çok başarılı bir polisiyeydi, körebe ve işlenen cinayetler, konunun işlenişi, sona bağlanışı çok iyiydi, başkomiser nevzat ve ekibi çok sevdiğim karakterler oldu, diğer başkomiser nevzat kitaplarını da okuyacağım
Başkomser Nevzat, Komiser Ali ve tabiki Kriminolog Zeynep. Yine yeni yeniden muhteşemdiler. kaleminize sağlık AHMET ÜMİT.
Ahmet Ümit'in sürükleyici ve akıcı üslubu bu kitabında da aynen devam ediyor. Yazar Başkomiser Nevzat serüvenini yine ustalıkla sürdürüyor. Romanı okurken düşünülmesini istediği şeyleri vurgulaması ve bazı toplumsal sorunları ustalıkla işlemiş. Fazla söze gerek yok Ahmet Ümit'i bilen bilir. Tavsiye edilir.
Hem polisiye olarak hem de Ahmet Ümit okurları için ortalama bir kitap. En zayıf yanı okuyucunun ortalarda tahmin edebileceği katili, eski dost Başkomiser Nevzat’ın en son aşamada tamamen tesadüfen farketmesi. Aslında toplumsal olarak canımızı çok yakan bir konu seçilerek final hariç polisiye olarak da güzel işlenmiş. Fakat belki daha cesur bir yaklaşım gerekirdi. Misal katil “tanıdığımız biri çıksaydı” hem kitap hem de Başkomiser Nevzat serisi bambaşka bir iz bırakabilirdi. Yan hikaye olarak seçilen Suriyeli mülteci sorununda ise ciddi konulara değinilmekle birlikte özellikle diyaloglar çok sakil kalmış.
Bence kitabın asıl başarılı yanı suçla mücadele konusunda ortaya koyduğu ikilemler. Kitap boyunca başta Nevzat olmak üzere vakalar ile alakalı hemen her polis neredeyse yaptığı işi sorguluyor hatta bazıları kendi adaletini sağlama konusuna yakın bir tavır sergiliyor. Bu da son yıllarda artan suç oranlarına içten bir bakış sağlamış. Nevzat böyle bir meslek için fazla “vicdanlı” kalırken, Ali toplumca tepkiye yol açan hassas suçlarda çoğumuzun verdiği duygusal tepkiyle çok daha katı bir yaklaşım sergiliyor. Kendi adıma en çok Zeynep’e katılıyorum zira gerekçesini anlamadan suçla mücadele edilemeyeği kesin. Diğer yandan Ali de güzel bir noktaya değiniyor ki suçluya karşı empatiyi abartmak kurbana haksızlıktır. Yine de adalete olan inancımız her gün azalsa da suçlunun hukukun verdiği en ağır cezayı çekmesinin yanında buna yol açan koşulları, suçu tetikleyen itkiyi doğru anlamadıkça o suçu bitiremeyiz. Bu açıdan bana göre kitaptaki en doğru tespit ön kapaktaki “vicdanını yitirmiş bir dünyadan başka nedir ki cehennem” cümlesi değil, “kötüler gider ama kötülük kalır” cümlesiydi.
Gayet güzel, akıcı, heyecanlı. Ama daha kitabın yarısında körebenin kim olduğunu bildim. :)
'Çocuk tacizcisi' kurbanlarını önce uyuşturup sonra da ensesinden vuran yanına oyuncak bırakıp çocuk mekanlarına bırakan,hiç bir iz hiç bir ipucu bırakmayan profesyonel bir katil... 'Süslü' namı değer sipsi ismail'in geçmişte büyüdüğü yurdun müdürünün tacizine uğradığını kimseye söylememesi için komser nevzat'a yalvarması beni çok etkiledi.
Komser Ali'nin çocukken kaldığı yurta tacize uğraması. Komser Ali'nin sadece yurtta büyüdüğünü biliyorduk geçmişini öğrendik. Komser Ali geçmişini anlatırken çok etkilendim.
Ülkemizin sorunu hale gelen suriyelileri ve organ kaçakçılığını çok güzel anlatmış.
Katilin hikayesi ise yürek parçalayan cinsten... katil çok süpriz bir isim... Ve etkileyici bir son... Komser nevzat geldi ama ben hala elveda güzel vatanım da kaldım. Kırlangıç çığlığı elveda güzel vatanım'dan sonra bana basit geldi.
Ahmet Ümit yine yaptı yapacağını, yine muhteşem ötesi (benim için öyle ) bir romanla harika bir okuma keyfi sunuyor. Başkomser Nevzat ve acar ekibi Zeynep ve Ali yine birbirinden aksiyonlu olay akışı ile her zaman ki gibi merakla okuduğum bir kitaptı. Son zamanlarda güncel olan pedofili konusunu profesyonel ve kendine özgü üslubu ile anlatan yazar, öyle farklı karakterleri ve farklı olayları birbirine ustaca bağlıyor ki aslında gerçek hayattan kesitler sunuyor okurlarına. Okurken bu ve benzer olayların yaşanmış veya halen maalesef yaşanıyor olduğunu bilmek acı verici bir gerçek. Kitap okumayı bekletilmeyecek kadar güzel ve okunası. Kesinlikle tavsiye ediyorum. Her daim olduğu gibi kitabın sonuna gelince her ne kadar yüksek oranlı katili bulduğunuzu düşünseniz de yazar yine de okurunu ters köşe yapabilir. Benden söylemesi .
"Kırlangıçlar göçmen kuşlardır. Çok hızlı uçarlar. İşte o göç sırasında yüzlerce kırlangıç fırtınaya yakalanıp ölürmüş. Göçü başarıyla tamamlayan kırlangıçlar, geldikleri ülkenin sıcak gökyüzünde uçarken, yollarda kaybettikleri arkadaşlarını anımsar acıyla, öfkeyle böyle çığlıklar atarlarmış."
Heyecanla bekledim ve bir solukta okudum. Biraz polisiye seven herkesi, özellikle de Ahmet Ümit hayranlarını ilk sayfasından itibaren içine alan ve heyecanı bir an bile bitmeyen şahane bir kitaptı. Baş komiser Nevzat ile birlikte Türkiye'nin gerçekleriyle yüzleşeceğiniz, insanlığı sorgulayacağınız, parçaları birleştirerek kendinizi katili tahmin etmeye çalışırken bulacağınız nefes kesen bir dedektiflik deneyimi yaşatacak bu kitabı şiddetle tavsiye ediyorum.
''Göç sırasında yüzlerce kırlangıç fırtınaya yakalanıp ölürmüş. Göçü başarıyla tamamlayan kırlangıçlar, geldikleri ülkenin sıcak gökyüzünde uçarken, yollarda kaybettikleri arkadaşlarını anımsar acıyla, öfkeyle böyle çığlıklar atarlarmış.''
Ahmet Ümit'im okuduğum ilk eseri. Mükemmel bir polisiye, sürükleyici. Kırlangıç Çığlığı, çocuktur anlamaz unutur diye onların duygularını düşünmeden yaptıklarımız çocuklarda nasıl derin yaralar bırakıyor gözler önüne seriyor. Dönemin en önemli sorunlarından biri olan cinsel istismarı ele alması güzel olmuş. Sadece, eserde Suriyeliler hakkında yazılanları -Türkiye de hapishanede olmaktan farksız oldukları gibi- biraz abartı buldum. Yazarın diğer kitaplarını okumaya devam. Tavsiye ederim.