Eninde sonunda kendini keşfedeceksin. Tanrı , hiçbir şeye varmamak için bir insana seninki gibi bunca hayal gücü vermiş olamaz.Bu işi yalnızca kafanı çarçur etmek için yapmış olamaz..
İlk kitap gibi bu da masumiyetini koruyor benim gözümde. Zeze'nin hayal gücünün o harika işleyişi benim onu kıskanmamı sağladı :)
Şeker Portakalının devamı olan Güneşi Uyandıralım da
Şeker Portakalı kadar duygu patlaması yaşamadım.
Fakat okunmaya değer bir kitap.
Fakir bir aile çocuğu olan Zeze'nin küçük yaşlardan itibaren gençliğinin son demlerine kadar yaşadığı olayların anlatıldığı eserler dizisinin ikinci kitabı (diğerleri Şeker Portakalı, Deli Fişek).
Konusu itibariyle Şeker Portakalı'nın devamı olsa da, onun kadar etkileyici ve sarsıcı değil. Kitapta sanki farklı bir öykü anlatılıyormuş gibi bir duygu hissediyor insan. Kitabın daha ilk sayfalarından itibaren, haklı olarak Şeker Portakalı'nda zihinde oluşan Zeze'yi arıyorsunuz, ama bulamıyorsunuz. Kitap başlarda sorunlu bir tarzda ilerlerken sonlara doğru biraz düzeliyor. Yazar, Zeze’ye -yaşına göre- olması gerektiğinden daha büyük sözler söyletiyor. Onu anlamsız, ilginç bir felsefi ve psikolojik anlayışın içine sürüklüyor. Bu durum sıkıcılığa neden olabilir. Sonuç: Küçükler için hayal kırıklığı, daha büyük gençler için ise bir yere kadar idare eder.
Zeze daha büyümüş, daha afacan ve eskisinden daha hayalperest...
http://hayaletkitaplar.blogspot.com/2013/05/jose-mauro-de-vasconcelos-gunesi.html
Seker portakal guzeldi, ama Gunesi uyandiralim biraz sikildim, sonra devam ederim. devam etim tam 1-2 saat sonra, dayanamadim. bundan sonrasi cok hosuma gitti ve cok sevdim. bitti, simdi 'Deli fisek'
Genelde 2. kitaplar ilkinin gölgesinde kalır.
Ama Şeker Portakalı'nı geride bırakıyor bu kitap.
Bir çocuğun hayata bakışını, felsefenin sınırlarını zorlayan masumiyetiyle yansıttığı sıcacık sıcacık sıcacık bir kitap..
zezé bu kitapta evlatlık verildiği ailenin yanında yaşamaktadır. aile ise zezéye karşı mesafelidir. zezé üvey ailesinden görmediği ilgiyi ve sevgiyi, kalbine yerleşen cururu kurbağası adamdan, film aktörü mauriceden, pederden görür.
kurbağa adam, zezenin kalbinden giderken, sanki benim kalbimden gitmiş gibi gözlerim doldu.
bu kitapta zezenin aşkı bulmasına sevindim ama kısa oldu... mauricenin vedası içimi burktu... kitabın son kısmında tanımazlıktan gelmesi :(
önceki kitabına nazaran, biraz sıkıcıydı :D akıcı olmasına akıcı ama, okurken insanı sıktığı bir gerçek...
Şeker Portakalı'nı okuduktan sonra bu kitapları neden bu vakte kadar okumamışım diye hayıflanıyordum, ancak bu kitabı bitirdikten sonra, aslında henüz bu güzel kitapları okumayan şanslı azınlıktan olduğumu fark ettim.
Çok, çok güzel bir kitaptı gene. Şeker Portakalı'ndan da çok beğendim, tabi Zézé'nin büyümesine alışmak biraz zor oldu, hele hele de Dolores'li kısımlarda tamam dedim, Zézé bizim eski Zézé değil, daha doğrusu eski Zézé ama çocuk Zézé değil, ki zihnimdeki listeye geç de girmiş olsa en unutulmaz karakterlerden biridir benim için.
Sırada Delifişek var ama kıyamıyorum okumaya.
Harika bir eser.Yazarın hayranıyım.bütün eserlerini bir an evvel bulup Okumayı düşünüyorum.herkese tavsiye edeceğim bir kitap.
"-Hangi öteki güneşi, Adam? Çok büyük olanbunu tanıyorum bir tek.
- Daha da büyüğü olan bir başkasından söz etmek istiyorum. Yüreğimizde doğan güneşten. Umutlarımızın güneşinden. Düşlerimizi de uyandırmak için göğsümüzde uyandırdığımız güneşten."
Tek kelimeyle muhteşemdi...
Vasconcelos'tan beklenemeyecek derecede sıkıldım. Belki sonuna doğru güzelleşiyordur bilmiyorum ama şu an yarım bıraktım. belki bir gün devam eder, kitabın tamamı hakkında yorum yaparım, kim bilir?
-''Unutmakla bağışlamak arasında ne fark var?''
Zeze: ''Bağışlarken kişi her şeyi unutuyor.Ama yalnızca unutmakla,pek çok kez insan yeniden anımsamaya başlıyor.''