Acımak

En Son Değerlendirmeler

Profil Resmi
10 puan

gerçekten tavsiye ederim.

Profil Resmi
8 puan

Okunması gereken kitaplardan.

11 yıl, 10 ay
Profil Resmi
10 puan

bence çok güzel bir kitap

11 yıl, 10 ay
8 puan

Çok iyi

Profil Resmi
8 puan

Acımak kitabında, dışardan herşeyin nasıl farklı yorumlanabildiğini ve bir insanın hayatını bu durumun nasıl mahvedebildiği anlatılıyor, güzel ve akıcı bir kitap..

Profil Resmi
10 puan

Reşat Nuri'nin bir diğer güzel eseri...

Profil Resmi
9 puan

merhamet üzerine düşünmek isteyenlere.

10 puan

baba ve kız ilişkisi bu kadar mükemmel anlatılamazdı

5 puan

Edebi yönü ağır bir kitaptı Açıkçası beni pek de sarmadı.

9 puan

Çokk güzeldi....

8 puan

152

8 puan

Duygusal ve etkileyici bir roman.

Profil Resmi
9 puan

güzel

8 puan

Okurken ağlamayı ilk kez tattığım roman..

6 puan

Reşat Nuri Güntekin ve Acımak…

Acımak; okuduğum kitaplar arasında en fazla etkisi altında kaldığım kitaplardan. Çünkü kurgusuyla; çoğu hayata dokunan acıklı olmasının yanında, telafisi mümkün olmayan hatalara gebe olmakla birlikte, en acısı da geç kalınmışlığı anlatmasıyla benim için son derece önemli eserlerden. Kitap, sonunda “anladım ama ne fayda?” sorusunu sordurtuyor. Bence çaresizlik hissinin en kötüsü.

Teoman’ın Balans ve Manevra filminde “hayat herkesin anladığı kadar, doğrusu da yok; olması gereken olur.” sözünün geçtiği bir sahne vardı. İzlerken kendi hayatıma dair bu söz üzerine çok düşünmüştüm. Hayatı, olayları ya da insanları sadece anladığımız kadar anlamlandırıyoruz. Belki de gerçek bizim gördüğümüz değil, biz sadece öyle sanıyoruz. Sonra bu sandığımız şeylerin aslında yanlış anlamalar yüzünden sandığımız şey olmadığını anlıyoruz. Bu kitapta da yanlış anlamalar üzerine kurulan hayatların insanları nasıl bedbaht ettiğine şahit oluyoruz.

Hani psikologlar, hastadaki soruna cereyan ettiği zaman içinde bir neden bulamadıklarında, sorunların çıkış noktasının nereden geldiğini anlamak için “ çocukluğunuza inelim” derler ya, burada olay örgüsü aynen buna dayanıyor. Çocuklar; anne ve babalarını bilinçaltında yanlış kodlayabilirler ve "bu kod" sadece o dönem içinde değil, büyüdüklerinde dahi peşlerini bırakmazlar. Hayata, insanlara, olaylara karşı bakış açılarını etkileyecek kadar önemli izler bırakırlar. Mesela hikâyedeki kahramanımız Zehra, bu kod yüzünden “acımak” duygusunu yitirmişti.

Acımak neydi? Acımak hissi için; Nietzsche Ecce Homo kitabında “acımanın aşılmasını soylu erdemlerden sayıyorum” der. Güntekin ise; acımak hissinin, insanda ahlakı oluşturduğunu savunur. Sanırım bizim kodlarımız da acımanın ahlakla ilintili olduğu yönünde. Çünkü babasının ölüm döşeğinde olduğu haberini alan Zehra’nın, babasının yanına gitmemesine anlam veremeyip hatta nasıl evlat böyle diye Zehra’ya içerleyebiliyoruz. Ama nedenlerini öğrendiğimiz zaman kendisine hak verebiliyoruz. Sonra alkol batağındaki bir babanın kızını yatılı okula göndermesine kızarken, bunun gerekçelerini öğrendiğimizde babaya acımaya başlıyoruz.

Sonuç olarak karşılaştığımız olayları ön yargılı davranmayarak, empati yaparak değerlendirmemiz gerektiği ortaya çıkıyor. Gerçek bazen görünendir; çoğu zaman görünenin gölgesinde kalan. Ya da “hiçbir şey gerçek değil, her şey mümkün…”

Fethi Naci; Reşat Nuri’yi kişilik olarak beğense de, edebiyatını "romanlarında, ‘rastlantılar’ büyük bir yer tutar; Reşat Nuri, olay örgüsünü geliştirmekte zorlandığı zaman hemen rastlantılara başvurur.” diye eleştirirken, Ahmet Hamdi Tanpınar; “… O, Türkçenin ortasında geniş bir sevgi ve şefkat ürpermesi idi.” diye bahseder.

