Yaza Yolculukta öğretilen basmakalıp değer yargılarının yeniden gözden geçirilmesi, kişinin kendine ve yaşadığı yere dönüş yolculukları yaz mevsiminin aracılığıyla anlatılıyor. 1987 Sait Faik Öykü Ödülünü kazanan kitap, yazarın iç yolculuğunun, iç hesaplaşmalarının en güzel örneklerinden biri olma özelliğini de taşıyor. TADIMLIK1. Tanımadığı bu yeni bedeni elledi. Parmaklarını meme uçlarında, karnında gezdirdi, bacaklarını şiltenin üstüne iyice bastırarak yeni doğmuş bedeninin o anda uzlaşmaz gibi gelen iki yarısını birleştirmeye, bir bütün yaratmaya çabaladı. İlk sancının, ilk çığlığın, yaşamaya adım atma acemiliğinin güçlüklerini, acılarını onunla paylaşmak istedi. Eski-karnı göçmüş, aşağılara çekilmişti. Ayak parmaklarındaki karıncalanma da olmasa, bedeninin alt kısmı tam bir uyuşuklukta, doygunlukta yüzüyor denebilirdi. Oysa burun delikleri, ağzı memeleri tetik ve oburdu. Bu bedenin yattığı yatağı, altındaki çarşafı da anımsayamadı. Başını yatağın ayakucuna dayayarak yeni bir bakış açısı denedi; olmadı. Penceredeki iri çiçekli kalın perde, dışarıyı bütün bütüne örtüyordu. Yatağın ayakucunda kıpkırmızı vişnelerle benekli koyu mavi bir kimono vardı. İpekti. Çiçekli yorgan kaymış, yere düşmüştü. Çırılçıplaktı. Başucundaki sehpada duran renk renk plastik çiçekler, büyük bir hışırtıyla açıldılar: Tamam, bütün bu çiçekler aracılığıyla önce bu odaya, sonra bu yatağa, sonra bu yeni-bedene, bir soyunukluğa hapsedilmişim, diye düşündü. Hücresinin duvarları bembeyazdı. Kendine bakabileceği bir ayna da yoktu görünürde. Ne güzel, diye düşündü, artık hiçbir acı işleyemez bana.
Yaza Yolculukta öğretilen basmakalıp değer yargılarının yeniden gözden geçirilmesi, kişinin kendine ve yaşadığı yere dönüş yolculukları yaz mevsiminin aracılığıyla anlatılıyor. 1987 Sait Faik Öykü Ödülünü kazanan kitap, yazarın iç yolculuğunun, iç hesaplaşmalarının en güzel örneklerinden biri olma özelliğini de taşıyor. TADIMLIK1. Tanımadığı bu yeni bedeni elledi. Parmaklarını meme uçlarında, karnında gezdirdi, bacaklarını şiltenin üstüne iyice bastırarak yeni doğmuş bedeninin o anda uzlaşmaz gibi gelen iki yarısını birleştirmeye, bir bütün yaratmaya çabaladı. İlk sancının, ilk çığlığın, yaşamaya adım atma acemiliğinin güçlüklerini, acılarını onunla paylaşmak istedi. Eski-karnı göçmüş, aşağılara çekilmişti. Ayak parmaklarındaki karıncalanma da olmasa, bedeninin alt kısmı tam bir uyuşuklukta, doygunlukta yüzüyor denebilirdi. Oysa burun delikleri, ağzı memeleri tetik ve oburdu. Bu bedenin yattığı yatağı, altındaki çarşafı da anımsayamadı. Başını yatağın ayakucuna dayayarak yeni bir bakış açısı denedi; olmadı. Penceredeki iri çiçekli kalın perde, dışarıyı bütün bütüne örtüyordu. Yatağın ayakucunda kıpkırmızı vişnelerle benekli koyu mavi bir kimono vardı. İpekti. Çiçekli yorgan kaymış, yere düşmüştü. Çırılçıplaktı. Başucundaki sehpada duran renk renk plastik çiçekler, büyük bir hışırtıyla açıldılar: Tamam, bütün bu çiçekler aracılığıyla önce bu odaya, sonra bu yatağa, sonra bu yeni-bedene, bir soyunukluğa hapsedilmişim, diye düşündü. Hücresinin duvarları bembeyazdı. Kendine bak... tümünü göster
Kalenin Bedenleri öyküsüyle beni bir kez daha benden aldı Tomris.
Kitap, 9 öyküden oluşuyor. Öykülerin başkahramanı "Yaz", ama öykülerde yazın o heyecanı, neşesi pek mevcut değil. Sanırım okuyan herkes az buçuk kendinden birşeyler bulacaktır. Bol buzlu bir aşk lütfen ve düzbeyaz bir çağrı hikayelerini de oldukça beğendim.
Tomris uyar kendine has bir tarzda incelikli bir dille derin ruh hallerindeki insanların basit görünümlü karmaşık yaşantılarının öykülerini aktarmış. Hepsi yaza doğru hepsi sarı sıcak öyküler keyifle okunası.
Tomris Uyar hiçbir zaman hayal kırıklığına uğratmadı.
Kitap kısa ama içi dolu dolu. Uyar'ın Türkçe'yi kullanışını beğendim, hatta tarzını biraz Tezer Özlü'nün tarzına benzettim. Yalın cümlelerle anlatmak istediklerini çok güzel aktarmış okuyucuya.
Başka yerde duymadığım sözcükler de gördüm kitapta. "Belirtge" "çekelemek" ve "bungunluk" kelimeleri de dağarcığıma katılmış oldu.
Kitapta en çok, "Küçük Kötülükler" ve "Kedibalı" öykülerini beğendim. Yazarın diğer kitaplarını da en kısa zamanda okumak istiyorum.
Tomris Uyar'la tanıştığım kitap oldu Yaza Yolculuk. Sanırım Tomris Uyar'dan beklentim daha fazlaydı sonuçta edebiyatımızın üç büyük şairinin aşık olduğu kadındı. Ne bekliyordum emin değilim ama bu değildi itiraf etmem gerekirse.
En beğendiğim hikaye Ölen Otelin Müşterileri oldu.
Diğer kitaplarını da okuyacağım, kesinlikle tanımanız gereken bir kadın, Tomris Uyar 🙆🏻
Bu kitaptaki öykülerde üslubu farklıydı Uyar'ın . Biraz dağınık ve kafa karıştırıcı bir ilerleyiş vardı.
87 sayfa