Okuduğum ilk gerilim romanı, Grange ustayla ilk tanışıklığım... Kitabı akşam başlayıp gece bitirmiştim ve uykumu kaçırmadığını söylersem yalan söylemiş olurum.
leyleğin ömrü iki lak lak derler ama bu kitapta leylekler ömüre ömür katarak göç etmekteler
"siyah kan" ve "kızıl nehirlerden" sonra okuduğum 3. grange kitabıydı.bu okuduklarım arasında sıralama yapmam gerekirse ilk sıra "kızıl nehirler" e gider ikinci sıra "leyleklerin uçuşu"na üçüncü de belli zaten...
aslında bu kştabın kurgusu kesinlikle diğerokuduğum iki kitabın kurgusundan daha iyiydi.ama belki benim daha önce okuduğum polisiye romanlardan sonra oluşan bir tecrübeden(!) son 50 sayfa hariç herşeyi hemen hemen tahmin ettim.bundan dolayı bazı yerlerde antioche nin önüne geçip "hadi biraz daha hızlı" "nasıl anlamazsın" nidaları eşliğinde kitabı okudum.o yüzden bende kızıl nehirlerdeki şoku yaşatmadı.
yazar polisiye nin yanında başkarakterin gezdiği yerlerdeki sosyal yaşantıyı anlatması gerçekten güzel olmuş.çeşitli ülkelerdeki insanları çingenelere bakış açısı olsun .afrikalı siyahi lerin nasıl istismar edildikleri olsun.
son olarak benim tahminlerim yüzünden bir çok yerinde sıkılmam dışında gerçekten polisiye adına muazzam bir kitap
ilk 5 sıraya korku gerilim yazarlarını sıralanmasını ısteseler GRANGE benım için o ilk 5 içerisınde kesınlıkle olur.leyleklerın göçü; inanılmaz bır elmas kaçakçılığının kargosunda kullanılan leyleklerın şifresi,kalp hırsızı ve bunların sonucunda TEK DÜNYA kurumun kurucusunun yanı aradığı kalp hırsızının babası olduğunu öğrenen bir adamın hıkayesı.korku gerılım duygusal...herşey tam düşündüğüm gıbı mükemmeldi
Geçmişte yaşanmışların yavaş yavaş açığa çıktığı sürükleyici ama klasik bir kurgusu vardı. Bu tarzdaki kitaplardan çok da farklı değil.
Ne zaman polisiye tavsiyesi istesem karşıma çıkıyordu Grange. Mutlaka okunması gerektiğinden bahsediliyordu. Leyleklerin Uçuşu da zevkine güvendiğim bi ablam tarafından “okuduğum en iyi Grange romanı” diye etiketlenince başlamaktan başka çarem kalmadı. İyi ki de başlamışım.
İlk 30 sayfası “bu ne ya? nasıl sıradan bir polisiye bu” dedikten sonra, tam da bırakmak üzereyken 30. sayfada başlayan sır perdesiyle kendinizden geçiyorsunuz. Antioche‘nin bulduğu bazı detaylar sizi bir anda kitaba çekiyor ve kalan sayfaları okumamak için zor tutuyorsunuz kendinizi.
Grange bence müthiş bir iş çıkarmış. Hem iyi bir coğrafya bilgisi hem de leyleklerle ilgili verdiği detaylarla, üstüne de kurduğu güzel bir kurguyla sürükleyiciliği son sayfasına kadar bitmeyen bir roman Leyleklerin Uçuşu. Şu zamana kadar okuduğum polisiye romanlar içinde de en iyilerden belki de.
