Yüz Bin Krallık (Miras Üçlemesi-1)

Miras Üçlemesinin ilk kitabı olan Yüz Bin Krallık, Genç yazar N.K. Jemisinin ilk kitabı. Yazarına 2011 Locus ve 2010 Romantic Times ödüllerini; Hugo ve Nebula adaylıklarını kazandıran bu ilk kitap, yayın dünyası tarafından çok başarılı ve yeni bir keşif olarak görülüyor.
Sürükleyici bir dile ve başarılı çeviriye sahip kitabın özelliği, fantastik edebiyata yeni bir bakış açısı getirmesi: Tanrılar, yarı tanrılar arasında mitolojik bir evrende geçmesi ve tutarlı bir yaradılış hikâyesinin üstüne kurulu olması. Kitap üç ana karakter üzerinde şekilleniyor: Karanlık Tanrı, Aydınlık Tanrı ve baş karakter Alacakaranlık Tanrıçası. Kitabın bir diğer özelliği de, erotizmi fantastik-genç yetişkine başarılı bir şekilde uyarlaması.
Tanrıların sürekli farklı bedenlerde ve yaşlarda ortaya çıkması, başkarakterin Amazon benzeri vahşiliği, bütün yeryüzüne tepeden bakan ışıltılı Göksarayın güzelliği, bir cinayetin izinin sürülmesi, taht kavgaları, yaşanan nefes kesici aşklar, ilginç büyüler ve yaratıklar, kitabı dikkat çekici kılıyor.
Arka Kapak
Ya iki ruhun olduğunu keşfetseydin?
Tanrılar ve faniler, güç ve aşk, ölüm ve intikam.
O, hak ettiği mirası ve intikamını alabilecek mi?
Yeine, Kuzey Tepelerindeki vahşi Darr halkının reisi. Annesi hanedanın merkezi Gökşehire çağırıldıktan kısa süre sonra gizemli bir şekilde öldü. Yeinein matemi sürerken tüm evreni yöneten büyükbabası Kral Dekarta Yeinei varisi ilan etti. Ama Yüz Bin Krallıkın hükümdarı olabilmek hiç de kolay değil. Yeine kendini çok güçlü rakiplerle, Tanrılar ve yaratıklarla dolu zorlu bir mücadelenin içinde buldu.
Yeinein tek istediği annesini kimin öldürdüğünü bulmak ve intikamını almak. Bunun için de Göksel Üçlünün neden savaştığını çözmesi gerekiyor. Karanlık Tanrı Nahadoth, Aydınlık Tanrı Itempas ve Alacakaranlık Tanrısı Enefa ona bu mücadelede hem yardımcı hem de düşman olacak, Yeine Tanrılara bile güvenmemeyi öğrenecek. Aşk, Yeinei hiç beklemediği bir anda kıskıvrak yakalayacak ve kabullenmesi zor gerçeklerle yüz yüze getirecek.
Fantastik edebiyata yepyeni bir soluk getiren Yüz Bin Krallık; N.K. Jemisine, 2011 Locus ve 2010 Romantic Times ödüllerini; Hugo ve Nebula adaylıklarını kazandırmış şaşırtıcı bir ilk roman ve Miras Üçlemesinin ilk kitabı.

Miras Üçlemesinin ilk kitabı olan Yüz Bin Krallık, Genç yazar N.K. Jemisinin ilk kitabı. Yazarına 2011 Locus ve 2010 Romantic Times ödüllerini; Hugo ve Nebula adaylıklarını kazandıran bu ilk kitap, yayın dünyası tarafından çok başarılı ve yeni bir keşif olarak görülüyor.
Sürükleyici bir dile ve başarılı çeviriye sahip kitabın özelliği, fantastik edebiyata yeni bir bakış açısı getirmesi: Tanrılar, yarı tanrılar arasında mitolojik bir evrende geçmesi ve tutarlı bir yaradılış hikâyesinin üstüne kurulu olması. Kitap üç ana karakter üzerinde şekilleniyor: Karanlık Tanrı, Aydınlık Tanrı ve baş karakter Alacakaranlık Tanrıçası. Kitabın bir diğer özelliği de, erotizmi fantastik-genç yetişkine başarılı bir şekilde uyarlaması.
Tanrıların sürekli farklı bedenlerde ve yaşlarda ortaya çıkması, başkarakterin Amazon benzeri vahşiliği, bütün yeryüzüne tepeden bakan ışıltılı Göksarayın güzelliği, bir cinayetin izinin sürülmesi, taht kavgaları, yaşanan nefes kesici aşklar, ilginç büyüler ve yaratıklar, kitabı dikkat çekici kılıyor.
Arka Kapak
Ya iki ruhun olduğunu keşfetseydin?
Tanrılar ve faniler, güç ve aşk, ölüm ve intikam.
O, hak ettiği mirası ve intikamını alabilecek mi?
Yeine, Kuzey Tepelerindeki vahşi Darr halkının reisi. Annesi hanedanın merkezi Gökşehire çağırıldıktan kısa süre sonra gizemli bir şekilde öldü. Yeinein matemi sürerken tüm evreni yöneten büyükbabası Kral Dekarta Yeinei varisi ilan etti. Ama Yüz Bin Krallıkın hükümdarı olabilmek hiç de kolay değil. Yeine kendini... tümünü göster


