“Evet, bu bir tarih kitabıdır; ancak buradaki kahramanlar eli silahlı, ali kıran baş kesen, gösterişli ve heybetli karakterler değil. Eli gitar tutan fabrika işçileri, mısır tarlasında dinlenirken bir taraftan da hüznünü ses telleriyle ifade eden siyah plantasyon köleleri, eşcinsel şairler, kaçık ressamlar, nihilist serseriler, varoluşçu asiler, barıştan ve devrimden söz edip duran şarkıcılar, sokaklarının yetiştirip büyüttüğü varoşun çocukları, şarapçılar ve otçular… Yani dünya üzerindeki hiçbir toprak parçasında öyle pek düşünülmeye gerek duyulmamış deli saçması saçmalıklar tüm bunlar. Ancak birkaç kuşak sonrası 20. yüzyılı toplumsal açıdan anlamlandırabilmek istediğinde bu çalışmanın 20. yüzyıl toplumunun iktidarlar, askerler, geleneksel aile yapıları ve soylular tarafından çok da ciddiye alınmayan bir parçasına dair küçük bir katkı sunabileceğini düşünüyorum. Barut kokan tarih kitaplarından kafasını kaldıran 21. yüzyılın çocukları burada anlatılanları ve kahramanları görüp irdeleyerek 20. yüzyılın sosyokültürel yapısının bir bölümüne dair fikir sahibi olacaktır. Her ne kadar politik ve askerî otoriteler her daim tarih kitaplarında arz-ı endam etse de her yüzyılda toplumların tarihi belirlediği bir gerçektir. Dönem hangi dönem olursa olsun toplumların bir parçası olan insanların ortaya koydukları sanatsal yaratılar (resim, heykel, mimarî, sahne sanatları, edebiyat ve müzik) o çağı anlamlandırabilmenin şifrelerini içerisinde saklar. İşte burada 20. yüzyılın şifresi bu yüzyılın mahsulü olan bir müzik ve onun etrafında kümelenmiş altkültürel yapılarla deşifre edilmeye çalışılacaktır. 13. yüzyılın Dante’sinin ya da 18. yüzyılda yaşamış Goethe’nin söyledikleri, ya da 14. yüzyılın Giotto’sunun çizdiği dinî figürler nasıl kendi çağını yansıtıyorsa rock and roll’un da 20. yüzyılın ürünü olduğunu görebilmek elzemdir…”
“Evet, bu bir tarih kitabıdır; ancak buradaki kahramanlar eli silahlı, ali kıran baş kesen, gösterişli ve heybetli karakterler değil. Eli gitar tutan fabrika işçileri, mısır tarlasında dinlenirken bir taraftan da hüznünü ses telleriyle ifade eden siyah plantasyon köleleri, eşcinsel şairler, kaçık ressamlar, nihilist serseriler, varoluşçu asiler, barıştan ve devrimden söz edip duran şarkıcılar, sokaklarının yetiştirip büyüttüğü varoşun çocukları, şarapçılar ve otçular… Yani dünya üzerindeki hiçbir toprak parçasında öyle pek düşünülmeye gerek duyulmamış deli saçması saçmalıklar tüm bunlar. Ancak birkaç kuşak sonrası 20. yüzyılı toplumsal açıdan anlamlandırabilmek istediğinde bu çalışmanın 20. yüzyıl toplumunun iktidarlar, askerler, geleneksel aile yapıları ve soylular tarafından çok da ciddiye alınmayan bir parçasına dair küçük bir katkı sunabileceğini düşünüyorum. Barut kokan tarih kitaplarından kafasını kaldıran 21. yüzyılın çocukları burada anlatılanları ve kahramanları görüp irdeleyerek 20. yüzyılın sosyokültürel yapısının bir bölümüne dair fikir sahibi olacaktır. Her ne kadar politik ve askerî otoriteler her daim tarih kitaplarında arz-ı endam etse de her yüzyılda toplumların tarihi belirlediği bir gerçektir. Dönem hangi dönem olursa olsun toplumların bir parçası olan insanların ortaya koydukları sanatsal yaratılar (resim, heykel, mimarî, sahne sanatları, edebiyat ve müzik) o çağı anlamlandırabilmenin şifrelerini içerisinde saklar. İşte burada 20. yüzyılın şifresi bu yüzyı... tümünü göster
15Ocak2012 tarihinde, altıkırkbeş tarafından yayınlandı