20. yüzyıl Türk edebiyatının en büyük romancılarından olan Güntekin, babasının askeri doktor olması nedeniyle birçok Anadolu köyünde bulunmuş ve oradaki gözlemlerinden yola çıkarak eserlerinde de Anadolu'daki yaşamı ve toplumsal sorunları ele almış; insanı insan-çevre ilişkisi içinde yansıtmıştır. Bütün romanlarının tiyatro halinde senaryoları olduğunu söyleyen Reşat Nuri, Hikmet Feridun'la yaptığı bir konuşmada çalışma yöntemlerini açıklamıştır. Buradan anladığımız kadarıyla Güntekin; kahramanlarına sevgiyle sokulan bir romancıdır. Genellikle onların gerçek yaşamlarındaki en belirgin özelliklerini yitirmeden yansıtmaya çalışır. Dolayısıyla televizyona da uyarlanan, Çalıkuşu, Acımak ve Yaprak Dökümü gibi anlatımda ve psikolojik tahlillerde başarılı eserler sunmuştur.

Kitaptan altını çizdiklerim:

-İnsanlar hiçbir vakit ıstırap çektikleri zamandaki kadar güzel olmuyorlar.

-Benim için sevmek bir başka insanın vücudundan, ruhundan bir parça hükmüne girmek, onunla beraber gülüp ağlamak, ıstıraplarını paylaşmak demekti.

-Acımak... Ben insan ruhlarındaki derinliğin ancak onunla ölçülebileceğine kaniyim. Evet dibi görünmeyen kuyulara atılan tas nasıl çıkardığı sesle onların derinliğini gösterirse başkalarının elemi de bizim yüreklerimize düştüğü zaman çıkardığı sesle bize kendimizi insanlığımızın derecesini öğretir...

7 puan

Beni hüzünlendiren bir kitaptı..Keşke iş işten geçmeden bazı şeylerin farkına varabilsek dedirdetecek cinsten..

10 puan

Reşat Nuri, tıpkı Çalıkuşu'ndaki gibi okuyucu önlenemez bir kedere mahkum ediyor. Duygu yüklü bir başka roman, Acımak.

Ailesini uçuruma sürüklediğine inandığı babası yüzünden acıma duygusundan yoksun öğretmen Zehra, babasının ağır hastalığı üzerine yollara düşer ve son ana kadar babasından nefret eder. Babasının bıraktığı günlük, genç kadının önyargısını altüst eder.

Profil Resmi
7 puan

Sonunda gözyaşlarınızı tutamayacaksınız.

8 puan

Reşat Nuri Güntekin ve acımak… Kitap; okuduğum kitaplar arasında en fazla etkisi altında kaldığım kitaplardan. Çünkü kurgusuyla; çoğu hayata dokunan acıklı olmasının yanında, telafisi mümkün olmayan hatalara gebe olmakla birlikte en acısı da geç kalınmışlığı anlatmasıyla benim için son derece önemli eserlerden. Kitap, sonunda “anladım ama ne fayda?” sorusunu sordurtuyor. Bence çaresizlik hissinin en kötüsü.
Teoman’ın Balans ve manevra filminde “hayat herkesin anladığı kadar, doğrusu da yok; olması gereken olur.” sözünün geçtiği bir sahne vardı. İzlerken kendi hayatıma dair bu söz üzerine çok düşünmüştüm. Hayatı, olayları ya da insanları sadece anladığımız kadar anlamlandırıyoruz. Belki de gerçek bizim gördüğümüz değil, biz sadece öyle sanıyoruz. Sonra “bu sandığımız şeylerin aslında yanlış anlamalar yüzünden sandığımız şey olmadığını anlıyoruz. Bu kitapta da yanlış anlamalar üzerine kurulan hayatların insanları nasıl bedbaht ettiğine şahit oluyoruz.
Hani psikologlar, hastadaki soruna cereyan ettiği zaman içinde bir neden bulamadıklarında, sorunların çıkış noktasının nereden geldiğini anlamak için “ çocukluğunuza inelim” derler ya burada olay örgüsü aynen buna dayanıyor. Çocuklar; anne ve babalarını bilinçaltında yanlış kodlayabilirler ve "bu kod" sadece o dönem içinde değil, büyüdüklerinde dahi peşini bırakmazlar. Hayata, insanlara, olaylara karşı bakış açılarını etkileyecek kadar önemli izler bırakırlar. Mesela hikâyedeki kahramanımız Zehra; bu kod yüzünden “acımak” duygusunu yitirmişti.
Acımak neydi? Acımak hissi için; Nietzsche Ecce Homo kitabında “acımanın aşılmasını soylu erdemlerden sayıyorum” der. Güntekin ise; acımak hissinin, insanda ahlakı oluşturduğunu savunur. Sanırım bizim kodlarımız da acımanın ahlakla iniltili olduğu yönünde. Çünkü babasının ölüm döşeğinde olduğu haberini alan Zehra’nın, babasının yanına gitmemesine anlam veremeyip hatta nasıl evlat böyle diye Zehra’ya içerleyebiliyoruz. Ama nedenlerini öğrendiğimiz zaman kendisine hak verebiliyoruz. Sonra alkol batağındaki bir babanın kızını yatılı okula göndermesine kızarken, bunun gerekçelerini öğrendiğimizde babaya acımaya başlıyoruz
Sonuç olarak karşılaştığımız olayları ön yargılı davranmayarak, empati yaparak değerlendirmemiz gerektiği ortaya çıkıyor. Gerçek bazen görünendir; çoğu zaman görünenin gölgesinde kalan. Ya da “hiçbir şey gerçek değil her şey mümkün…”
Fethi Naci; Reşat Nuri’yi kişilik olarak beğense de; edebiyatını romanlarında, ‘rastlantılar’ büyük bir yer tutar; Reşat Nuri, olay örgüsünü geliştirmekte zorlandığı zaman hemen rastlantılara başvurur.” diye eleştirirken, Ahmet Hamdi Tanpınar; “… O, Türkçenin ortasında geniş bir sevgi ve şefkat ürpermesi idi.” diye bahseder. 20. yüzyıl Türk edebiyatının en büyük romancılarından olan Güntekin, babasının askeri doktor olması nedeniyle birçok Anadolu köyünde bulunmuş ve oradaki gözlemlerinden yola çıkarak eserlerinde de Anadolu'daki yaşamı ve toplumsal sorunları ele almış; insanı insan-çevre ilişkisi içinde yansıtmıştır. Bütün romanlarının tiyatro halinde senaryoları olduğunu söyleyen Reşat Nuri, Hikmet Feridun'la yaptığı bir konuşmada çalışma yöntemlerini açıklamıştır. Buradan anladığımız kadarıyla Güntekin; kahramanlarına sevgiyle sokulan bir romancıdır. Genellikle onların gerçek yaşamlarındaki en belirgin özelliklerini yitirmeden yansıtmaya çalışır. Dolayısıyla anlatımda ve psikolojik tahlillerde başarılı eserler sunmuştur.

