Vahşetin Çağrısı Jack Londonın en önemli eserlerinden biridir. Yazar bu kitabında, altına hücum çağını değişik bir açıdan ele alır. Romanın başkahramanları kızak köpekleridir. Jack London, altın hırsıyla gözü dönmüş insanların günlük yaşamlarını, davranışlarını, duygularını ve egolarını bir köpeğin gözüyle yansıtmaktadır. Evcil bir köpeğin kızak köpeği olması ve bunu takip eden olaylarla köpeklikten kurtluğa dönüşümü anlatılır. Burada yazar, bu dönüşümü verirken insanların değişimini de gözler önüne serer. Bu nedenle Vahşetin Çağrısı altına hücum çağı kapandıktan sonra bile önemini ve değerini hâlâ korumaktadır.Vahşetin Çağrısı: Doğanın başkaldırısı.
Vahşetin Çağrısı Jack Londonın en önemli eserlerinden biridir. Yazar bu kitabında, altına hücum çağını değişik bir açıdan ele alır. Romanın başkahramanları kızak köpekleridir. Jack London, altın hırsıyla gözü dönmüş insanların günlük yaşamlarını, davranışlarını, duygularını ve egolarını bir köpeğin gözüyle yansıtmaktadır. Evcil bir köpeğin kızak köpeği olması ve bunu takip eden olaylarla köpeklikten kurtluğa dönüşümü anlatılır. Burada yazar, bu dönüşümü verirken insanların değişimini de gözler önüne serer. Bu nedenle Vahşetin Çağrısı altına hücum çağı kapandıktan sonra bile önemini ve değerini hâlâ korumaktadır.Vahşetin Çağrısı: Doğanın başkaldırısı.
çok etkileyici bir kitap.
insana acımasızlığını anlatabilecek bir kitap.
yıllar önce okumuş olmama rağmen aklımdan noktası dahi silinmemiş bir kitap.
kesinlikle okunmalı.
Beyaz Diş kadar iyi , diğer kitapları kadar etkileyici. Bir asil kurdun daha gözünden tüm olaylara bakabilmemizi sağlayıp aynı zamanda insan bedeninden uzaklaşmamızı sağlayan J.London yine mest etti beni.
Soluksuz bir şekilde bitirdiğimde Beyaz Diş'teki gibi aynı duygulara büründüm, insanlar ve hayvanlar arasındaki ince çizgi farkı. Mükemmel ironi bu olsa gerek. İnsanlar mı her geçen gün hayvanlaşıyor yoksa hayvanlar mı insanlaşıyor sorusuna güzel bir noktadan pencere açmamızı sağlıyor :)
Bence çok tatlı bir kitaptı, neredeyse bir canlı evrimi anlatılmış. Gayet akıcıydı.
Bir solukta okuduğum harikulade Jack London kitabı
Bana çokça kendisinin ünlü Beyaz Diş romanını hatırlattı. Doğa tasvirleri ve akıcı üslubu ile zevkle okudum. Bir köpeğin gözünden dünyayı izlemek ve hayata dair çokça mesajlar alabilirsiniz.
Jack London bir köpeğin dünyasına girip onu o kadar güzel anlatmış ki ,Eğer sizde bir hayvan sever veya köpek besliyorsanız mutlaka bu kitabı okumalısınız
Geçmiş yaşamında bir kurt yada köpek olma ihtimali var mı bu adamın?
Vahşetin çağrısı _ evcil köpeğin vahşileşmesi
Beyaz diş - vahşi kurt'un evcilleşmesi
Jack London ( 1876 - 1916 ) 1903 yılında yazdığı ve 2000 Dolara telif hakkını sattığı ilk kitabı.
Kırk yıllık yaşamında gemicilik , İstiridye avcılığı, Japonya gemilerinde fok avcılığı,altın arayıcılığı, seyyahlık, dilencilik dahil bir çok şey sığdıran bir çok insanın dörtyüz yılda yaşayamayacağı olayları kırk yıla sığdıran gerçek maceracı özenilesi insan ve müthiş yazar.
Vahşetin Çağrısı London'ın bir zamanlar altın arama sebebiyle bulunduğu Kanada'nın kuzeyinde Klondike civarlarında geçiyor. Buck adlı köpek ve diğer kızak köpaekleri çevresinde geçen olaylarda aslında insan yapısını, karakterini zaaflarını korkularını vs irdeliyor. Olağanüstü bir anlatım nefis betimlemeler tek kelime ile harika bir kitap Vahşetin Çağrısı...
Ortaokuldayken okumuştum bu kitabı, çok da etkilemişti beni o yaşımda. :) Tavsiye edilir.
beni oldukça etkileyen iç güdü ve doğaya dair müthiş bir eser !
https://illekitap.blogspot.com/2019/10/jack-london-vahsetin-cagrs.html
Teee küçücük bir çocukken, henüz ortaokul çağındayken okuduğum bir kitaptı. Türkçe öğretmenimiz okutmuştu ve hala hatırlarım o zamanlar okuduğum satırları. Şimdi bir de yetişkinken okuyayım dedim. Biliyorsunuz bazı kitaplar her yaşta okunur ve farklı yaşlarda öğrendiklerin de bakış açında farklı olur. Bu yüzden bu kitabı amaan çocuk kitabıdır deyip geçmeyin okuyun.
Jack London, küçüklüğümden beri favori klasik yazarlarımdan biridir. Hiçbir zaman okumaktan sıkılmamışımdır kendisini. Vahşetin Çağrısı'nı okurken de sıkılmadım.
Kitap her ne kadar bir köpeğin -Buck- rahat, ev bildiği yerden alınıp vahşi hayatta, işkence, zorluklar, sefalet, yer geldiğinde açlıkla, yeri geldiğinde dayakla karşılaşmak zorunda kaldığı, boyun eğmeyi kabullenmeyip liderlik için savaştığı bir hayata atılışını anlatsa da bunun altında bir canlının doğasına aykırı davranılmayacağını, içinde yanan ateşin harlamak için küçük bir kıvılcım beklediğini, sevginin, sadakatin, saygının, merhametin, yaşanılan acımasız dünyada ne kadar değerli olduğunu anlatıyor.
Evet, başlarda Buck'ın acımasız dünyada hayatta kalma savaşını, liderlik savaşını ve ehlikeyif hayattan dondurucu soğuklarda, açıklıkla ve işkencelerle baş edebilen bir kızak köpeğine dönüşmesini anlatıyor. Ama bunun yanında Buck'ın yeni sahibine kaşrı duyduğu sevgiyi, merhameti ve onun için göze alabileceklerini de anlatıyor. Bir de... senin doğanda vahşilik varsa ne kadar evcilleşirsen evcilleş doğana karşı gelemezsin. Orası hep seni çağırır. Kendi türü, doğası Buck'ı çağırırken sahibine karşı duyduğu sevgi ve saygı onu her seferinde geri getirse de içgüdüleri bir baş kaldırışta.
Çok severek okuduğum, köpek ya da insan fark etmeksizin aslında ne kadar da acımasız, vahşi olabileceğini gördüğüm bir kitaptı. Türün ne olursa olsun içindeki merhameti, sevgiyi ve saygıyı öldürmedin mi karşındakinden de onu görüyorsun. Bunun en iyi örneğiydi bence bu kitap.
Thornton, Buck'ı sevdi, saydı, merhamet gösterdi. Buck'a ona aynı şekilde karşılık verdi.
Tavsiye ederim mutlaka okuyun.
115 sayfa