Evli ve çocuk sahibi, mesleğine aşkla bağlı bir istihbaratçı olan Sedat, çeşitli ayak oyunlarıyla örgütünden uzaklaştırılınca kendisini sudan çıkmış balık gibi hisseder. Onu yaşama bağlayacak, mesleği kadar tutkulu bir şey gereklidir hayatında. Bu arada Mineyle karşılaşır ve hayatındaki ölümcül boşluğu aşk doldurur. Ancak Minenin ansızın ortadan kaybolması, her şeyi altüst eder ve Sedat da sevdiği kadını aramaya başlar.Sis ve Gecede okur, bu arayış boyunca Sedatla birlikte insan ilişkilerine doğru ilginç bir yolculuğa çıkar. İstanbulun Tarlabaşı, Kurtuluş gibi unutulmuş semtlerinin ara sokaklarında süren bu arayış, kimisi geçmişin anılarına bağlı, kimisi değerlerini yitirmiş, para ve çıkar ekseninde gelişen trajik ve komik ilişkilerin insanlarını çıkartır karşımıza.Seçtiği mekânlar ve insan ilişkileriyle İstanbulun tarihten beri süregelen karmaşık etnik yapısına da işaret eder Sis ve Gece. Türkiyede yaşayan Rumların son temsilcilerinden olan Madam Eleni ve kızı Marianın öyküsü çarpıcı olduğu kadar düşündürücüdür de. Bu toprakların insanı olan Madam Eleni ve kızı Maria, son dönemde yaşanan kültürel kaos ve yozlaşma nedeniyle kendi komşuları tarafından kurban olarak seçilirler. Türkiye kültürünün en özgün renklerinden olan bu insanların son yıllardaki yaşamı trajik bir biçimde aktarılır.Sis ve Gecede, suç ya da cinayet, kurguyu tamamlayan, gerilimi tırmandıran birer dekor ya da motif olarak yer almaz romanda. Suç, insan yazgısı üzerinde trajik sonuçlar doğuran bir öğe olarak boy gösterir. Ahmet Ümit, toplumsal düzeni savunan bir insanın serüveninde, bu amansız yabancılaşmayı, yalnızlaşmayı dile getirir.
Evli ve çocuk sahibi, mesleğine aşkla bağlı bir istihbaratçı olan Sedat, çeşitli ayak oyunlarıyla örgütünden uzaklaştırılınca kendisini sudan çıkmış balık gibi hisseder. Onu yaşama bağlayacak, mesleği kadar tutkulu bir şey gereklidir hayatında. Bu arada Mineyle karşılaşır ve hayatındaki ölümcül boşluğu aşk doldurur. Ancak Minenin ansızın ortadan kaybolması, her şeyi altüst eder ve Sedat da sevdiği kadını aramaya başlar.Sis ve Gecede okur, bu arayış boyunca Sedatla birlikte insan ilişkilerine doğru ilginç bir yolculuğa çıkar. İstanbulun Tarlabaşı, Kurtuluş gibi unutulmuş semtlerinin ara sokaklarında süren bu arayış, kimisi geçmişin anılarına bağlı, kimisi değerlerini yitirmiş, para ve çıkar ekseninde gelişen trajik ve komik ilişkilerin insanlarını çıkartır karşımıza.Seçtiği mekânlar ve insan ilişkileriyle İstanbulun tarihten beri süregelen karmaşık etnik yapısına da işaret eder Sis ve Gece. Türkiyede yaşayan Rumların son temsilcilerinden olan Madam Eleni ve kızı Marianın öyküsü çarpıcı olduğu kadar düşündürücüdür de. Bu toprakların insanı olan Madam Eleni ve kızı Maria, son dönemde yaşanan kültürel kaos ve yozlaşma nedeniyle kendi komşuları tarafından kurban olarak seçilirler. Türkiye kültürünün en özgün renklerinden olan bu insanların son yıllardaki yaşamı trajik bir biçimde aktarılır.Sis ve Gecede, suç ya da cinayet, kurguyu tamamlayan, gerilimi tırmandıran birer dekor ya da motif olarak yer almaz romanda. Suç, insan yazgısı üzerinde trajik sonuçlar doğuran bir öğe olarak bo... tümünü göster
Filmi çekilmiş Bir Ahmet Ümit romanı daha.
Önce kitabı sonra da filmini öneririm.Güzel bir anlatım ,heyecan verici bir kitap + güzel karelerle film bir arada tam doz Sis ve Gece etkisi yapıyor.
Ben kitabı bitirir bitirmez filmini izledim ve çok keyif aldım.
MİT görevlisi Sedat'ın genç sevgilisi Mine'nin kayboluşunun ardından onu bulma serüveni.
Daralan zaman içindeki koşuşturma.
Sedat'ın bu gizli aşkını ifşa etmeden arayış çabaları.
İstihbarat örgütü içindeki entrikalardan ,İstanbul'a ,İstanbul'daki azınlık ve yaşadıklarına dair her şeyi sığdırmış içine kitap.
Okurken farklı bir çok karakterlerle tanışacağınız bu kitapta sonuna kadar merakınızı koruyacaksınız.
