'Aslında hiç bir şey göründüğü gibi değildir!'
Teması bu olan çok başarılı bir kitap.
reşat nuri güntekin'in okuduğum romanları içinde sıkılmadığım tek kitabıdır, çalıkuşu'nu okumuş olmadan söylüyorum bunu tabiiki de.
Tek gecede bitirdiğim bir kitaptır. En sevdiklerimden...
Herkesin okumasını tavsiye ederim.
Bu kadar ince bir kitabın bu kadar etkileyebilmesi , hayattan bu kadar çok şey anlatabilmesi ne kadar güzel. Keşke diyorum biraz daha Zehra'nın duygularına da yer verseydi, hemen bitiverdi kitap.
Zaten gözümde değeri çok büyük olan babama, daha bir sevgiyle bağlanmamı sağlayan kitap.
Bazen her şeyin görüldüğü gibi olmadığını anlıyorsunuz.
Bazen ön yargılarımıza bazense insanları tam anlamıyla tanıyamamış olmamıza üzüldüm.
fikrimce güzel , okunması gereken bir kitap.
okuyanı oldukça hislendiren bu kısa romanda ne çok ders varmış:
1) hiç bir şey olmasa da çoğu şey göründüğü gibi değildir,
2) önyargılı olmamak gerekir, meseleleri irdelemek kuşku duymak gerek, insan denen varlığa kayıtsız şartsız teslim olmamak gerek,
3)" tüm memleket bize düşman" diyenden korkmak gerek :)
4) ve memuriyet hayatına girecekler, çok fazla gayretli, çalışkan olmayın, zamanla performansınızı arttırın, kendinizin olmayan işleri yapmayın, bu konuda dik duruş gösterin yoksa vay halinize...
İnsanları dışarıdan bakarak yargılamanın ne kadar da hatalı olduğunu anlatan öğretici ve bir o kadar da vurucu bir roman.. Gözyaşlarımı tutamamıştım
Zehra acımayı öğrendi en sonunda...
Ben ise kadınların yeri geldiğinde dedikodu ve iftira ile ne kadar acımasız olabileceğini öğrendim..
aslında biliyorum kadınların erkekler üzerindeki bu büyük himayesini ama bunu öyle güzel anlatmış ki Reşat Nuri...
Bu yüzden mutlaka okunması gereken ve önemli dersler alınması gereken bir şaheser...
Okuyunuz efendim... bir gecede tüketmeyiniz...yavaş yavaş...sindire sindire...
Anadolu da bir koyde 5 yildir ogremenlik yapan Zehra ya o zamana dek yok saydigi babasiyla ilgili bir telgraf gelir.
Hikaye aslinda bu olaydan sonra baslar.
Yazar Zehra karakterini durustluk, dogruluk,titizlik,kararlilik gibi buyuk insani ozelliklerle donandirmis . Yalnizca acimayi eksik birakmis...
Bu duygunun yoksunlugu aslinda gecmisinde sakli olup o aci telgrafla tekrar gun yuzune cikiyor.
Gorunen gerceklerin ardinda cok baska sebeplerin gizli oldugunu, insan iradesinin kendi caresizligi icinde nasil yok olup gittigini ve erdem duygusunu yitirmis insanlarin ne denli alcalabilecegini gozler onune seriyor.
Kitap, hayat uzerine dusundurmeye sevk edici nitelikte...Ve okuyan herkesin icinde uyandirabilecegi seyler oldugu inancindayim.
Önyargıyı, olaylara tek bir açıdan bakmanın nelere yol açabildiğini, hisleri; her zaman olduğu gibi yine gözlemci yeteneği ile bizlere güzel şekilde aktarabilmiş ve hissettirmiş yazar. Okunması gereken bir kitap. Okumayı düşünenler kitabı bekletmesin.
Bakış açısı göründüğünden daha tehlikeli bir olgu. İnsanı feci şekilde aldatabilir hem de en ufak şüphe kırıntısına yer bırakmadan. Acımak bunu en acı şekilde doğruluyor. Nasıl mı? Kitabın ana karakterlerinden Zehra öğretmen ve babası Mürşit'in ağzından anlatılan olaylarla tabiî. Evvela babasının ölüm döşeğinde olduğunu haber aldığı halde onu ziyarete gitmek istemeyen bir karakterle karşılaşacak ve bu denli acımasız oluşuna anlam veremeyeceksiniz. Nedenlerini sıraladığında ise kendisine hak vermeniz kuvvetle muhtemel. Hemen ardından kızımızın sıraladığı sebeplerin nasıl meydana geldiğini ve bunların başkalarına nasıl yansıdığını birinci elden yani babasının cümlelerinden okuyacaksınız. Sonra da şöyle diyeceksiniz: Gerçek bazen görünendir; çoğu zaman ise görünenin gölgesinde kalan. Az kalsın unutuyordum. Bir yandan da dönemin memuriyet yaşamına tanık olacaksınız. O zamandan bu zamana neler değişmiş/ değişmemiş göreceksiniz.
Toplam 4 saatte bitirdiğim ince ama hissettirdikleri altından kalkamayacak kadır ağır dolu dolu hissiyata sahip bir roman.Bence herkes okumalı,genç,yaşlı,depresif,mutlu,mutsuz,umutlu...Okuyunuz..
"vah Mürşit, vah..."
Yaprak Dökümü romanında da işlemişti yazar prensiplerimizden vazgeçmeyi, karakterimizi kaybetmeyi. ama Acımak'ta bunu öyle bir anlatmış ki, kitabı ağlamadan kapatmak çok zor.
ACIMAK- Bu kitabı yeğenimin elinde görüp okumuştum. Mesleğinde çok başarılı olan zehra öğretmen, geçmişte kendi ve ailesini paramparça eden babasının son nefesinde yanında bulunmaya karar verir. Yaşadıklarını tekrar düşündüğün de artık bu adama karşı en ufak merhamet duymadığına karar verir. Fakat aynı olayları, babasının hatıra defterinde okuyunca, olayların bildiğinden çok farklı olduğunu öğrenir. 1 günde okuduğum ender kitaplardan biri çok güzeldi.. Herkese tavsiye ederim.