Kitap açıklaması henüz eklenmemiş.
Kitabı okumayı dün gece bitirdim. Biraz buruk bitti aslında.. İlk iki kitaptaki gibi bir duygu yoğunluğu bekliyordum ama olmadı...Fazlaca çok karakter sıkıştırılmış kitaba... Merhamet, korku, sevgi, nefret, çaresizlik, sadakat gibi birden fazla insani duygulara, değinmiş yazar... Bu duygu yoğunluğunu birden fazla karakter, birden fazla hayatla sunmuş. Ve bu fazlalık, okuyucuda (yada en azından benim gibi bir okuyucuda) içe inememe, karakterle bütünleşememe, karakterden karaktere yetişememe gibi bir kopukluğa neden oldu...
kitapta adı geçen her karakterin yasamı anlatılıyor ve bu bir yerden sonra sıkıcı olmaya başlıyor. Kıtabın ana karakterlerini sadece ilk bölüm ve son bölümde görebiliyoruz.
şimdiii, çok fazla beklentiyle, deli gibi heyecanlanarak alınmış, kapağına, arkadaki tanıtımına ölünmüş bir kitap. daha önce iki kitabına hayran olunmuş, beni perişan etmiş muhteşem bir yazar.
çok etkileyici başladı, yine anlatım şahane, betimlemeler hayran kalınacak cinsten. ama ilk etapta dikkat çeken - çeviriden olduğunu sanıyorum- cümlelerde zaman sorunu. geniş zamanda anlatırken geçmiş zamana geçmiş örneğin. başlarda, anlattığı masalda dikkatimi çekti fakat masal anlatıldığı için kasıtlı yapmış olabileceğini düşündüm. ileride de pek çok kez karşılaşınca şaşırdım doğrusu.
çok iyi bir başlangıç, içimi acıtmaya başladı, şimdi ne olacak da bizi nerelerde şaşırtacak, yüreğime nasıl bir kazık saplanacak. abdullah, peri, sabır, masume, pervane, nebi derken hikaye birden dağılıyor; yan karakterlerin hayatlarına, kim bence çok azı gerekliydi, fazlasıyla değinmiş, konudan acayip sapmış. idris, ikbal ve oğlu, markos, bunların hepsi kendi hikayeleriyle bambaşka bir romanın kahramanı olabilirlerdi bence. onlarla kıssadan hisseler yapmış sanki. oysa sadece hikayeden uzaklaştırdılar beni.
peri'nin hayatında şoklardaydım. detaylara gömülürken birden jet hızıyla ve yine gereksiz ayrıntılarla peri torun torba sahibi oldu. yurtdışındayken kızının hasta olduğu bir bölüm var mesela, ben hala anlamadım neden yazmış. daha çok şey yazmamak lazım sanırım okumayanlar için, tamam durdum.
böyle eleştiriler yazarken içim sızlıyor, yazara konduramıyorum, yine de diyorum okuttu kendini, kötü diyemem. ama kıyaslanamaz "uçurtma avcısı" ile, yanından geçemez "bin muhteşem güneş"imin.
Yazarın diğer iki kitabında olduğu gibi insanı etkileyen ve içini titreten yönünün olmadığını söyleyebilirim.Beklentinizi yüksek tutmamanızı öneririm hayal kırıklığı yaratabilir.
Kitabın akıcılığı her zaman ki sürükleyici.Her ne kadar konunun işleniş biçimi biraz sürükleyiciliği olumsuz yönde etkileyecek olsa da yazarın anlatış biçiminin akıcı bunu engelliyor.
Betimlemeler, anlatım diğer kitapları gibi insanı içine çekiyor.Sanki orda yaşıyormuşsun hissi bu kitapta da var.
Bunlar dışında kitapta olmasa da denebilecek bazı bölümler vardı.Özellikle de konuyla çoook uzak alakası olan insanların yaşamına fazla yer vermenin gereksiz olduğunu düşünüyorum.Öyle ki bu bölümler okunmasa bile kitabın ilerleyişi açısından sorun teşkil etmeyecektir.Bu yüzden kitabın konusundan zaman zaman uzaklaştığımı söyleyebilirim.
Yine de okumaya değer görüyorum.Ama beklentilerinizi yükseltmeden ve diğer iki kitabı okuyanlar için aynı duyguları yaşayacakları düşünmeden.
