Kendine özgü pırıltılarla dolu bu romanda, Jack Kerouac, Zen Yolunu izleyerek temel gerçeklerini arayan iki genç adamı anlatıyor bize.
Bu arayış, onları San Francisconun Allahsız batakhanelerinden, yüksek Sierra Dağlarının çok az kimsece bilinen ve yalnız başınalığın derslerini öğrenmeyi umdukları doruklarına ulaştırıyor.
Yer yer kalabalıklar, yer yer de ozansılıklarla dolu Zen Kaçıklarının her satırından, Kerouacın bütün yapıtlarında bulduğumuz o dürüstlük, o mizah ve o yaşam coşkusu fışkırıyor.
Kendine özgü pırıltılarla dolu bu romanda, Jack Kerouac, Zen Yolunu izleyerek temel gerçeklerini arayan iki genç adamı anlatıyor bize.
Bu arayış, onları San Francisconun Allahsız batakhanelerinden, yüksek Sierra Dağlarının çok az kimsece bilinen ve yalnız başınalığın derslerini öğrenmeyi umdukları doruklarına ulaştırıyor.
Yer yer kalabalıklar, yer yer de ozansılıklarla dolu Zen Kaçıklarının her satırından, Kerouacın bütün yapıtlarında bulduğumuz o dürüstlük, o mizah ve o yaşam coşkusu fışkırıyor.
Kitabın son bölümü adeta Ege kırsalında kahvehanede oturan iki adamın yöresel ağızla yapabileceği sohbetleri andırıyor - neden? Nevzat Erkmen! Ayrıca Ayrıntı yayınları bu kitabı yayınlama kararı alması başta heyecan verici gelse de, eski çeviriyi kullanması, başta oluşan heyecanı söndürüyor.
278 sayfa