Truman Capote (1925) çağımız Amerikan Edebiyatının en öne gelen ve en çok tanının romancılarındandır. İlk romanlarının basıldığı delikanlılık yaşlarında Amerika'nın dışına taşmak, memleketimizde ve dünyanın dört bir yanında okunmak her kaleme nasip olan bir başarı, geçici bir ünün yayılması değildir. Capote klasik roman düzeninde gününü anlatan genç ve tatlı bir yazardır. İlk eserini okuyan o zamanların başkanı Truman "Tarih beni romancı adaşım sayesinde anacaktır" demiştir.
Tiffany'de Kahvaltı, Truman Capote'un şimdiye kaar yazdığı romanların en başarılı olanıdır.
Truman Capote (1925) çağımız Amerikan Edebiyatının en öne gelen ve en çok tanının romancılarındandır. İlk romanlarının basıldığı delikanlılık yaşlarında Amerika'nın dışına taşmak, memleketimizde ve dünyanın dört bir yanında okunmak her kaleme nasip olan bir başarı, geçici bir ünün yayılması değildir. Capote klasik roman düzeninde gününü anlatan genç ve tatlı bir yazardır. İlk eserini okuyan o zamanların başkanı Truman "Tarih beni romancı adaşım sayesinde anacaktır" demiştir.
Tiffany'de Kahvaltı, Truman Capote'un şimdiye kaar yazdığı romanların en başarılı olanıdır.
Trevanian seviyorsan -ki çok severim - Truman Capote'de seversin diyen bir arkadaşın tavsiyesi ile edindiğim Tiffany'de Kahvaltı ( Breakfast at Tiffany's) aslında çok bildiğimiz bir filme de konu olmuştu, kitabı okudukça Audrey Hepburn'ün Holly karakterini ne kadar güzel oturduğunu bir kez daha an...
http://gokii.net/2011/08/tiffanyde-kahvalti-truman-capote/
Guzel anlamli etkileyici bir kitap.Filmini izlemistim yillar önce.Roman tabiki dahada guzel ama filmide bir o kadar etkileyiciydi..tavsiye edecegim bir kitap..
Nasıl bu kadar beğenildiğini anlamadığım bir başka kitap. Filmi de eh işteydi, o da Audrey Hepburn'ün zarafeti hatrına...
Her okunduğunda yeni bir şeylerin keşfedildiği, farklı duygular uyandıran ender öykülerden.Holly Golightly'nin yalnız, gizemli, hüzünlü öyküsü...
http://pumpkinturta.blogspot.com/2013/04/tiffanyde-kahvalt-breakfast-at-tiffanys.html
Daha önceden filmini izlemiştim, yine de kitabını da okumak istedim. Kitap, filmin yarattığı etkiden eksik ya da fazla bir şey yaratmadı açıkça söylemek gerekirse, tek ekleyebileceğim küçük detaylardan bazılarının filmde kendisine yer bulamamış olmasıydı. http://umutbabilon.blogspot.com/2013/05/tiffanyde-kahvalt.html
http://sebepsizyazarlasma.blogspot.com/2013/06/breakfast-at-tiffanys-boyle-bir-ask.html
Kitabı ve filmi arasında dağlar kadar fark var. kitabını okuduktan sonra, filmden vazgeçtim,kitaptaki Holly tasvirlere daha uygun bir kadın. Filmde bambaşka bir kadın yaratmışlar, bari adı Holly olmayaydı!
Simdiye kadar okudugum en sempatik kitapti. Holly'i ozleyecegim...
Biri fırtına diğeri durgun deniz misali iki kaybedenin hayatının kesişmesini temel alan, Hollywood tarafından çok yanlış anlaşılmış novella. Gerçekten filmi daha önce izleyenlerden biri olarak ya filmde ya kitapta bir yanlışlık var dedirtecek kadar şaşırdım şahsen. Böyle bir kitaptan o romantik komediyi nasıl çıkartmışlar hayret. Kitap ne kadar kasvetliyse film o kadar "renkli", kitap ne kadar derinse film o kadar sığ. Çoğu replikte kitaba sadık kalınırken hikayenin gidişatı bambaşka bir kapıya çıkmış. Şöyle de bir durum var ki film kitaptan bağımsız olarak düşününce çok güzel. Ama kitabı okuduktan sonra çok yetersiz geliyor. Kesinlikle kitaptaki sonuna kadar hesapsız Holly'yi tercih ederim. Keza finali de.
Bu kitabı sırf Holly karakterinden dolayı sevdim. Konu ya da kurgu olarak çok farklı bir şey sunmuyor zaten.
Kitap bittiğinde bana yarım kalmış gibi geldi. Holly'e ne olduğu, nerede olduğu, başına neler geldiği, neler yaşamış olduğu... Bunlar benim merak ettiğim ve kesinlikle kendi hayal gücümle izini süremeyeceğim sorular. Araştırıp bulma isteği içerisinde ki bunun imkansızlığını bilerek kitabı bitirdim. Holly bir süre aklımı meşgul edeceğe benziyor.
Karton Cilt, 126 sayfa
Eylül1966 tarihinde, Bilgi Yayınevi tarafından yayınlandı