Değerlendirmeler

değerlendirme
7 puan

Yorum yapması zor tek kelimeyle entresan bir kitap denebilir. Tanrılar ve birbirleriyle olan ilişkileri, daha az karakterli yunan mitolojisi esintileri taşıyor. Aslında olay aydınlık ve karanlık tanrıların yalnızken arada kavga, barış, şehvet ve sevgi çemberinde ki ilişkilerine alacakaranlık tanrıçasının dahil olması ve karanlık tanrının onuda sevmesinden dolayı aydınlık tanrının kıskançlığı. Tanrıçanın ölmesiyle eskisi gibi olacaklarını sanırken sevdikleri için sonuna kadar savaşan karanlık tanrı bu ölümü affetmeyip aydınlık tanrıya savaş açar, kaybeder ve aydınlık tanrı tarafından ona tapan insanlara köle olarak verilir. Yüzlerce yıl köle olarak yaşayan karanlık tanrı ve tanrıçanın çocukları sonunda onu yeniden dirilmek için bir plan yaparlarlar bu plan Yeine üstüne kuruludur.
Bana çok orjinal gelmesede ilginç bir konu ve akıcı bir anlatım. Yeinenin gökşehire geldikten sonra bildiklerinin doğru olmadığını tanıdığını düşündüğü annesinin aslında bambaşka bir yüzü olduğunu öğrenir. Kitaptaki diğer bir değişik noktada esas kızımızın fiziksel görünümünün sıradanlığı hatta gökşehir halkına göre çirkin kalışı. Değişiklik olması açısından okunabilirliği var ben idare eder derim :)

10 puan

http://kitaphayvaniningunlugu.blogspot.com/2012/10/kitap-yorumu-yuz-bin-krallk-nk-jemisin.html

Uzun süredir ara verdiğim epik fantezi türüne müthiş bir dönüş yapmamı sağladı Yüz Bin Krallık. Kitap çoktan favorilerim arasında yerini aldı bile. Ve etkisini üzerimde bırakan kitaplar listesine de girdi tabii.

N.K. Jemisin yepyeni bir dünya yaratmış. Kahramanımız Yeine Darr'ın yaşadığı bu dünyanın adı Yüz Bin Krallık. Pek çok ülkeye bölünmüş bu dünyanın bir zamanlar üç adet tanrısı var imiş. Aydınlığın Tanrısı İtempas, Karanlık Tanrı Nahadoth ve Alacakaranlık Tanrısı Enefa. Ancak bu üç kardeşten ikisi İtempas'tan farklı bir yol izlemeyi tercih etmiş. Böylece Tanrılar Savaşı başlamış. Tanrılar Savaşı'nda galip gelen İtempas olmuş. Nahadoth ve onun yarattığı diğer Tanrılar, Aydınlık Tanrısı tarafından esir alınırken, Enefa öldürülmüş.

Yeine, Yüz Bin Krallık'ın küçük ve barbar kabilelerinden biri olan Darr'ın reisi. Ancak o aslında tam bir Darr'lı değil. Damarlarında Arameri kanı taşıyor. Arameriler İtempas'ın yarattığı düzende dünyayı yöneten soy oluyor. Yani bu ırktan gelenler Yüz Bin Krallık'ı yöneten hanedanı oluşturuyor.

Yeine'nın, büyükbabası Dekarta tarafından saraya çağrılmasıyla başlıyor kitap. Dekarta, şu anki Arameri hükümdarı. Ülkeyi yöneten soylu meclisin başı. Ancak artık çok yaşlanmış ve varislerini belirleme zamanı gelmiş. Kızı, yani Yeine'nin annesi, çok yakın bir zamanda hayatını kaybetmiş. Ki hayatta olsa bile bir şey ifade etmeyecek aslında. Çünkü, kızı yıllar önce Arameri olmayan bir erkek için sarayını, dolayısıyla varis olma hakkını kaybetmiş. Bu yönden düşünülünce Yeine'nin tekrar saraya çağrılması tuhaf gibi görünüyor. Zaten o da bu konuda hayli kafa yoruyor. Şimdi Dekarta onu, kuzenleri Scimina ve Relad'la beraber varislik yarışlarını dahil ediyor. Altından bir bit yeniği çıkacağı kesin, değil mi?

