Dil olgusunun insan varoluşunu kuşatması gerçeğini çıkış noktası yapan bu kapsamlı kitap, çeviri edimini de sosyokültürel bir varlık olarak insanın kendisine yabancı bir dili yaratabilme gereksinimiyle açıklmaya çalışıyor. Bir mutlak yabancılaşma üzerine kurulu bu yaşamsal gereksinimin kökenini, Herder, Schiller, Goethe, Benjamin, Derrida, Steiner, Klöpferin dışında birçok yazar ve düşünür simgesel anlamda dillerin birbirinden ayrıldığı Babil Kulesinin yapımıyla ilişkilendirir.Tarihsel ve Kuramsal Açıdan Çeviri Ediminde Faruk Yücel, insanlık tarihi kadar eski olan bu edimin kuramsal gelişimini, Antik dönemden başlayarak yirminci yüzyılda Çeviribilimin doğuşuna dek titiz bir şekilde incelemekle kalmıyor, çeviride çeviride kullanılan kavramları kalıplaşmış anlamlarının dışında eleştirel bir gözle okuyarak Çeviribilimine yeni bakış açıları kazandırmayı amaçlıyor.
Dil olgusunun insan varoluşunu kuşatması gerçeğini çıkış noktası yapan bu kapsamlı kitap, çeviri edimini de sosyokültürel bir varlık olarak insanın kendisine yabancı bir dili yaratabilme gereksinimiyle açıklmaya çalışıyor. Bir mutlak yabancılaşma üzerine kurulu bu yaşamsal gereksinimin kökenini, Herder, Schiller, Goethe, Benjamin, Derrida, Steiner, Klöpferin dışında birçok yazar ve düşünür simgesel anlamda dillerin birbirinden ayrıldığı Babil Kulesinin yapımıyla ilişkilendirir.Tarihsel ve Kuramsal Açıdan Çeviri Ediminde Faruk Yücel, insanlık tarihi kadar eski olan bu edimin kuramsal gelişimini, Antik dönemden başlayarak yirminci yüzyılda Çeviribilimin doğuşuna dek titiz bir şekilde incelemekle kalmıyor, çeviride çeviride kullanılan kavramları kalıplaşmış anlamlarının dışında eleştirel bir gözle okuyarak Çeviribilimine yeni bakış açıları kazandırmayı amaçlıyor.