Bir günde bitirdim, elimden bırakmama sebebim ilk başlarda nefis ve o tanıdık Halid Huseyni tadını almış olmam devamında ise o tadı tekrar bulacağım heyecanıyla okumam. Bana gereksiz ayrıntılarla dolu geldi. Ha! Kötü mü derseniz, değil, ben Halid Huseyni'den çok daha iyisini bekledim sanırım... Roman iki kardeşin öyküsüyken, Birleşmiş Milletler öyküsüne dönüvermiş:) Yan kahramanların öykülerine bu kadar yer vermeseymiş keşke, konu dağılmış, as kahramanların hikayesi azalmış... Yine de okumaya değer.
Hosseini bu kez çok katmanlı,çok karakterli ve oldukça uzun zaman aralıgına dayandırdığı hikayeyi kotarammaış gibi geldi bana:(
Aynı anda pek çok karakteri tanıtmak,bunları uzun sürelere yaymak hem yazar hem de okuyucu için yorucu olabiliyor.Bu kitabı okurken kelimenin tam manasıyla yoruldum.Her yeni bölüm başlangıcında bu kez kimleri tanıyacağız,zamanda ileri mi geri mi gideceğiz ,dünyanın hangi ülkesinden devam edeceğiz diyerek gerildim :) Her hikaye ve hikayelerin odak noktası karakterler başlı başına ayrı bir roman konusu olabilecek kadar derinlikliyken neden hepsi tek bir kitaba sığdırılmış anlayamadım.
Peri-Abdullah-Nebi-Melankolik şair üvey anne-içekapanık üvey baba-Masume-Pervane-Sabır arasında kalabilirdi öyküler.Yunanistan-ABD cografyasında olup bitenler - kahramanların zorunlu yaşlılık halleri zorlama gibi geldi.
Afganistanın siyasi panoraması , orada olup bitenler, dönemin gerçekleri sanırım yazarın diğer 2 kitabında fazlasıyla yer buldugundan bu kez gözardı edilmişti.Bu ise bana göre yazarın ilk kez kitabını okuyanlar için tam bir haksızlıktı!!
IG de yazdığım gibi ; çok satan ve başlangıçta inanılmaz başarılar yakalayan yazarların lanetidir bu;çıta ve beklentiler her daim yüksektir.Hosseini hızlı koşup çabuk yorulanlardan olmaz umarım....
Yazarın diğer kitaplarına nazaran - ''Uçurtma Avcısı'' ve ''Bin Muhteşem Güneş''- daha az beğendiğimi söylemeliyim.Olaylar fazlaca farklı kişilerin anlatımına bölünmüştü. Dolayısıyla esas hikaye de bölündü.En azından benim gözümde...Lakin her şeye rağmen okunması gereken kitaplardan....
Açıkçası bu kitabı tam anlamıyla Khaled Hosseini'nin o mükemmel anlatım tarzına susamış, çıktığı haberini aldığı anda mutluluktan deliye dönmüş, kitapçıda gördüğüm anda da sanki yetişmezsem kapılacakmış duygusuyla üstüne kapanmıştım. Ama ne yazık ki benim beklentilerimi karşılayamadı. Elbette ki beklentilerimi fazlaca yüksek tutmuş olabilirim. Ama önceki o harika iki kitabı okuyan bir insan mutlaka çok büyük beklentiler içerisine girecektir, istemsiz. İlk olarak ayrıntılar, gereksiz anlatılar kitabı kaplamaktaydı. Mesela -okumayan arkadaşlar okumasın- İdris ve Timur'un bölümünü, Masume'yle Pervane'nin hayatını neden bu kadar üzerinde durarak anlatmış, hiçbir manası yok. Şöyle bir değinip geçebilirdi. Tinos'lu cerrah Markos'un hayatına yaklaşık altmış sayfa ayırmış ki bu tamamen gereksi z gibi geldi bana. Sonunda, dedim, bağlayacak hepsini ve bizi o şaşırtmacalı anlatımıyla kıskıvrak yakalayacak. Öyle bir şey de olmadı. Sadede gelirsek bu kitap beni doyuramadı. Beklediğimi alamadım. Ha, okumaya değer mi? Tabii ki, Khaled Hosseini'nin o sarıp sarmalayan anlatımı, harikulade tasvir yeteneği ve duyguları apaçık öne süren psikolojik anlatımı mükemmel bir deneyim daha sunuyor.
bu kitapi cok ama cok okumak istiyorum. Ama malesef yabanci dilde ingilizce ve ben ingilizceyi bu kitapi okuyacak kadar cok bilmiyorum. :(
e-kitap, 408 sayfa
2013 tarihinde