çıktığı günden beri aklımda yer edinen ama bir türlü sahip olamadığım kitap. ansızın ellerime gelen ve bana şanslı olduğumu bir kez daha hissettiren kitap. okurken çoğu kez ilk sayfasındaki soy ağacına dönüp kim kimdi lan dediğim kitap. sevdiğim, sonuna şaşırdığım, herkese de okuttuğum güzelim kitap.
daha önce Elif Şafak'ın Aşk romanını okumuştum ve böylece tanışmıştım Elif Şafakla. doğal olarak çok beğenmiştim romanı. daha sonra okumak nasip olmadı hiç. bu kitabı da kardeşimde görünce aldım hemen abla oku mutlaka dedi, çok beğeneceksin. elimdeki kitapları bitirmeden başlamak istemedim.dün bitirdim sırf meraktan. kapağı zaten kitabın önüne geçmişti kitap ilk çıktığında.
kitabın dilinin akıcı olduğunu söylemeyemeceğim maalesef. gayet ağır ve dolambaçlı geldi bana. sonra karakterler. o kadar çok karakter var ki kitaba başlarken gözüm korktu. neyse ki başta soyağacı vermiş.
aile ilişkileri konu ediliyor kitapta.İngiltere'ye göçmüş Kürt-Türk bir ailenin yaşadıkları anlatılıyor. ana karakter de İskender tabi. kitaptaki esas olay namus -töre cinayetleri ama siz o kadar karakterle tanışıyorsunuz ki ne oluyor bu kimdi falan diyorsunuz :) ara ara da iskenderin mektupları var tabi ki . ama ben mektupları okurken yazı puntosundan dolayı rahatsız olmadım desem yalan olur.
bana Elif Şafak çok fazla Türk filmi izlemiş gibi geldi bu romanı yazarken. göç eden bir aile,
İngilterede yaşananlar falan ne bileyim hem sevdim hem sevmedim. Aşk kitabı ile kıyaslanmaz ama bundan sonra Elif Şafak okur muyum emin değilim...
ilk başlarda hikaye,kişiler karışık gelsede okudukça sizi içine alan bir yapısı var.şaşırtıcı bir sonla bitiyor.keyifli bir kitap 3 günde bitirmiştim :)
elif şafak'ın okuduğum ilk kitabı. nedense hep önyargılıydım kendisine. şimdi çok pişmanım.
öyle yalın, öyle kendi halinde. öyle şaşırtıcı bir kitap ki çoğu sayfayı dönüp dönüp tekrar okudum.
özür dilerim elif şafak..
kitapta hak verdiğim kimse olmamasına rağmen bu kitapta farklı bi çekicilik var akıcı diliyle ve kurduğu cümlelerle kitap kendine çekiyor insanı ben çok sevdim siz de seversiniz umarım :)
Sonuna gelene kadar türk filmi izliyormuşum gibi geldi. Elif Şafak hundan daa iyi bir kitap yazabilirdi. Sonu olmasa puanim daha düşük olurdu.
Okunabilir,fena değil fakat özel bir kitap olduğunu düşünmüyorum. Kitapta son sayfalara kadar olaylar yavaş yavaş örülürken birdenbire sonuca bağlamak amacıyla alelacele bitirilmiş gibi hissettim. Eksik kaldım bittiği zaman, doyurucu gelmedi. Bir de kitabın ismine kitap bittiğinde bile anlam veremedim.
ben elif şafağı aşk adlı eseriyle keşfettim.. dili acayip şekilde ağır bir kitaptı ama anlamı büyüktü bende... okuyalı neredeyse 3 yıl oluyor hala aklımda ve tadı damağımda kalan kitaplar arasında.. siyah süt'ü okudum o ayrı bir lezzetti anneliğin kutsal ve zor bir görev olduğunu öğrenmekle beraber içimdeki iç seslerimi de keşfettim.. yazarın tavsiyesi üzerine beynimden sildim kitabı...baba ve .... adlı eseri biraz tarihimizi kötülese de çok güzeldi... bit palas ise fiyaskoydu.. araf süperdi... debra'nın hissettiklerini sanki ben yaşıyormuşum gibi üzerimde hissettim... çok güzeldi... ağır kitap omasına rağmen yaz ortasında başucu kitabımdı... pinhan ise abartıldığı kadar yoktu biraz hayal kırıklığı yaşadım... iskender ise tam fiyasko tam bir hayal kırıklığı! elif şafağın diğer kitaplarındaki uslubu gitmiş yerine başka yazarın uslubu gelmiş! ayşe kulin mi okudum yoksa elif şafak mı bilemedim! yazık....
Klasik Elif Şafak kitabı değil. Okuduktan sonra içine girip, okumayı bıraktıktan sonra bir takım değerleri sorgulamak için tekrar okumak isteyeceğiniz bir kitap. Üzerine anlamsız eleştiriler ve dedikodularla belkide en fazla gündeme getirilmeye çalışılan kitap. Fakat kitabın dedikoduyla değil, içerik ve anlatımıyla zaten gündemde kalabilecek bir kitap olduğunu okuduktan sonr sizde anlayacaksınız. (Okuyanlar var ise anlamıştır zaten :) )
***Aşkı aramadan evvel, düşün bir, ya benden nasıl aşık olur?
İnsanın sevdası karakterinin yansımasıdır.
Sen kavgacı isen, ha bire öfkeli, aşkı da bir cenk gibi yaşarsın.