Ve çok etkileyici bir son ile karşılaşacaksınız.
Okumanızı, izlemenizi, bu heyecanı yaşamanızı öneririm.
Bu kitaptan daha iyi kitaplarının olduğunu düşünüyorum ya da ben yavaş yavaş Ahmet Ümit'in romanlarını çözmeye başlıyorum.Yine de çok güzel olduğunu söyleyebilirim.Bu kitabın bir de filmi var,okurken filmi de çok merak ettim ve bitirdiğim gibi hemen izledim ancak olayları bildiğim için mi bilmiyorum ama hayal ettiğimden çok uzaktı.Bu arada biraz da Sedat nedeniyle erkeklere kızmama neden olsa da tavsiye edebileceğim çabucak biten ve yine sonunda şaşırtan güzel bir roman.
Ahmet Ümit yaşanmış, ders çıkarılması gereken olayları her romanında güzel bir kurgu ve akıcı bir dille anlatır. Sis ve Gece'de romanın başkahramanı MİT görevlisi Sedat, kendi aktarımıyla kaybolan sevgilisi Mine'yi arayışıyla çıkarırır okuyucuyu (arka planda MİT'in içindeki güç oyunlarını, yaşadığı yerin yozlaşını ve Türkiye’de yaşayan Rumların son temsilcilerinden olan Madam Eleni ve zeka özürlü kızı Maria'nın hikayesine de yer verdiği) trajik bir sonla biten, nefes kesen gerilim dolu yolculuğuna...
Ahmet ÜMİT'i Türkiye'ye tanıtan kitap diyebilirim.Kukla ve İstanbul'un Hatırası romanlarındaki gerilim burada da karşımıza çıkıyor.Son bölümüne kadar gizemini koruyan bir kitap.Nasıl bir son yazsam da okuyucuyu şaşırtsam diye iyi düşünmüş yazarımız Gülümseme Polisiye-Gerilim severlerin beğeneceği başarılı bir roman.
Kukla ve İstanbul Hatırasına nazaran daha yalın bir kurgu buna karşın okuyucuyu merakta bırakmayı başarıyor.
Sis ve Gece yabancı dile çevrilen ilk Türk polisiye romandır.
Aşık ve istihbaratçı adamın tasviri, bunalımı, yaşadıkları ve hissettiklerinin çok yavan ve üstünkörü anlatılmasına rağmen herhangi bir detay geniş betimlemelerle anlatılmış. Açıkçası bu biraz saçma geldi bana. Aynı zamanda bazı soruların cevaplarını net bir şekilde karşılamıyor. Çok başarılı diyemem ama fena değildi.
Off ne kadar kötü bir kitaptı…Üslup aşırı zayıf, parça parça/bağlantısız cümleler. Karakterler öyle yüzeyel geçilmiş ki, okurken "şimdi şu karakter şöyle düşünebilir, şunu yapabilir" gibi polisiyelerin olmazsa olmazlarını yapamıyorsunuz. Ahmet Ümit "Bak burda toplumsal problemlere değiniyorum, bak burda sosyal mesaj veriyorum" diye gözümüze gözümüze sokuyor romanda. Son derece yontulmamış, kaba saba bir kitap olmuş. Tabii buna rağmen epsilon ya da pegasus yayınlarının Aşkımın Sevgilisi, Sevgilimin Aşkı benzeri kitaplarından bin kat daha iyidir.
Kitabın en başından sonunda neler olacağını anlamam belki de güzel olan bu kitabı benim okuyamama sebep oldu
Sis ve Gece istihbarat çalışanı Sedat hakkında. Sedat istihbarat işine ilk girdiğine bu işi hayatı pahasına seven biri lakin zamanla teşkilat içi tartışmalar, asker-sivil yönetim kavgası ve en sonunda da çok sevdiği dostu ve amiri Yıldırım'ı bir çatışmada kaybetmesi sonucu işine olan ilgisini kaybettiriyor Sedat'a. Tam bu sırada 20'li yaşlarda resim öğrencisi Mine çıkıyor karşısına.Kendi tabiriyle karısı Melike Mine'den "çok daha iyi bir insan; özverili, şefkatli, sadık ve belki ondan daha güzel, üstelik çocuklarımın anası.." olmasına karşın Mine'ye liseli bir genç gibi tutuluyor. Mine'nin ona olan aşı tavsayıp Mine eskiden bir terör örgütü üyesi olan Fahri'ye aşık olunca Sedat'ın hayatındaki tek heyecan da kaybolur. Bir gece bir terör evine yapılan operasyondan sonra Mine'den de haber alamayınca Sedat bütün vaktini onu bulmaya adar.
Son derece akıcı bir anlatıma sahip olmasına rağmen hikaye ve kurgu yönünden eksikliklerinin olduğunu düşünüyorum. Sanırım olay örgüsü biraz daha heyecanlı olsa tam istediğim kıvamda olurdu.
Roman çok sürükleyici...
Aniden kaybolan bir kızı bulmayan çalışan bir mit görevlisinin hikayesi anlatıyor..
Karton Cilt, 265 sayfa
2002 tarihinde, Doğan Kitap tarafından yayınlandı