Öncelikle kitap Havva'nın Üç Kızı değil iki kızı olmalıymış aslında. Çünkü okuduğunuzda üçüncü kızın sadece adı var. Ölü karakter. Bir iki özelliği verilmiş, bir çok yerde olay içerisinde yer almıyor. Kitap yanlış yerde bitiyor gibi resmen. Ya da bitmemiş gibi. Kurgusu sıkıntılı. Bazı yazarların zaman zaman sadece popüler kültür ve işin ticari boyutu gereği yazdıklarını düşünüyorum. Yani Havva'nın Üç Kızını yaz, yayınevi ve dağıtımın gücüyle iyi bir reklam, kısa sürede iyi bir satış rakamı... Derken kitap elinize geçsin. Kitaba zaman ayırın, emek harcayın. Sonuç: Neredeyse hiç. Elbette ki ya kelime dağarcığımıza bir katkı sunar ya aklımıza bir iki fikir tohumu düşürür ama yine de beklentimin çok altında benim için. Okuduğunuzda değerlendirmemin en azından bir kısmına hak verirsiniz diye düşünüyorum. İyi okumalar.
Elif Şafak birçok konuya aynı kitapta değinmeye çalışmış. Bu nedenle sonunu getirememiş. Kitap sanki bitmemiş gibi bir sonla bitmiş. Belki de yazarın vermek istediği mesaj, ülkemizde ve tüm dünyada sürekli yıllardır tartıştığımız sorunlar var ama bu sorunların bir sonu yok. Yine de Peri'nin hikayesi beni içine çekti. Özetle, okumaktan zevk aldım ve tavsiye ederim.
Kitap gerçekten çok güzeldi ilk 18 sayfa biraz sıkıcı şekilde ilerlese de 18. sayfadan sonra kendinizi kitabı okumaktan alamıyorsunuz! Her şeyi mükemmeldi yalnız kitabın sonu yine beni hayal kırıklığına uğrattı gerçi bundan önce okuduğum 4 tane Elif Şafak kitabı aynı şeyi yaşattı bana.. Sonları ya çok basit bir şekilde bitiyor ya da askıda kalıyor.. Yorumu okuyucuya bırakıyor fakat bir çok soru işareti bırakarak bunu yapması..... Ama kesinlikle alınıp okunması gereken bir kitap. Bazı cümleler o kadar bizden ki.. Ellerine sağlık Elif Şafak!!
Acaba kitabı okuyup da içinde kendinden bir parça bulamayan Havva Kızı var mı?. Öyle büyülü bir kalemi var ki okurken sürükleyip götürüyor insanı farkına bile varmıyorsun. Tek bir sıkıntısı var kitabın devamı mı gelecek bilmiyorum ama sonu biraz askı da kalmış.
Herkesin keskin sınırlarla "taraf" olduğu böyle bir dönemde, beyinleri her iki taraftan bakmaya zorlayan harika bir roman...
Mütereddit olmak ??
Kesin yargılarla öğretilenleri sorgulama,
Düşüncelerin sınırsızlığı, empati, Tanrı algısı üzerine yazılmış müthis bir kitap...
Okurken satır aralarında aldığım tadı anlatmam çok mümkün değil..
Teşekkürler Elif Şafak...
Türk aile yapısının belirgin bir çok yönünü ana karakterin gözünden gördüğümüz kitapta okuyucuyu son ana kadar sürekleyip birden boşlukta bırakan bir hikaye söz konusu. Seri olarak düşünülmüş bir kitabın ilk kitabı tadında. Gözlemler tespitler ve iç sesler Elif Şafak kitabı okuduğunuzu hissettiriyor.
Ayşe Esin Filippidis
26 Ağustos 2016 · Düzenlendi ·
Bir cok kisinin aksine ben, Elif Safak"i begenerek okurum.. Bu son kitabi ciktiginda, sirada bekleyen bir suru kitabimi kenara koydum ve onceligi bu kitaba verdim. Cunku, tam da bu gunlerde dunyada ve ozellikle ulkemizde yasanan din ve dindarlik konusunu ele aldigini, ikilemleri bir kenara birakip, Tanri yi anlamaya calistigini duymustum. 3 fakli ulkeden 3 kadinin hayatlarini, inanca bakis acilarini ve birbirleri ile olan iliskilerini de bu konu altinda isleyerek, ilginc bir kurgu olusturmus E. Safak. Her ne kadar biraz aceleye gelerek yazildigini dusunsem de, ben gene ilgi ile okudum. Din uzerine yapilan her tartisma sonucsuz kaliyor, ama Tanri yi konusmak ayri bir maharet gerektiriyor.
benim gözümde iki farklı Elif Şafak var; birincisi Mahrem ve Aşk'taki gizemli hikayelerin yazarı, diğeri İskender ve bu kitaptaki gerçekçi hikayelerin yazarı... ikisini de seviyorum ancak birincisi daha özel. Bu kitapta da din ekseni üzerinden Türkiye ve kısmen dünyanın gerçeklerini dile getirmiş, zira çoğu cümlede 'bunlar benim düşünüp kelimeleri düzgün sıraya koyup anlatamadığım şeyler' dedim.Ayrıca son 5-6 yılda bir anda zengin olmuş tabakayı iyi analiz etmiş yazar. Ancak ana başlık din olsa da birçok konunun aynı anda işlenmek istenmesi kitabın sonunun bağlanamamasına neden olmuş kanımca.
okuyun, okutturun.
