Yirminci yüzyılın ilk yarısında yazılmış; ama insanlık kadar eski, insanlar yaşadıkça var olacak ruh hallerinin dibine kazılan bir tünel bu kitap. Özdeşlik arayışı, aşk, tutku, şüphe ve cinayet... Sıradanlığın ve sanatçı ruhunun, aklın ve içgüdünün birbirine karıştığı girdaplarda soluk soluğa bir yolculuk. Bizi götürdüğü yer ise daha ilk cümleden belli: Juan Pablo Castel, yani Maria Iribarneyi öldüren şu ressam...Varoluşçu bir anti-kahramanın cinayet itirafnamesidir Tünel. Fransızcaya çevrilmsini Albert Camusnün önerdiği, Graham Greenein hayranlıkla karşıladığı bir başyapıt. Ernesto Sàbatonun felsefi ve edebi evrenindeki yolculuğunun da ilk adımı. Tünel, çağımızın temel entelektüel sorunlarını, toplumların ve ruhlarımızın karanlık, izbe köşelerini didikleyen bir üçlemenin ilk kitabı.Yaratıcılık, dışavurum, istense de istenmese de, sonuçta, en azından tek bir kişiyle duygudaşlık, anlamdaşlık için değil midir? Ya böyle bir kişiye rastlarsa yaratıcı?İşte, ressam Castelin öyküsü böyle bir ratlaşmayla; Mariayla başlar. Kurtarıcısını, tüneldaşını bulmuş gibidir. Marazi bir ruh taşkınlığıyla sarılır Mariaya...Aşkın, takıntının, kuşkunun, kıskançlığın, sıkıntı ve deliliğin kol gezdiği Castelin dünyasında gerçeklik duygusu adım adım yitirilir.Geride ne yaratıcı, ne de yaratı kalır. Cinayet de çözümsüzdür, kalıcı olan tek şey sonu gelmeyen kuşku döngüsüdür.İflah olmaz aşkları, ruh tutulmalarını bilenler için...
Yirminci yüzyılın ilk yarısında yazılmış; ama insanlık kadar eski, insanlar yaşadıkça var olacak ruh hallerinin dibine kazılan bir tünel bu kitap. Özdeşlik arayışı, aşk, tutku, şüphe ve cinayet... Sıradanlığın ve sanatçı ruhunun, aklın ve içgüdünün birbirine karıştığı girdaplarda soluk soluğa bir yolculuk. Bizi götürdüğü yer ise daha ilk cümleden belli: Juan Pablo Castel, yani Maria Iribarneyi öldüren şu ressam...Varoluşçu bir anti-kahramanın cinayet itirafnamesidir Tünel. Fransızcaya çevrilmsini Albert Camusnün önerdiği, Graham Greenein hayranlıkla karşıladığı bir başyapıt. Ernesto Sàbatonun felsefi ve edebi evrenindeki yolculuğunun da ilk adımı. Tünel, çağımızın temel entelektüel sorunlarını, toplumların ve ruhlarımızın karanlık, izbe köşelerini didikleyen bir üçlemenin ilk kitabı.Yaratıcılık, dışavurum, istense de istenmese de, sonuçta, en azından tek bir kişiyle duygudaşlık, anlamdaşlık için değil midir? Ya böyle bir kişiye rastlarsa yaratıcı?İşte, ressam Castelin öyküsü böyle bir ratlaşmayla; Mariayla başlar. Kurtarıcısını, tüneldaşını bulmuş gibidir. Marazi bir ruh taşkınlığıyla sarılır Mariaya...Aşkın, takıntının, kuşkunun, kıskançlığın, sıkıntı ve deliliğin kol gezdiği Castelin dünyasında gerçeklik duygusu adım adım yitirilir.Geride ne yaratıcı, ne de yaratı kalır. Cinayet de çözümsüzdür, kalıcı olan tek şey sonu gelmeyen kuşku döngüsüdür.İflah olmaz aşkları, ruh tutulmalarını bilenler için...
http://moonlightcat13.blogspot.com/2015/01/tunel-ernesto-sabato-ks-okuma-senligi.html
159 sayfa