Yazılar, Nazım Hikmetin çok yönlü yazar kişiliğini farklı bir boyutta sunuyor: Orhan Selim imzalı Akşam yazılarında İstanbulun bugün bile diriliğini koruyan temel sorunlarını irdelerken kendi adıyla ve çeşitli takma adlarla ırkçılığın tarihçesinden çağının sanatına, kültürüne, dış politikasına ve kendi serüvenli yaşamına geniş bir yelpazeden dünyayı kuşatıyor...Nazım Hikmet Külliyatının düşün damarı... TADIMLIKBu altıncı fıkramdırVe Minel Garaip!İnsanın her zamanı birbirine uymaz, efendiler!.. İnsan bazen, en müşkül meseleleri halledecek kabiliyeti, nefsinde buluverir. Bazen ise, en sudan işlerin altından çıkamaz... Bu bir ruhi hakikattir, efendiler... Mühim bir hakikat-i ilmiye!..Ben, efendiler, bugün en sudan işlerin altından kalkamayacak bir halet-i ruhiye içindeyim... Buna sebep, belki, halline çalıştığım meselenin çok karışık olmasındandır... Belki de, bilakis, çok sade olmasından... Esasen en karışık şeyler, en basittirler, diye bir hikmet beyan edersem, ne buyrulur?Halline uğraştığım meseleyi izah edeyim :Beyler, hanımlar, vatandaşlar!Bütün dünyada dehşetli bir iktisadi buhran var diyorlar... İngilterede, Almanyada, Fransada, Amerikada işsizlerin adedi on milyonlarcaymış, efendim... Ekmek bulup yiyemeyen, elbise bulup giyemeyenler dehşetli çokmuş... Açları nasıl doyuralım? çıplakları nasıl giydirelim? diye, bütün cihanın allameleri düşünceye varmışlar...Demek oluyor ki, efendiler, demek oluyor ki, iki gözüm, aç var, o halde ekmek yok!.. Çıplak var, o halde giyecek elbise yok!.. Demek oluyor ki, vatandaşlar, buğday fıkdanı, elbise kumaş noksanı var! O halde iktisadi buhranın önüne geçmek için, daha fazla buğday, daha fazla kumaş çıkarsınlar, açları doyursunlar, çıplakları giydirsinler...Fakat, efendiler, meğerse, iki gözüm, iş böyle değilmiş. Ya?.. Buğday her zamankinden çokmuş, kumaş elbise her zamankinden fazlaymış da, onun için açlar ve çıplaklar ortalığı bu kadar sarmış...Ve minel garaip... Bu ne iştir?.. Fazla buğday varsa. Açlık ne oluyor... Fazla elbise, kumaş varsa çıplaklık neden?İyi ama kazın ayağı öyle değil, diyorlar... Bu iş o kadar basit değil, diyorlar... Senin aklın bu işe ermez diyorlar... Hem sen böyle şeylerle pek uğraşma, diyorlar... Diyorlar da diyorlar. Ben ise betekrar : Peki, öyle olsun. Ve minel garaip, diyorum...[Ben / Yeni Gün, 17.4.1931
Yazılar, Nazım Hikmetin çok yönlü yazar kişiliğini farklı bir boyutta sunuyor: Orhan Selim imzalı Akşam yazılarında İstanbulun bugün bile diriliğini koruyan temel sorunlarını irdelerken kendi adıyla ve çeşitli takma adlarla ırkçılığın tarihçesinden çağının sanatına, kültürüne, dış politikasına ve kendi serüvenli yaşamına geniş bir yelpazeden dünyayı kuşatıyor...Nazım Hikmet Külliyatının düşün damarı... TADIMLIKBu altıncı fıkramdırVe Minel Garaip!İnsanın her zamanı birbirine uymaz, efendiler!.. İnsan bazen, en müşkül meseleleri halledecek kabiliyeti, nefsinde buluverir. Bazen ise, en sudan işlerin altından çıkamaz... Bu bir ruhi hakikattir, efendiler... Mühim bir hakikat-i ilmiye!..Ben, efendiler, bugün en sudan işlerin altından kalkamayacak bir halet-i ruhiye içindeyim... Buna sebep, belki, halline çalıştığım meselenin çok karışık olmasındandır... Belki de, bilakis, çok sade olmasından... Esasen en karışık şeyler, en basittirler, diye bir hikmet beyan edersem, ne buyrulur?Halline uğraştığım meseleyi izah edeyim :Beyler, hanımlar, vatandaşlar!Bütün dünyada dehşetli bir iktisadi buhran var diyorlar... İngilterede, Almanyada, Fransada, Amerikada işsizlerin adedi on milyonlarcaymış, efendim... Ekmek bulup yiyemeyen, elbise bulup giyemeyenler dehşetli çokmuş... Açları nasıl doyuralım? çıplakları nasıl giydirelim? diye, bütün cihanın allameleri düşünceye varmışlar...Demek oluyor ki, efendiler, demek oluyor ki, iki gözüm, aç var, o halde ekmek yok!.. Çıplak var, o halde giyecek ... tümünü göster