Gönlü pak olanın sevgisi de saf olur.
Şu hayatta insan en çok sevdiklerini acıtır.
En derin yaralar ailede açılır,
kabuk tutsa bile kanar hikaye, içten içe...
Attığımız her adım, yaptığımız her işte kendimizi yansıtırız.
Budur çözülmesi gereken bilmece...***
---İnsan doğası böyle işte, en çok nefret ettiklerimiz en fazla sevdiklerimiz oluyor hep. ---
---Belki de bir illetti aşk; insana hayat verse, ruhunu şenlendirse de bir marazdı yine de. ---
kitabı hiç beğenmemiştim bir arkadaşımdan alıntı olduğunu öğrendiğimde hiç te şaşırmamıştım doğrusu..
Klasik bir Elif Şafak romanı değil, klasik bir roman olmuş bence.
Aslında AŞK'tan sonra beklentilerin bu kadar yüksek olmasından çıtayı tutturamamış "İSKENDER" hayal kırıklığı oldu.
http://bestemina.blogspot.com/2012/11/iskender.html
Çok sürükleyici bir kitap. Şu an yarısındayım her kitap gibi başları çok heyecanlı değil ama okumaya başladıktan sonra duramıyorsunuz. :)
aşk gibi şişirilecek olduğunu bildiğim ve gerçekten çok akıcı/sürükleyici olduğunu düşündüğüm halde bütününe bakınca kesinlikle vasat olduğunu söylemeden geçemeyeceğim.
öncelikle kitabın isminin yanlış tercih olduğunu düşünüyorum ancak elif shafak (şafak değil) sanırım türkiyedeki okur kitlesinden çok yurt dışındaki okur kitlesini düşündüğü için alexandre/ iskender karakterini tercih etti kitabın adı olarak.
Erkek kavgacı ise sevdası da kavgalarla dolu olur.Kendine hep düşmanlar bulur.Sakin ve nazik ise sevdası merhem gibi, bal gibidir.Eğer kendisine acırsa ve zayıfsa aşkı da un ufak olup dağılır.Yok, eğer neşeli bir herifse sevdasıda şenlikli olur...
Kitabın adı İskender. Fakat bu İskender'in ,Pembe'nin,Cemile'nin ,Yunus'un ,Esma'nın ,Adem'in ,Elias'ın,Roksana'nın ve pek çoklarının- bütün ötekilerin hikayesi. Dünden, bugünden ve yarından... Kitaptan geri kalanlar sonucunda şunu sormak istiyorum herkese ve kendime, Bu hayatta bir hava bitkisi olmak mı niyetin? Yoksa köklerine bağlı bir ağaç mı?
“konuş!” demiş birinci yaşlı adam. “susmak senin cinsinin tabiatına sığmaz. meşrebine karşı çıkan, allah’a karşı çıkar.”
mutlaka tavsiye ederim.. her zamanki gibi çok sanatsal bir dille ve mükemmel bir kurguyla yazılmış.. elif şafak okuyupta hayran kalmamak mümkün değil
Elif Şafak beğendiğim yazarlardan..Bu kitabı da oldukça güzel ve sürükleyici.Yazar kültürlerin yaşam üzerindeki etkisini açık bir şekilde yansıtmış..Nedense sadece kitabın kapağını itici buldum..:)
Ah Elif Şafak,Ah Naze,Ah Pembe,Ah İSKENDER!
Öyle çekici,bağlayıcı ve renkli karakterler var ki,insan elinden düşüremiyor kitabı!
Naze'nin altı kız çocuktan sonra gelen ikiz kızlar -pembe ve cemile- kahrediyor kadını,böyle başlıyor kitap.
Birbirlerinden farklı Cemile ve Pembe.Aynı görünümlü farklı ruhlu ikizler.
Cemilenin aşığı,Pembeyle evlenince İstanbul'a yerleşiyorlar.
Annesi Naze'nin aksine ilk çocuğu erkek Pembe'nin.İskender koyuyorlar adını çocuğun,sultanım diyor Pembe.
Günler gelip geçiyor ki İngiltereye taşınıyorlar.İskenderin iki kardeşi daha var.
Aşk evliliği değil Pembe ve Adem'in evliliği.Bu yüzden aşkı aradı ya ikiside.Adem bir striptizciyi sevdi 'Yaramaz Kız...'
Pembeyse bir aşçıyla tanıştı 'tesadüf' eseri.Elias.
Gerçi aşk da sayılmazdı hani,daha çok dostluk gibi.Yeniydi,ama İskender farketti.İnanmadı ilk önce,sonra evde bulunca onu karar aldı.
'Kimsenin canını yakmak değildi İskender'in niyeti.Korkutacaktı,ya annesini ya da buluşup durduğu o pis herifi..."
Hatip denen -ah Hatip,ah!- heriften buldu bıçağı.
Akşam karanlığında annesinden ayıramadığı teyzesinin sol göğsüne bir bıçak sapladı.Pembe pencereden izledi bunları,dehşet içinde.
Hapishaneye giderken 'Ölmez,' diye düşündü 'Nasılsa kalbine batırmadım ya?' şeklinde...
Oysa bilmiyordu ki,bazı ikizlerde rastlandığı gibi,Cemilenin kalbi solda değil,sağ tarafta atıyordu.Ta ki İskender ortasına bir bıçak saplayıp,atışını kesene kadar....