kitabın sadece lindanın gözünden anlatılmasımı dersin olayların skıcılığı ve mübalağalı anlatımımı dersin kitaba hiç ısınamadım.SİMYACI KİTABINI NASIL DA ZEVKLE OKUMUŞTUM OYSA.bundan sonra evime bir daha paulo coelho kitabı sokmayı düşünmüyorum malesefbu kitaptan sonra.ZAMAN VE PARA İSRAFI.
hayatının yolunda gitmesinden ve mutlu ailesinden, daha doğrusu hayatın monotonluğundan sıkılan bir kadının öyküsü...
kitapta çok ağır cinsellik var. okurken bazı yerlerde iğrendim. ve böyle kötü bir romanı paulo coelho gibi bir yazara yakıştıramadım. çünkü paulo coelhonun tarzı değil... roman bana yapmacık geldi açıkçası. keşke macera yazmaya devam etseydi.
Bastırılmış duyguların dışa vurmasıyla yaşanan hazlar, sonunu duygu karmaşasına bırakıyor ve Linda bu karmaşayı yalnız sevgiyle bedeninden atıyor.Taktir size kalmış.
Konuya girişini ve ilerleyişini pek beğenmesemde kitabın sonu bir hayat dersi niteliğindedir.
Kitabın özetine kısaca 21.yüzyıl insanının refaha doyarak bunalıma girişinin süslü bir dille anlatımı denilebilir..
Eserin konusu ne olursa osun yazarı Paulo Coelho olunca beklentideki çıtada yükseliyor.Fakat bu kez yazarın alışıldık büyüsünü yeteri kadar hissedememek ve yeni keşiflerle karşılaşamamak biraz hayal kırıklığı yarattı bende.Felsefi yönün zayıf.kişisel gelişim ve psikolojinin ağırlıkta olduğu bir roman olduğunu düşünüyorum.
Günümüzün "tüketim" toplumunda sıkça karşılaşılan ama kimsenin dışa vurmadığı duygu durumları işlenmiş. Tüketimin sadece fiziksel değil psikolojik boyutunu ortaya seriyor, hep daha fazla mutlu olma isteği, hep daha fazla hep hep...
Fakat kitapta bir şeyler eksik tam çözemediğim, çiğ mi kalmış desem basit mi kalmış desem? Yazar da böyle bir yazar olunca acaba ben mi yanlış anlıyorum desem? Velhasıl kelam bitse de gitsek dediğim kitaplardan biri oldu.
Tahmin edersiniz Simyacı dan sonra güzel bir kitaptır düşüncesiyle başladım öncelikle bu kitabı okumak isteyenler hani bizim alışık olduğumuz Türk geleceklerinin ahlak yargilarindan dışa çıkıp olaya biraz daha amerikanvari gözle bakmalilar , yoksa kitap cinsellik içeren hem suçlu hem güçlü pırlanta gibi kocan var daha ne istiyorsun be , diye atıflarda bulunacağınız bir karakterin hikayesinden öte geçmez. Beğendim mi? Tam emin değilim hayata dair güzel cikarimlar vardı ayrica kitap size günümüz hayatına olgunlarin günlük telaseleri boyutundan bakmaniza olanak sağlıyor ama değer mi varın onu da siz düşünün. Genel itibariyle eh işte fena değil dedim, bu da oldukça iyimser bir yorum.
Edebiyat bu değil.Okumaya değer bir yanını göremediğim için yarıda bıraktım. Olmamış Paulo.
kitabı almamdaki sebep okuyanların yorumları ve beğenileri idi. fakat beklediğim sonuçla karsılasmadım ve hala bıtırmeye calısıyorum.
