sade bir dilde yazılmış ' güm güm gümüleyen konak ' uğruna fakir bir ailenin başından geçenler etkili bir dille anlatılmış
Pek akıcı olmayan sırf Orhan KEMAL e ait olduğu için okumuş olduğum kitap.Aslında güzel denilebilir ama fazla uzamış...
Elli altmış yıl kadar öncesine gidip Anadolu'ya ve Anadolu insanına karışmak, zamanı ve şartları anlamak için okunabilecek muhteşem bir kitap.
kitaptan sonra muhakkak filmi izlenmeli ve fikret hakan ın son sahnesi üzerinde epeyce konuşmalı.adana taş köprü ve tahta bacak...
Makineleşmeye geçiş sürecindeki, makineleşme sonucu işsiz kalıp sert hayat şartları altında ezilen bir aile çok güzel anlatılmış. Acıklı hikaye sevenlerin okuması gereken bir kitap.
Acıları, sevinçleri, ihtirasları ile bir aile dramı. Betimlemeleri, kusursuz anlatımı ile bir anda kendinizi Adana'nın kavurucu sıcağında, ekonomik sıkıntının aile bağlarını nasıl zorladığını ve mücadelelerini ıslak gözlerle okuyup,o dönemin şartlarına ve çıkmazlarına da şahit oluyorsunuz. ..
Ekonomik koşulların , ekmek kavgasının içinde bir ailenin dramı...
Romanda bu aile bir çok kez çok zor durumlara düşer ama her durumda ailenin yeşeren umutları ve hayata tutunma çabaları muhteşem anlatılmış. Romanın son sayfaları da gerçekten etkileyici..
üstelik romandaki küçük velet Cavit karakteri harikuladeydi :)
Orhan Kemal severler mutlaka okumalı ..okutmalı
Okuduğum ilk Orhan Kemal kitabı. Çok beğenerek yer yer üzülerek okudum. Zor hayat şartlarının bir aileyi nasıl dağıttığı ve toparladığını anlatan edebi yönü güçlü bir kitap. Ayrıca vasat olarak niteleyenlere kesinlikle katılmıyorum.
Bir ailenin dramını, yaşam mücadelesini anlatır Eskici ve Oğulları. Kitap ilerledikçe Gazap Üzümleri'ni yeniden okuyorum hissine kapıldım.
Eskici bir baba; karısı, kızı ve oğullarıyla bir babanın yaşadığı sorunlar ve zor geçim şartları anlatılıyor kitapta.
Kitabın daha ilk sayfalarından itibaren Topal Eskici'nin bini bin parça küfürleri ile karşılaşıyorsunuz. Ne anne ne kardeş bırakıyor, din iman dümdüz gidiyor. Tamam, anladık; yazar Orhan Kemal, karakteri daha baştan bize iyice tanıtma gereği duyuyor. Ancak insan biraz usturuplu bir tarz kullanır. Dine, imana, Allah'a küfürler kitabı okuyanı bile dinden çıkarır valla! Kitap anaya, avrata, dine Allah'a küfürle başlıyor, Allaha karşı isyan bayrağı çekmekle bitiyor!
Bu kitabı neye göre 100 temel eserden biri olarak seçmişler anlamış değilim. Konunun ve olayların işleniş tarzı vasatı aşamıyor, betimlemeler olması gerektiği kadar değil. Olaylar yerelde geçiyor, ama sadece küfürler ve argolar yerel dilden, diğer konuşmalar İstanbul dilinden! Tek artı tarafı konunun gerçekçiliği. Olayların oluş sırası düzgün, karakterler halktan. Orhan Kemal umudu ve iyimserliği yeniden kazanmak için yol gösterir bir tarz kullanılıyor. Herşeye rağmen bir umut doğuyor bir yerlerden. Kitabın sonu bir umutla (fabrikada iş bulunuyor) bitiyor.