Kitaptan altını çizdiklerim:

-İnsanlar hiçbir vakit ıstırap çektikleri zamandaki kadar güzel olmuyorlar.
-Benim için sevmek bir başka insanın vücudundan, ruhundan bir parça hükmüne girmek, onunla beraber gülüp ağlamak, ıstıraplarını paylaşmak demekti.
-"Acımak... Ben insan ruhlarındaki derinliğin ancak onunla ölçülebileceğine kaniyim. Evet dibi görünmeyen kuyulara atılan tas nasıl çıkardığı sesle onların derinliğini gösterirse başkalarının elemi de bizim yüreklerimize düştüğü zaman çıkardığı sesle bize kendimizi insanlığımızın derecesini öğretir..."

Profil Resmi
10 puan

Resat Nuri sen ne usta bir yazarsin demeden gecmek istemiyorum. Kitabin ilk basinda Mursit efendiye kizarken sonlarinda uzuldum hatta agladim ve bir insanin yasaminin nasil mahvedildigine tanik oldum. Acimak duygusunun islendigi bu kitabi okumanizi siddetle tavsiye ediyorum.

10 yıl, 10 ay
Profil Resmi
6 puan

Başlarda insanı biraz sıkan fakat sayfalar ilerledikçe sevebileceğiniz türden bir kitap. Okumak size mutlaka bir şeyler katacaktır

Profil Resmi
6 puan

kurgu açısında n çok basit kaldı

10 puan

okuduğum reşat nuri kitapları içinde nedense ben en çok bunu sevdim. babasına çok üzülmüştüm küçücük yaşımda

6 puan

kurgu ve üslup bir yana, bu kitaptan çok etkilenmiştim

Profil Resmi
8 puan

Reşat Nuri gibi bir yazarın edebiyatımıza kazandırdıkları tartışılamaz. Acımak da bu hazineden bir parça. Okuyalı çok zaman geçmesine rağmen kendisini unutturmayan bir kitap. Cümlelere o kadar daldım ki Zehra'yla özdeşleştim, ben de babamı suçladım, okudukça üzüldüm babama ve en sonunda acımayı öğrendim. Gerçekten benim için çok etkileyici bir kitaptı.

11 yıl, 10 ay
Profil Resmi
8 puan

Başlarında dil ağır ve sıkıcı gelebilir ama genel olarak çok etkileyici bir kitap. Okunmasını tavsiye ederim.

Profil Resmi
7 puan

Gençlik yıllarında etkilendiğim nadir kitaplardandır :)

Profil Resmi
7 puan

etkileyeci bir kitap

5 puan

Bazı engeller nedeniyle okumam uzun sürdü. Bana büyük şeyler kattığını söyleyemeyeceğim, ancak yazıldığı döneme göre iyi olduğunu kabul etmek gerek.

11 yıl, 6 ay
Profil Resmi
7 puan

Bu kitabı ortaokulda okuyup çok etkilenmiştim...

geri 1 | 2