Son zamanlarda okuduğum en saçma ve anlamsız kitap diyebilirim. Kesinlikle tavsiye etmiyorum.
ismindende anlasildigi gibi fazla cinsellik iceriyor. kitap evli bir kadinin agzindan anlatiliyor. benim acimdan kadinin mutsuz olmasi icin bir sebebi yok. ideal gozuken bir es saglikli cocuklar maddi-manevi zengin bir kadin. ama nasil oluyorsa kadin mutlu olamamaktan ve eksiklikten bahsediyor. artik kitabin iclerine dogru kadini parcalamak geldi icimden. sukursuz ve memnuniyetsiz bir kadinin kocasini aldatmasi ve sacma karmasik ic dunyasini anlatan bir kitap. ilginctir ki boyle canimi sikan bir kitabi sadece bir gunde bitirdim cunku boyle bir kitap nasil biter ki dedirttirdi. sirf sonunu ogrenmek icin sacmaliklara dayandimve okudum.
Aldatmak, Coelho'nun okuduğum ilk kitabıydı. Anlatım akıcıydı, hızlı bir şekilde bitirdim. Ne var ki, bu kitap ne anlatmak istemiş anlamadım. Başkahraman, Cenevre gibi sayılı zengin şehirlerden birinde oturan, iyi bir çevresi ve ailesi olan saygın bir kadın. Sağlığı yerinde, parası var ama huzuru yok. Bu huzursuzluk, olmadık işlere bulaşmasına neden oldu. Çok saçma davrandı bence, bir türlü empati kuramadım baş karakterle. Kitabın sonunu da pek beğenmedim açıkçası.
Paulo Coelho sevgiyi böyle bir şey zannediyorsa bence çok yanılıyor. Yine de böyle sinir bozucu bir konuyu bile okutturabildiği için yazarı tebrik etmemek elde değil.
İnsanoğlunun hayatı ne kadar güzel ve muhteşem görünse dahi kendi hayatından sıkılabileceğine ve yalnızlık hissedebileceğine dair yazılmış bir kitap.
İnsanın hiçbir zaman sahip oldukları ile yetinmeyeceği; sahip olduklarından da sıkılabileceği, depresyona girebileceği, tekdüze yaşantıların bir yerden sonra insanı macera arama isteğine itebileceğini, yanlışlar yapmamızı sağlayabileceğini anlatıyor.
Ve ne kadar kaçarsak saçmalarsak da yine bizi sevenin yoluna geri döneceğimizi.
Şu dünyada ne kadar kendimizi övsek de, egodan kudursak da aslında bize verilen değer bizi seven insanlar ile baki. Onların sevgisi sayesinde değerli hissederiz, bir şeylere değdiğimizi, iyi olduğumuzu hissederiz. Ara sıra hepimiz yoldan sapsak da bizleri geri döndüren yine hayatımızdaki kişilerin sevgisi ve bizlerden umudunu kaybetmemesidir.
Sanırım bu sebeple aldatan insanlar çoğunlukla eşlerine geri döner ve bazı aldatılan eşler bu durumu görmezden gelip beklerler.
Okurken sıkılmadım desem yalan olur. Ama akıcılığı yerli yerinde olduğu için çabuk bitti. Romandan çok psikolojik bir değer taşımaya çalışmış ama olmamış sanki. Açıkçası kitaba dair ne düşündüğümden emin değilim. Okumayı bitirdiğimde bende bir his bırakmadı çünkü. Bu sebeple uzun uzadıya yorum da yapamıyorum.
okurken tükendiğimi hissettim Paulo' Coelho yaşlanmış yada artık bana ithap etmiyor oldukça vasat bir romandı eeee demekten kendımı alamadım ve eee Side gelmedi bir türlü ...
Yaşadığımız çağ da modernitenin bireylerin yaşamını nasıl etkilediğini mahremiyet dönüşümü üzerinden başarılı bir şekilde anlatılmış akıcı güzel bir kitap.
Rahat batan zengin bir kadının yeni maceralar peşinde koşmasının vasat hikayesi. Arada felsefe dersi vermeye çalışan bölümler de pek hoşuma gitmedi. Okunsa da olur okunmasa da.