Yüz Bin Krallık'ın başkenti Gökşehir'de, soyluların yaşadığı sarayın adı Göksaray. Ve bu sarayda aradığınız her şeyi bulmanız mümkün. Bir kere bol bol entrika dönüyor. Artık Yeine'nin de dahil olmak zorunda olduğu entrikalar... Göksaray'da, meclis üyelerinden hizmetlilere kadar herkes az çok Arameri kanı taşıyor. Fakat daha düşük soylu olanlar, daha düşük işlerde çalışıyorlar.

Bir de Tanrılarımız var elbette. Göksaray'ın koridorlarında onlara da rastlamak mümkün. Ama beklenileceği gibi tüm ihtişamlarıyla karşımızda dikilmiyorlar. Aksine, İtempas'a yenik düşmüş Tanrılar Arameriler tarafından dışlanıyor, çoğu zaman kullanılıyorlar. İtempas'ın onlara verdiği cezalardan biri de Aramerilerin emir kipi kullanarak söylediği her şeyi yapmak zorunda olmaları. Bu arada bu sürgün Tanrılara Enefadehler deniyor. Yeine'nin Enefadehler'le tanışması çok uzun sürmüyor. Çocuk ruhlu Tanrı – benim de çok sevdiğim – Sieh'le ve kesinlikle kitaptaki favori karakterim Karanlık Tanrı Nahadoth'la tanışıyor.

Nahadoth, her belirişinde heyecanlandığım kişi olarak gönlümde dev gibi bir yer edindi. Ciddi söylüyorum; adam – Tanrı mı desem? - karizmatik, KARANLIK, gizemli, seksi ve çok daha fazlası. Sarayda hapis olmasına rağmen böyle, bir de özgür olduğunu düşünün...

Yeine'ye geri dönecek olursak, bana Amazonları hatırlatan bir kabileden geliyor kendisi. Haliyle güçsüz olması beklenemez. Hançeri sürekli sırtında ve hisleri de tetikte. Lâkin, tüm dikkatini verse bile Göksaray'daki tehlikeler her yanını sarmaya devam ediyor. Kuzenleri, onu varislik yarışında alt etmeye çalışıyor; Dekarta'nın ve diğer saray ahalisinin ondan bir şeyler sakladığı kesin ve Enefadehler onu istiyor. Ayrıca, annesinin ölümüyle ilgili sır perdeleri aralanmak için onu bekliyor. Yeine'nin artık Darr'a dönmesi çok zor gibi gözüküyor.

Yüz Bin Krallık'a bayıldım! Detaylarla renklendirilmekten kaçınılmamış. N.K. Jemisin resmen yepyeni bir mitoloji yaratmış ve okurken hiçbir şekilde yadırgamıyorsunuz. Tanrıların düştüğü hallere hayıflanıyor, Yeine'yle sırları keşfettikçe yerinizden zıplıyorsunuz. Son zamanlarda okuduğum en özgün ve en başarılı kitaplardan Yüz Bin Krallık. Çok çok çok sevdim. Miras Üçlemesi'nin devam kitaplarının çıkmasını ip değil, halatla çekiyorum!

Kitap için DEX'e sonsuz teşekkürler!

9 puan

http://kitapmaceralari.blogspot.com/2012/10/yuz-bin-krallk-bitti.html

Aslında sabah erken saatlerde bitirdim fakat elektriklerin gitmesiyle yorumumu yazamadım :( Fakat şimdi sizi güzel yorumlardan mahrum bırakmayacağım :)

" Sabah bir film izledim. Gerçekten çok etkileyiciydi. Filmin adı "YÜZ BİN KRALLIK". Yapımcılığını DEX üstleniyor. Senaristi ise N.K JEMISIN." :D

Bu cümleyi biraz açmalıyım sanırım. Yüz Bin Krallık gerçekten film gibiydi. Tanrılar, Arameriler,Darrlar. Mükemmeldi ya. Şimdi bazıları diyecek bu her kitaba MÜKEMMELdiyor diye. Diyen diyebilir. Kimseyi inandırmak zorunda değilim. DEX okuyan bilir diyorum ve bu konuyu kapatıyorum. Kitabın ana karakterini ilk başta pek sevmedim (Yeine). Bunun sebebi karakter gibi düşünemememdi. Fakat sayfalar ilerledikçe karakterimiz biraz sakinleşti ve her şeyi anlatmaya başladı. O zaman ona hak verdim :)
Diğer ana karakterlerin özelliklerinde her şey vardı. Kimisinde heyecan, Kimisinde korku, Kimisinde kurnazlık vardı. Ve bu kitapta maceranın artmasına yol açtı. Her zamanki gibi DEX yine kalitesini ortaya koydu. :)