Acayip hoşuma gitti benim. Okunması için de bol bol tavsiye ederim sağda solda. Hâlâ tanışmayanlar varsa, Grane okuyorum ben diyip de Leyleklerin Uçuşu’nu eline almayan varsa çok şey kaybediyor. Polisiye, gizem ve gerilim çok iyi harmanlanmış. Hikaye hep ayakta ve gereksiz yan hikayelerle desteklenmeden yerinde olaylarla okuyucuyu sıkmıyor, aksine, kan ve vahşeti bir nebze (sağlam bir nebze) kullanıp seyirciyi yerine çeviliyor. Anlattığı olayla da son darbeyi indiriyor finalde. Mutlaka okuyun. 10/10
Dipnot: Tess’den iyisini tanımam diyenler henüz Grange ile tanışmamışlardır. Tess okuduktan sonra Grange’ın romanları çok kaliteli geliyor insanın gözüne. Hiç Grange okumadıysanız bir şans verin derim…
Grange, tüm eserlerinde okuma keyfini istikrarlı bir şekilde vaat eden yazarlardan. Bolca polisiye, biraz gerilim, azıcık komplo=o Grange'dir işte.
Alanında dahi bir yazar ..Yine bir solukta okuttu..Kurgusu çok güzeldi sonu hariç..Daha güzel ve kitaba yakışır olabilirdi sonu..Siyah Kan'da da aynı kanıya vardırmıştı bende ,bu kitabında da.. Nedense sonları kitaba göre basit bitiyor.
Harika ve soluksuz bir olay örgüsü, çok iyi bir son, ilginç karakterler ve bir sürü yan bilgiyle beraber ufak çapta bir dünya turu (göç rotası). Yazarın kalitesi zaten tartışılmazken bence en iyilerinden biri. Dikkat okuduktan sonra elinizde dürbünle İstanbul yoluna düşmeniz olası.
Kesinlikle çok iyi kurgulanmış bir polisiye ve gerilim romanıydı, tavsiye ederim herkese okudukça şaşıracaksınız,...
Meraktan elinizden düşmeyecek bir kitap.
Baslari sıkıcı olsa da harika bir kurgu var kitapta son ise muhteşemdi grangen bu okuduğum ikinci kitabi bi tuhaf oldu önce kaikeni okudum şimdide bunu son ve ilk kitap
J.C.Grange bu eseriyle de ustalığını ortaya koymuş.Olay örgüsü,kurgusu ve akıcı dili ile sizi kitabın içinde bir karakter olduğunuzu hissettiriyor. Bu tarz seven herkesin okumasını tavsiye ederim.
Yorumlara şöyle bir baktım ve Hay Bin Kunduz! dedim.
Grange' ın hangi kitabının altına yazdım hatırlamıyorum da birine yazdım işte; eğer pek itap okuyan biri değilseniz ve bir anda kendinizi Grange okurken bulursanız tüm zamanların en iyi polisiye yazarını keşfettiğiniz izlenimine kapılabilirsiniz. Ben kapıldım da oradan biliyorum. Arkadaşa deli oluyorduk birbirimize bu kitaptan bahsederken. Tekrar tekrar yaşıyorduk kitabı. Tabii o zamanlar Efes' i de en iyi bira sanıyorduk o yüzden çok ciddiye alınmaya değmez o zamanki düşüncelerimiz. Evet, en iyi polisiye yazarı diyebilirsiniz Grange' a ta ki 3. Grange kitabını okuyana kadar. Leyleklerin Uçuşu ile başlayan Grange sevdam, Kızıl Nehirler ile tavan yaptı. Sonrasında kendisi Kurtlar İmparatorluğu ile hayal kırıklığı yaşattı, Taş Meclisi ile Ulu Odin evine ateş salsın, yollarını kessin, kelamlarını kaleminin ucunda bıraksın dedirtti. Yine de Kızıl Nehirler ve Leyleklerin Uçuşu hatırına okudum Siyah Kan' ı. O da vasat işte.
Leyleklerin Uçuşuna gelelim. Bir polisiye gerilimden beklediğiniz her şey var kitapta. Merak, vahşet, heyecan, aksiyon, zekice bir kurgu ve detaylar. Detaylar belki de Grange' ı Grange yapan en önemli unsur. Kitabın bir yerinde bir şey yazıyor Grange, sonrasında o yazdığı şey, hikayenin temeline öyle bir oturuyor ki yüzünüze bir tebessüm yerleşiyor ve silemiyorsunuz. Adam zaten zamanında bilimsel yazılar ya da ona benzer bir şeyler yazmış bir gazete ya da dergi için. E haliyle insan anatomisine ve cesetlere çok hakim. Cinayet tasvirleri ve cesetler üzerine yazdığı hiçbir şey baştan savma değil. Hele Kızıl Nehirler kitabında tavan yapıyor bu özelliği.
