“Düşünmek istiyorum sessizce, sakince, kesilmeden, sandalyemden kalkmak zorunda kalmadan, bir şeyden diğerine kolayca süzülerek, husumet ya da engel duygusu olmadan. Derinlere dalmak istiyorum, yüzeyin ötesine; kaskatı gerçeklerden kurtulmak istiyorum. Kendimi sabitlemek için, akıp giden ilk düşünceyi yakalamalıyım…” VIRGINIA WOOLF
Virginia Woolf’a göre, hayatı, geçmişteki anıların şu an yaşadıklarımıza mütemadiyen ışık tutarak yarıda kestiği, birbirinden kopuk bir dizi an olarak yaşarız. Woolf, bu anları karakterlerinin bilinçlerinde tasvir ederek benzersiz bir üslup oluşturmuştur. Dönemini farklı açılardan belgeleyen günlüğü, mektupları ve denemeleri de kurgu eserleri kadar edebi nitelik taşır. Bir yandan psikolojik sorunlarının, diğer yandan bir kadın ve modern yazar olarak göğüslediği eleştirilerin yarattığı baskıya karşın, yaratıcılığının sınırlarını zorlamaktan asla vazgeçmemiştir. Dönemin pek çok entelektüel isminin dahil olduğu Bloomsbury çevresinin bir üyesi olması, yaşamını ve bakışını zenginleştiren en önemli unsurlardan biridir.
Woolf’un edebi dehasını keşfetmek için hem kurgusal çalışmalarından hem de belgelerden yararlanan ünlü edebiyat eleştirmeni Anthony Curtis, tıpkı yazarın eserleri gibi, onu ve çevresindeki herkesi, ailesini, dostlarını, Bloomsbury Grubu’nda girişilen entelektüel tartışmaları, dönemin sanat akımlarını, Britanya İmparatorluğu’nun dönüşümünü, iki dünya savaşının yankılarını, feminist hareketin gelişimini, kısacası 20. yüzyılın ilk yarısındaki zamanın ruhunu yansıtan bütünlüklü bir araştırmaya imza atmış. Woolf’un eserlerini, kişisel ve profesyonel yaşamını bir arada sunan özel bir çalışma…
“Düşünmek istiyorum sessizce, sakince, kesilmeden, sandalyemden kalkmak zorunda kalmadan, bir şeyden diğerine kolayca süzülerek, husumet ya da engel duygusu olmadan. Derinlere dalmak istiyorum, yüzeyin ötesine; kaskatı gerçeklerden kurtulmak istiyorum. Kendimi sabitlemek için, akıp giden ilk düşünceyi yakalamalıyım…” VIRGINIA WOOLF
Virginia Woolf’a göre, hayatı, geçmişteki anıların şu an yaşadıklarımıza mütemadiyen ışık tutarak yarıda kestiği, birbirinden kopuk bir dizi an olarak yaşarız. Woolf, bu anları karakterlerinin bilinçlerinde tasvir ederek benzersiz bir üslup oluşturmuştur. Dönemini farklı açılardan belgeleyen günlüğü, mektupları ve denemeleri de kurgu eserleri kadar edebi nitelik taşır. Bir yandan psikolojik sorunlarının, diğer yandan bir kadın ve modern yazar olarak göğüslediği eleştirilerin yarattığı baskıya karşın, yaratıcılığının sınırlarını zorlamaktan asla vazgeçmemiştir. Dönemin pek çok entelektüel isminin dahil olduğu Bloomsbury çevresinin bir üyesi olması, yaşamını ve bakışını zenginleştiren en önemli unsurlardan biridir.
Woolf’un edebi dehasını keşfetmek için hem kurgusal çalışmalarından hem de belgelerden yararlanan ünlü edebiyat eleştirmeni Anthony Curtis, tıpkı yazarın eserleri gibi, onu ve çevresindeki herkesi, ailesini, dostlarını, Bloomsbury Grubu’nda girişilen entelektüel tartışmaları, dönemin sanat akımlarını, Britanya İmparatorluğu’nun dönüşümünü, iki dünya savaşının yankılarını, feminist hareketin gelişimini, kısacası 20. yüzyılın ilk yarıs... tümünü göster
Ciltli, 335 sayfa
2012 tarihinde, iletişim tarafından yayınlandı