Favori karakterim : Kitabı okuyanların çoğu Naha veya Yeine diyor fakat bence kitabın en favori karakteri "SİEH" idi. Beni gerçekten çok eğlendirdi :)

Kapak yorumu : Dediğim gibi DEX yine kalitesini ortaya koydu. Orjinal kapakla aynı puana sahip benim için 10/10

Hiçbir zaman spoiler vermeyi sevmemişimdir fakat eğer ayrıntılı bir yorum istiyorsanız ben hazırım YORUM KISMINA YAZMANIZ YETERLİ :)

Bir Alıntı :
Bir çocuğun gözünde annesi Tanrıçadır.Muhteşem ya da korkunç biri olabilir, müşfik veya öfke dolu biri de ama her durumda sevilmeyi hakeder. Evrendeki en yüce gücün bu olduğuna inanırım.
"Kitabı okumama katkı sağlayıp kitabı bana gönderdiği için DEX yayınevine çoook teşekkürler... Sevgiler :)"

8 puan

Kitabın ana karakteri Yeine Yüz bin Krallık'ın hükümdarı ve arameri ailesinin başı Kral Dekarta'nın kabul edilmemiş torunu ve Darr halkının yöneticisi. Annesinin ölümü üzerine dedesinden Göksaray'a gitmesi talimatını alıyor ve buna uyuyor. Göksaray'a vardığında ise Tahtın varisi ilan edileceğini öğreniyor.
Ama tahtı almak kolay bir şey değil... Diğer iki varisle uğraşacağı gibi bir de bütün ülkeleri dize getiren silahlarla da başa çıkması gerekiyor. Ve bu silahlar hapsedilmiş olan tanrılar. Evet yanlış okumadınız Tanrılardan bahsediyorum.
Kitabımızdaki olaylardan 2000 yıl önce Aydınlık Tanrısı İtempas kızkardeşi Alacakaranlık Tanrıçası Enefa'yı öldürüyor. En büyük Ağabeyi Karanlık Tanrısı Nahadoth ve diğer tanrılar savaşa giriyorlar. Nahadoth ve çocukları savaşı kaybediyor. İtempas onları bağlayarak Arameri ailesinin emirlerini uyması talimatı ile bu aileye resmen köle olarak veriyor. Armeri ailesi ise onları silah olarak kullanarak bütün ülkelere korku salıyorlar.

Yazarın anlatımı oldukça karışık ve kendisi de bunun farkında, ilk yüz sayfada sıkıldığımı kabul etmeliyim ama ondan sonra kitap açılıyor ve ilginç bir şekilde ilerliyor.
Okuyacaklara tavsiyem başlarında sıkılsalar bile devam etmeleri...

11 yıl, 10 ay
10 puan

Kitabi ilk elime aldigimda korktum acikcasi =-O bu irklarim hepsini nasil aklimda tutarim diye ama bir baktim kitabin 80. Sayfasi bir de baktim bitmis. Akici bir kitap bittigini anlamiyorsunuz bile. Cok begendim :-)

11 yıl, 10 ay
9 puan

Nasıl bir kitaptır bu .Beni çok şaşırttı.Kesinlikle okunması gereken bir kitap.Seriye devem edicem orası kesin.gece ile gündüzü ,Tanrılar ile insanları aralarında ki ilişkiyi bu kadar güzel yazılamazdı.Annesinin katilini arayan bir kızın intikam hisleriyle saraya gelmesi ,sarayda yabancılaşması ve en sonunda tanrıya aşık olması değişik ittifakların içinde bir piyonken şah olarak orataya çıkması olarak anlatabilirim kitabı sanırım


Baskı Bilgileri

Karton Cilt, 383 sayfa
Eylül2012 tarihinde, Dex tarafından yayınlandı


ISBN
978-605-09-1022-3
Dil
Türkiye Türkçesi

Diğer baskılar


Etiketler: fantastik

Benzer Kitaplar

Şu An Okuyanlar

Şu anda kimse okumuyor.

Okumuşlar

gaiptekises que cuburcu ezgi_sue Darkshadow
49 kişi

Okumak İsteyenler

Kayla_Oz Volverin34 smrknd nora merve y.
36 kişi

Takas Verenler

Takas veren bulunamadı.
Puan : hepsi | 1 | 2 | 3 | 4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10
Değerlendirme Zamanı: en yeni | en eski