Sonradan görme insanlar maymun gibidir, maymun becerikliliği vardır onlarda. Yukarıda görür insan onları, tırmanırken çevikliklerine hayran kalınır ama doruğa ulaştıklarında artık yalnızca ayıp yerleri görünür(...) Bütün bir gün boyunca ayaklarımın dibine uzanarak sessizce yatabilirdi, bana bakarak dalar, bir cariye gibi sevişme saatini bekler gibi yapar, bir yandan da bu saatin gelmesini çabuklaştırmaya çalışırdı.Zevk yönünden bayağı verimli, bu zevkleri deneylerin yarattığı bilgilerle çeşitlendiren ama bilgisini tutkusunun taşkınlıkları altında gizleyen bir aşkın kışkırtıcı hazlarının pençesinde geçirdiğim ilk altı ayı hangi sözcüklerle anlatmak mümkün olabilir bilemem.(...) Cinsellikten uzak bir aşk isteklerin şiddetiyle ayakta kalır. Sonra hiçbir yönden size benzemeyen biz erkekler için öyle bir an gelir ki, her şey acıdır.Bizde böyle bir güç vardır ki onu kullanmaktan vazgeçtiğimiz an artık erkek olmaktan vazgeçmiş oluruz. Kendisini besleyen besinden yoksun kalan yürek kendi kendisini yer, ölüm değilse bile ölüm öncesi bir durum sayılan bir bitkinlik duyar. Doğayı uzun süre aldatamazsınız, en küçük bir fırsatta çılgınlığa benzer bir güçle uyanır.Vadideki Zambak... Balzacın başyapıtlardan biri. Şimdi Oğlak Klasikleri arasında...
Sonradan görme insanlar maymun gibidir, maymun becerikliliği vardır onlarda. Yukarıda görür insan onları, tırmanırken çevikliklerine hayran kalınır ama doruğa ulaştıklarında artık yalnızca ayıp yerleri görünür(...) Bütün bir gün boyunca ayaklarımın dibine uzanarak sessizce yatabilirdi, bana bakarak dalar, bir cariye gibi sevişme saatini bekler gibi yapar, bir yandan da bu saatin gelmesini çabuklaştırmaya çalışırdı.Zevk yönünden bayağı verimli, bu zevkleri deneylerin yarattığı bilgilerle çeşitlendiren ama bilgisini tutkusunun taşkınlıkları altında gizleyen bir aşkın kışkırtıcı hazlarının pençesinde geçirdiğim ilk altı ayı hangi sözcüklerle anlatmak mümkün olabilir bilemem.(...) Cinsellikten uzak bir aşk isteklerin şiddetiyle ayakta kalır. Sonra hiçbir yönden size benzemeyen biz erkekler için öyle bir an gelir ki, her şey acıdır.Bizde böyle bir güç vardır ki onu kullanmaktan vazgeçtiğimiz an artık erkek olmaktan vazgeçmiş oluruz. Kendisini besleyen besinden yoksun kalan yürek kendi kendisini yer, ölüm değilse bile ölüm öncesi bir durum sayılan bir bitkinlik duyar. Doğayı uzun süre aldatamazsınız, en küçük bir fırsatta çılgınlığa benzer bir güçle uyanır.Vadideki Zambak... Balzacın başyapıtlardan biri. Şimdi Oğlak Klasikleri arasında...
İlk okuduğumda 18 yaşındaydım oflaya puflaya tam kafama oturmayan bir kitaptı.Yıllar sonra okuduğumda beni öyle bir etkiledi ki inanamadım.Kitap şarap gibiydi sanki yıllandıkça güzeleşmişti ama yıllanan sadece benim yaşım olmuştu ve bazı duyguları hissetmeden hayatta bazı şeyleri görmeden vadideki zambakı anlayamazsınız .edebiyat hocam klasikleri hayatta en az 3 defa okumamız gerektiğini söylerdi.1. gençlik yıllarında.2. orta yaşlarda 3. ise yaşlılıkta neden böyle söylediğini ancak kitabı tekrar okuyunca anladım.
Romandaki esas oğlanın düşüncelerini uzun uzun anlattığı bölümlerde (sanırım kitabın orta kısımlarında geçiyordu) sıkıldığım için aklım başka şeylere kaydığından okumakta ve hatta yer yer anlamakta çok zorlandım diyebilirim. Fakat ilerleyen sayfalarda roman beni kendine bağladı adeta. Romanın kalanını elimden bırakamadım ve soluksuz okudum. Kitabın en duygusal bölümlerinde (ki okumayanlar olabilir düşüncesi ile sürprizi kaçmasın diye açıklamıyorum) ağladığımı da itiraf etmeliyim. Romanı bitirdiğimde ise iyi ki okumuşum dedim.
realizmin öncüsü olarak kabul edilen bu yönüyle de tasviri abartılmış olsa da kitabın okuma akustiğine alışınca sürükleyici değil diyenlere sabredilmesi gerektiğinin hatırlatılması gerektiği roman.
okurken saçlarımı yoldum resmen, niye bu kadar çok seviliyor anlamadım..
Edebi ağdalı uzun uzun betimlemeler tatmak isteyenler için vazgeçilmez bir klasik olabilir.. Başlarda biraz sıkıcı ilerliyor, ancak bunda çevirinin etkisinin de olduğunu düşünüyorum. Başka bir baskıda daha kolay ilerlediğine şahit oldum :) Roman yarıdan sonra daha katlanılır bir hal alıyor ve sonlara doğru iyi ki okumuşum dedirtmeye başlıyor. Ağır bir anlatım ancak klasik okumayı sevenler için elbette ki es geçilmemeli :)
Büyük iz bırakır hayatınızda. Henriette olursunuz birden,canınız yanar.
tasvirleri yer yer yoruyor insanı. fakat kesinlikle değer.
Karton Cilt, 285 sayfa
2008 tarihinde, Oglak Yayınevi tarafından yayınlandı