Grange için genel bir eleştiri vardır ki o da finallerde çuvallamasıdır. Bunun en güzel örneğini Taş Meclisi kitabında görebilirsiniz mesela. Sahi o nedir lan Grange? Hadi sen yazdın da yayıncın nasıl kabul etti? Ayrıca Leyleklerin Uçuşu dururken ilk olarak Taş Meclisini türkçeye çevirmek nasıl bir tercihtir o da ayrı soru? Leyleklerin Uçuşu' nun sonu fena değil, hatta iyi. Tüm olaylar birbirine mükemmel bağlanıyor lakin, insan böyle manyak bir kurgu daha görkemli bir finalle bitsin istiyor. Taş Meclisi tam bir fiyasko ama Leyleklerin Uçuşu' nun finaldeki problemi bence finalin, hikayeye kıyasla yavan kalışı. Yoksa kurgu enfes. Tabii aksiyon/gerilim romanında kurgu enfes olmayacaksa zaten o kitap hiç yazılmasın daha iyi, orası da ayrı konu.
Konu çok ilgi çekiciydi ve sonu şaşırtıcıydı fakat okurken biraz sıkıldım. Bir bölüm çok heyecanlı giderken birdenbire tempo düşüyor, yazar uzattıkça uzatıyor, bu yüzden de okuması biraz zor bir kitap.
Kitap genel anlamda sürükleyici, fakat bazı noktalarda yeter artık geç buraları gibisinden bir sıkıntı içine sokmuyor değil. Bazı bölümler gereksiz uzatılmış, fakat her an bir hareketlilik ortaya çıkabiliyor, bu açıdan sıkılsanız da sonuna kadar okuyunca genel bakışla olumlu not verebileceğiniz bir kitap.
Grange'ın Siyah kan, kızıl nehirler kitabından sonra okuduğum 3. kitabı ve zekasına hayran olduğum mutlaka tanışmalıyım dediğim 3 insandan birisi..
Kitabın ilk yarısına gelmeden daha leyleklerin kurye olduğu çözülüyor eee bunlar sonraki sayfalarda neyi anlatıyorki dediğin noktada macera daha ilginç bir hal almaya başlıyor.Bir sonraki sayfaya merakla çevirmeye yetecek kadar aksiyon, organ mafyası, elmas kaçakçılığını leyleklere yaptırma kurgusu, en başından beri gizemini koruyan Tek Dünya kurumunun kurucusu yani kalp hırsızının kendi babası olduğunu öğrenen bir adam ve Grange usulu bolca vahşet katliam..Bir polisiye gerilim kitabından beklenen herşey fazlasıyla var..
Ayrıca karakterin gezdiği yerlerdeki sosyal yaşantı, afrikalı siyahilerin nasıl istirmar edildiği ve elmas borsası hakkında bilgilerde edinebilirsiniz.
kitap ile ilgili yorumlarıma aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz;
http://ipeksi-kitaplarveseyler.blogspot.com.tr/2014/10/leyleklerin-ucusu-jean-christophe-grange.html
Grange ı çok severim ama bu kitabı okurken çok ama çok sıkıldım kitabın tek dikkat çeken tarafı leyleklerin göçlerinin böyle bir işte kullanılmış olması.
Yazarın okuduğum ilk kitabı. Başarılı bir şeçim olmuş. Müthiş bir kurgu, bazı yerlerde vahşeti çok abartmış(yazarın psikolojik rahatsızlığı olduğunu bile düşündüm.) Ama polisiye severlerin seveceği bir kitap.
Ben çok beğenmedim ama Kuşlarla elmas taşınması çok özgün bir konu olmuş. Ama o bile kurtaramadı.
Başlarda sürüklemese de olaylar çözüme yaklaştıkça daha da kendine bağlıyor. Mükemmel bir yaratıcılık örneği. Kurgu hayranlık uyandırıcı...