Ahmet Ümit, 12 Eylül dönemindeki anı ve tanıklıklarından yola çıkarak 14 öyküyü Çıplak Ayaklıydı Gece’de topluyor.
Ahmet Ümit'ten yine güzel bir kitap.
http://hayaletkitaplar.blogspot.com/2013/03/ahmet-umit-cplak-ayaklyd-gece.html
Yanılmıyorsam Ahmet Ümit'in ilk öykü kitabı. Öykü kitaplarıyla aram fazla iyi değildir, hatta hiç polisiye tarzda öykü kitabı okumamıştım ama hoşuma gitti açıkçası. Ahmet Ümit'in daha önceden "Kukla" adlı kitabını okumuştum ve hatırladığım kadarıyla sade ve akıcı bir dille , polisiye içinde fazla boğmadan, okuyucaya doğru soruları sordurtan ve sonu itibariyle beni tatmin eden bir kitaptı. Bu öykü kitabından da, ilk olmasına rağmen, aynı tadın kırıntılarını yakaladığımı söyleyebilirim.
Kitap Ahmet Ümit'in genel tarzının dışında bir öykü kitabı.Öykülerden her ne kadar birkaçı güzel denilebilirse de romanlarındakidaki gibi insanı sarıp sarmalayan bir yapıda değil.Kitap hakkındaki yorumları daha önce okumama rağmen yine de kendim okuyup görmek istedim.Evet olumsuz yorum yazanlar haklıymış.Kitabı bitirmek için resmen kendimi zorladım.
Ahmet Ümit'in okumadığım birkaç kitabından biri olduğunu düşünüp aldım kitabı. İlk öyküden sonra yıllar önce okuduğumu hatırladım. İyi ki de tekrar okumuşum.
Sol'un hüznünü, kaybetmeyi, hele bir de 1977'de kaybettiği arkadaşına yazdığı mektupta öyle güzel anlatmış ki yazar, okurken hüzünlenmemek elde değil.
"Bizi güzel kılan yanımız, muhalif olmamız. Kaybeden taraf olmamız. Bana kalırsa devrimciler hep muhalefette kalmalı, hep aykırı olmalı. İktidar, bize göre bir şey değil. Biz dünyanın dönüşümünü, iktidara gelmeden gerçekleştirmeliydik. Bunu yaptık da, 20. Yüzyılın başında grev istediği için işçiler öldürülürken, düşünce özgürlüğünden bahseden aydınlar hapse atılırken o günün belgileri, bugün insanlığın vazgeçemediği evrensel değerler oldular.
...
Yani biz yenilmedik, yani sen boşa ölmedin. Hoşça kal benim hep genç kalacak yiğit arkadaşım."