Ayna gibi kitap. Bazı satırları okurken, geçmişime yolculuk yaptım. Aileden uzakta okumak, yurt odasındaki ''sessiz'' o ilk gece. Arafta kalmanın kitabı... bazı cümleleri okurken kendimle kavga edip, yazılı sözcüklere sert çizgilerle katılmadım. Belki de kitabın yazım amaçlarından biri de bizi bu karmaşaya sürüklemekti. Boynundan altı orta doğulu, üstü Avrupalı kadınlar ömrü boyunca bu iç savaşı verdi ve verecek...Şirin karakteri gibi insanları oldum olası zorlama ve yapay buldum. Küçük dağları yarattığını sanan inanlardan ömrüm boyunca kaçtım, lakin bu kitabı okuduktan sonra onları anlamaya ve tahammül etmeye çalışacağım. Birde düşünce özgürlüğü temalı bir kitap yorumunun altına yazılır mı yazılmaz mı bilmiyorum ama; Neden bu tarz kitaplarda milliyetçi görüşteki insanlar cahil cühela yobaz ve kadın döven tipler olarak betimleniyo? Gerçekten bu vurgulamalar artıkcanımı sıkıyor. İngiliz gibi düşünüp, İngilizce yazan yazarın kaleminden çıkmış bu romanın bazı kısımlarında dil ile ilgili problemler var.
İlk etapta kitapla ilgili söyleyebileceğim husus ; akıcılık. Ne derler " Su akar yatağını bulur " misali.Olaylar ve bunlara can veren cümleler insan zihnini yormayacak nitelikte. Kesinlikle iyi bir şekilde araştırma da isteyen bir kitap. Neticede Tanrı , itikat , doğu - batı farklılığı gibi konuların işlendiği kitap tabiki araştırmayı gerektirir. Bunu yazarın yaptığını görebiliyoruz.
Konuya gelince yaşanılan bazı olaylar neticesinde zıt kutuplar arasında ( anne muhafazakar , baba laik ) büyüyen ve her iki kutba da tam anlamıyla yakinlasamayan , kuşkuları ile ortada kalan Peri'nin Oxford yıllarını , o yıllardan kalma bir aşk hikayesini , haksızlığı ve bunların hepsini inanç , tanrı , kültürel farklılık gibi kavramların ekseninde anlatan ;yine üç ayrı insanın ( inanan, inanmayan ve şaşkın ) kardeşliğini , uç noktaların nasıl aynı kapta eridiklerini , ortak yaşam sürdürduklerini ele alan bir kitap.
Okurken yoğun şekilde konu tabiki genel anlamda Tanri ve itikade dair olduğu için pür dikkat kesiliyor , anlatılanları zihninizde muhasebe etmek istiyorsunuz. Dünyanın şuan geldiği noktayı gözden bir kez daha geçiriyorsunuz. İnanca , farklılığa , bizden olmayana ne kadar tahammül edebiliyoruz ya da edebiliyor muyuz bunu düşündürüyor. Aşk boyutundan ziyade benim olayların buraları dikkatimi çekti. Zira ailenin helezonik yapısı ve bu yapıdan çıkan bir insanın yaşama bakışını ele alışı da dikkatimi çekti.
Genel anlamıyla güzel ve okunabilir bir kitap. Okunmasa da olur demem kesinlikle okumalisiniz da diyemem. Yukarda bahsettiğim şeyler ilginizi çekiyorsa şayet okumanızda fayda var.
Muhtesemdi. Bir aydinin fikir dunyasi onume serildi. Vovvvv dedim ne kdr farkli acilardan bakmis olaylara. Ben hic boyle dusunmemistim.
Belki sasirtan yerleri olmustur ama dusununce kisisel degiskenlik diyebilirim. Bana farkli gelene yazara gore cuk oturmus olabilir
Yaz tatilinde plajda okunabilecek bir kitap. Kesinlikle anlatılan farklı bir şey yok. Romanın başında merak ettiğiniz karakterlerin romanın bitiminde havada kaldığını görüyorsunuz. Bir şeyler öğrenmek, okurken keyif almak pek olası değil. Kitapların değil yazarların isimlerinin sattığını bir kez daha görüyorum.
"Entellektüel bir tartışmaya girmek aşık olmak gibidir. Öyle ki bittiğinde değişirsiniz, başka bir insan olursunuz. Karşınızdaki kişi de değişir tabii. Eğer fikrinizi gözden geçirmeye hazır değilseniz, kimseyle hiçbir konuda tartışmaya girmeyin.....
Elif Şafak bir çok kitabını okuduğum bir yazar.Bu kitabı da çok heveslenerek aldım ama biraz hayal kırıklığı oldu.Konu içinde bulunduğumuz döneme çok uygun ama Havva'nın üç kızı olan kitap sadece karekterlerden biri olan ''PERİ'' etrafında dönüyor.Sonuda: aslında kitapta bir son yok.. Devam kitabı olacaksa da keşke okuyucalar önceden bilgilendirilmiş olsaydı.
Mahrem'i yazmış bir kalemin, ortaokul sosyal bilgiler kitabı ayarında bir kitap yazma seviyesine inişi, inanılması güç bir durum. İskender kitabını okuduktan sonra Elif Şafak okumayı bırakmanın , güzel kitaplarının anılarını bozmamak adına iyi bir karar olacağını düşünmüştüm. Bu kitapla kararımın doğru olduğuna kesinlikle emin oldum.