşitli görüşler ortaya atılmaktadır. Bu kitap, sanat yapıtıyla karşılaşmanın estetik doğası üzerine yapılan bir keşif serüvenine cesurca yelken açıyor. Akademisyen ve yazar Peter de Bolla, üç farklı alanda üretilmiş üç farklı sanat yapıtından (Barnett Newmandan çağdaş resim, Glenn Goulddan klasik müzik ve William Wordsworthten lirik şiir örneklerinden) ve onlarla yaşadığı deneyimlerden yola çıkıyor. Bu deneyimlerin, bir sanat yapıtıyla karşı karşıya kalındığı zaman ortaya çıkan duygulanımların, verilen tepkilerin ortak yönlerini nesnel temellere dayandırarak sözcüklere döküyor ve imkânsız gibi görünen bir şeyi başarıyor. Böylece bizleri sanatın harikalığı, onu deneyimlemenin, duyumsamanın mucizevi dinamikleri üzerine derinliğine düşünmeye sevk ediyor. Böylece sanatın kendi dünyamızdaki yerini yeniden sorgulamaya başlıyoruz.Sanat ve Estetik, estetik deneyimin biricikliği üzerine yapılmış olağanüstü bir tartışma; etkileyici betimlemelerle dolu, rafine, duygusallıktan uzak ve özgün bir çalışma. Sessizliğin sesini duyabilmek, sanat ve estetiğin tutkulu ilişkisini anlayabilmek istiyorsanız sanatın harika evrenine yapacağınız bu yolculukta yanınızda bulunması gereken bir kitap. İyi Yolculuklar...
Sanatın yalnızca bir politika ya da ideolojinin kılık değiştirmiş biçimi olduğunu veya basit bir biçimde insanları eğlendirmekten, onlara hoşça zaman geçirtmekten öte bir anlamı olmadığını ileri süren yorumlar güncelliklerini korumaktadır. Ancak sanat dünyasında, özellikle son yirmi yılda estetik-sanat ilişkisiyle ilgili yapılan tartışmalar da oldukça yaygın hale gelmiştir. Estetik ve sanat arasında varlığına inanılan karşılıklı çekimin gücüne dair çok çeşitli görüşler ortaya atılmaktadır. Bu kitap, sanat yapıtıyla karşılaşmanın estetik doğası üzerine yapılan bir keşif serüvenine cesurca yelken açıyor. Akademisyen ve yazar Peter de Bolla, üç farklı alanda üretilmiş üç farklı sanat yapıtından (Barnett Newmandan çağdaş resim, Glenn Goulddan klasik müzik ve William Wordsworthten lirik şiir örneklerinden) ve onlarla yaşadığı deneyimlerden yola çıkıyor. Bu deneyimlerin, bir sanat yapıtıyla karşı karşıya kalındığı zaman ortaya çıkan duygulanımların, verilen tepkilerin ortak yönlerini nesnel temellere dayandırarak sözcüklere döküyor ve imkânsız gibi görünen bir şeyi başarıyor. Böylece bizleri sanatın harikalığı, onu deneyimlemenin, duyumsamanın mucizevi dinamikleri üzerine derinliğine düşünmeye sevk ediyor. Böylece sanatın kendi dünyamızdaki yerini yeniden sorgulamaya başlıyoruz.Sanat ve Estetik, estetik deneyimin biricikliği üzerine yapılmış olağanüstü bir tartışma; etkileyici betimlemelerle dolu, rafine, duygusallıktan uzak ve özgün bir çalışma. Sessizliğin sesini duyabilmek, sana... tümünü göster
Sanırım kitabın içerik tanımında bir karışıklık olmuş..Düzeltmekte fayda var.."Yeraltı dünyasının iç sesi Genet, Sıkıgözetim adlı tek perdelik oyununda "içeriden" tanıdğı suçluların dünyasından bir kesit anlatır. Bir zindan hücresinde üç mahkum: Yeşil Göz, 22 yaşında, cinayetten idam cezasına çarptırılmış; Murice, 17 yaşında, Yeşil Göz'e sonsuz bir hayranlık besler; Lefranc, 23 Yaşında, hırsız, yeşil Göz'e duyduğu kıskançlıktan gözü dönmüş. Bu dört duvar ve birbirini didikleyen bu üç küşi arasında her an her şey bir felakete dönüşmeye gebedir. Nitekim öyle de olur."