Tekerleksiz Bisikletlerle uçuş serbest!
Cem Akaş (1968), daha ilk öyküsünde ("Gerçeğin Öte Yanında", 1987) öykü ve romanın "olmuş ya da olabilecek olayları" anlatan yazılar olmadığının, temelde bir dil ve üslup işi olduğunun bilincinde olduğunu kanıtlamıştı. O zamandan beri de öykü, roman, deneme gibi edebiyatın hem kurmaca hem de kurmaca-dışı alanlarında (benzetme yerindeyse) "Calvinogiller" arasında yer alıyor ve bu takımın bütün üyeleri gibi edebiyatta asıl değer yaratanın "söylenen" değil "söylenmeyen, eksik bırakılan" olduğunu okurlara ve eleştirmenlere gösteriyor.
Cem Akaşın Tekerleksiz Bisikletlerde ilk kez kitaplaşan öykülerinin ortak noktası da işte bu: bilinçli "eksiltme"ler içermeleri. Bir öykü kısa eylem cümlelerinden kurulmuş, nerdeyse hiç sıfat ve zarf içermiyor. Bir başkası bir graffiticinin yaşadıklarını ele alıyor, kahramanın hızlı yaşamına uygun olarak cümlelerin son sözcüğü yok. Biri dünyaca tanınmış bir şiirin çok farklı bir kahramanın diliyle, söylemiyle düzyazı olarak yenidenyazımı. Bir başkası bir sınırın iki tarafına geçişlerden oluşuyor: Ama hangi tarafa? Bir öykü, okurun gözünden anlatıldı - tam böyle. Kimi öyküler bilinen roman kahramanlarının "duygu anıları"nı bağışladığı bir kütüphanenin raflarını oluşturuyor. Kimileri "kısa, çok kısa" ama beklenmedik ölçüde yoğun fotoğraf okumaları. Kimi de bir romanın serbest yenidenyazımı...
Kıssadan hisse:
"Bir kitabın adı Tekerleksiz Bisikletler olabilir ama kitapta bir kez olsun tekerlekli ya da tekerleksiz bisikletlerden söz edilmeyebilirdi; yine de kitap, ancak bu başlıkla bütünlüğe kavuşabilir, gerçek anlamını bu sayede, gökyüzünde uçan, tekerlekler yerine kanatları olan ve eksik tekerleklerini asla aramayan, hatta tekerleklerin gereksizliğini kanıtlayan bu imge sayesinde kazanabilirdi."
Tekerleksiz Bisikletlerle uçuş serbest!
Cem Akaş (1968), daha ilk öyküsünde ("Gerçeğin Öte Yanında", 1987) öykü ve romanın "olmuş ya da olabilecek olayları" anlatan yazılar olmadığının, temelde bir dil ve üslup işi olduğunun bilincinde olduğunu kanıtlamıştı. O zamandan beri de öykü, roman, deneme gibi edebiyatın hem kurmaca hem de kurmaca-dışı alanlarında (benzetme yerindeyse) "Calvinogiller" arasında yer alıyor ve bu takımın bütün üyeleri gibi edebiyatta asıl değer yaratanın "söylenen" değil "söylenmeyen, eksik bırakılan" olduğunu okurlara ve eleştirmenlere gösteriyor.
Cem Akaşın Tekerleksiz Bisikletlerde ilk kez kitaplaşan öykülerinin ortak noktası da işte bu: bilinçli "eksiltme"ler içermeleri. Bir öykü kısa eylem cümlelerinden kurulmuş, nerdeyse hiç sıfat ve zarf içermiyor. Bir başkası bir graffiticinin yaşadıklarını ele alıyor, kahramanın hızlı yaşamına uygun olarak cümlelerin son sözcüğü yok. Biri dünyaca tanınmış bir şiirin çok farklı bir kahramanın diliyle, söylemiyle düzyazı olarak yenidenyazımı. Bir başkası bir sınırın iki tarafına geçişlerden oluşuyor: Ama hangi tarafa? Bir öykü, okurun gözünden anlatıldı - tam böyle. Kimi öyküler bilinen roman kahramanlarının "duygu anıları"nı bağışladığı bir kütüphanenin raflarını oluşturuyor. Kimileri "kısa, çok kısa" ama beklenmedik ölçüde yoğun fotoğraf okumaları. Kimi de bir romanın serbest yenidenyazımı...
Kıssadan hisse:
"Bir kitab... tümünü göster
120 sayfa
2012 tarihinde, Doğan Kitap tarafından yayınlandı