Bilinen dünya tarihi anlatıları, Batı uygarlığının yükselişine odaklanma eğilimi nedeniyle Antik Yunan, Roma İmparatorluğu ve Avrupanın genişlemesi konularına ağırlık verir. Çin, Hindistan ve Japonya gibi büyük uygarlıkların tarihleri, dolayısıyla dünya nüfusunun çoğunluğunun yaşadıkları, genellikle çok daha küçük bir alana sıkıştırılır.
Dünya Tarihi, tamamen farklı bir yaklaşım sergiliyor. İnsanın öyküsünün bütünsel bir açıdan anlatılması gerektiği varsayımından yola çıkarak insanın evrimini, avcı ve toplayıcı olarak yaşamlarını ve devamında tarıma geçişlerini irdeledikten sonra Mezopotamya, Mısır, Çin, İndus Vadisi, Mezo Amerika ve Peru gibi yeryüzünün çeşitli bölgelerinde uygarlıkların ortaya çıkışını ele alıyor. Anlatısına ilk uygarlıkların öyküsüyle devam ederek bunların yalnızca farklılıklarını değil, benzerliklerini de vurguluyor. Aralarındaki ilişkilerin nasıl kurulduğunu ve teknolojinin, fikirlerin ve dünyanın en büyük dinlerinin birinden ötekine nasıl geçtiğini açıklıyor. Büyük İslam, Çin ve Moğol İmparatorluklarına ayrıntılı olarak yer veriyor. Öykünün ancak sonlarına doğru Avrupa, teknolojik yenilikler ile sosyal ve ekonomik değişimlerin üzerinde yükselerek yavaş yavaş dünyaya egemen olmaya başlıyor. 21. yüzyıla gelindiğinde Avrupanın bu egemenliği de ortadan kalkıyor.
Dünya Tarihi, tam bir küresel alan taramasını gerçekleştirerek insanlık tarihinin yeni ve şaşırtıcı derecede farklı bir anlatımını sunuyor. Bu, yeni yüzyılda geçerli olacak bir dünyanın tarihi.
Bilinen dünya tarihi anlatıları, Batı uygarlığının yükselişine odaklanma eğilimi nedeniyle Antik Yunan, Roma İmparatorluğu ve Avrupanın genişlemesi konularına ağırlık verir. Çin, Hindistan ve Japonya gibi büyük uygarlıkların tarihleri, dolayısıyla dünya nüfusunun çoğunluğunun yaşadıkları, genellikle çok daha küçük bir alana sıkıştırılır.
Dünya Tarihi, tamamen farklı bir yaklaşım sergiliyor. İnsanın öyküsünün bütünsel bir açıdan anlatılması gerektiği varsayımından yola çıkarak insanın evrimini, avcı ve toplayıcı olarak yaşamlarını ve devamında tarıma geçişlerini irdeledikten sonra Mezopotamya, Mısır, Çin, İndus Vadisi, Mezo Amerika ve Peru gibi yeryüzünün çeşitli bölgelerinde uygarlıkların ortaya çıkışını ele alıyor. Anlatısına ilk uygarlıkların öyküsüyle devam ederek bunların yalnızca farklılıklarını değil, benzerliklerini de vurguluyor. Aralarındaki ilişkilerin nasıl kurulduğunu ve teknolojinin, fikirlerin ve dünyanın en büyük dinlerinin birinden ötekine nasıl geçtiğini açıklıyor. Büyük İslam, Çin ve Moğol İmparatorluklarına ayrıntılı olarak yer veriyor. Öykünün ancak sonlarına doğru Avrupa, teknolojik yenilikler ile sosyal ve ekonomik değişimlerin üzerinde yükselerek yavaş yavaş dünyaya egemen olmaya başlıyor. 21. yüzyıla gelindiğinde Avrupanın bu egemenliği de ortadan kalkıyor.
Dünya Tarihi, tam bir küresel alan taramasını gerçekleştirerek insanlık tarihinin yeni ve şaşırtıcı derecede farklı bir anlatımını sunuyor. Bu, yeni yüzyılda geçerli olacak bir dünyanın tari... tümünü göster
Yaşadığınız Dünya hakkında bilgi edinebileceğiniz, türüne göre okuması kolay sayılabilecek güzel bir kaynak. İlk çağdan başlıyor, günümüze kadar geliyor. Görüşleri batı yanlısı değil, hatta zaman zaman Avrupa'ya gıcığı mı var diye düşündüm.
Ciltli, 874 sayfa
Mayıs2011 tarihinde, ALFA YAYINLARI tarafından yayınlandı