Kitabın arkasındaki yazıyı okuyunca daha farklı bir hikaye bekliyor insan ama bekleneni değil de farklı bir şey sunması da daha güzel tabi. Betimlemeler bazı yerlerde çok uzun ama güzel bir hikaye hoş bir bakış açısıyla sunulmuş. Bittiğine üzüldüğünüz kitaplardan biri.
Betimleme oldukça başarılı olduğundan sanki kahramanla beraber yaşıyorsunuz. Ayrıca kitap başta kalın gibi gelsede çok akıcı bir çırpıda bitiyor.:)
nar ağacını bir arkadaşa sorduğumuzda 'her kitaptan öğrenilecek şeyler vardır okuyun' demişti. okuduk haklı çıktı bu kitap bize çok şey kattı.
iki ırmak nasıl ayrı ayrı akar da sonra bir araya gelir? yollar kesişene kadar bir ırmağı okurken aklınız öbüründe kalıyor, öbür ırmağın hikayesindeyken de diğerinde.
Nazan Bekiroğlu'nun bu başarılı kitabı okunmaya değer. çünkü insana beklediğinden fazlasını sunuyor ve öğrenilecek şeyler barındırdığını okuyanlarına söylettiriyor.
Yer yer fazla tasvirlerden dolayı sıkılsam da çok güzel bir kitap olduğunu düşünüyorum.Kitap okuyucuya kendini yaşatıyor.Sıcacık bir roman.Kalemine sağlık Nazan Bekiroğlu.
Nazan Bekiroğluyla tanışmama vesile oldu Nar Ağacı.Tarihi bilgilerin romanla harmanlandığı bir kitap okumak istedim.O yüzden bu kitabı seçtim.Roman olarak beğensem de tarihi olayların kitaba az dahil edilmesi beni hayal kırıklığına uğrattı.
Hikaye çok güzeldi.Sonu için okunan kitaplardan değil aksine sonu başta belirtilmiş olan türden bir kitaptı.Başta anlatılan Setterhanla Zehranın hikayesini sayfa sayfa yaşadım.Kitabın bu yönü çok hoşuma gitti.Nazan Bekiroğlunun anlatım tarzı ve üslubu da çok hoşuma gitti.Buna rağmen beni rahatsız eden bir şey vardı bu kitapta.Gereksiz yere uzatılan bölümler bunlardan biriydi.Yazarın geçmişten şimdiki zamana döndüğü bölümlerde öyleydi.Bunu yerine bir sadece kitabın başında ve sonunda yaşadığı zamana dönse ve bazı söylemediği noktaları bu bölümlerde söylese çok daha dikkat çekici olurdu.
Beni en çok hayal kırıklığına uğratansa Zehra ve Setterhanın aynı mekanda bulunmamasıydı.Kitap boyunca acaba nasıl kavuşacaklar diye merak edip sonunda böyle bir şey olması tam bir fiyasko.En azından ilk bakışmaları bile anlatılsaydı bana yeter de artardı bile.
Olumsuz düşündüğüm yanları olsa bile okunabilir güzel bir kitaptı.Merak edenlere tavsiye ederim:))
Nazan Bekiroğlu'nu tanımama vesile olan kitap. Başlarda biraz sıkıldım biraz okumaya ara verdim bu yüzden ama sonrasında dilindeki şiirsellikle, tarihle olay örgüsünü harmanlamasıyla beni kendine çekmeyi başardı :) Kitabı elimden bıraktığımda Settarhan'ın hayatını düşünmeden duramadım. Ah minel aşk...
Yazarın okuduğum ilk kitabı başta üslubu biraz faklı gelse de bırakmadım devam ettim iyiki de etmişim.. Uzun bir yolculuğa çıktık birlikte, nice acılara tanık olduk, zamanda yolculuk yine de güzeldi ben de kendi dedemi anneannemi öyle tanımak isterdim yaşamlarını uzun uzun bilmek isterdim, tavsiye edebileceğim bir kitabım daha oldu :)Uzun süre roman karakterlerini unutamayacağım kesin..
Mükemmeldi. Kimisine dili ağır gelebilir ama bana göre dil ve üslup çok güzeldi, tam bir edebi dil. Kötü olarak eleştirebileceğim tek yanı Settarhan ve Zehra'nın konusu çok azdı. Hadi kavuşsunlar artık hadi derken kitap bitiyor. Herkese okumasını tavsiye ediyorum.
Hiç bitmesin dediğim bir kitap oldu. Üstelik Nazan Bekiroğlu'nun kitaba eklemediği bir Rusya bölümü de varmış, o kısmı da okumayı çok isterdim.
müthiş bir kitap! meraktan öldüğüm halde bitmesin diye yavaştan aldığım, bitince boşluğa düştüğüm, uzun süre etkisinden çıkamayacağımı bildiğim nadir kitaplardan...yazarın diğer kitapları da takibe alınacak bundan böyle:)
"Birilerinin mucizesi olmak lazım.setterhan" der,Çiçek hala ...ve sizi bu zamandan alır, başka zamanlara,başka mekanlara ve başka başka hayatlara götürür. Şiirsel bir kitapmı ? yani...ama bir o kadar da gerçek,bir o kadar da sade...iyiki okudum dediğim kitaplardan.
Kitap beni bayağı bir baydı. Fazlaca sayfa sayısı, küçük puntosuyla bitmek bilmedi.
Beğenmediğim yönleri: Ağır dil kullanma inadı, klasiklerdeki kadar detaycılık, mantık hataları.
Mantık hataları ise şunlardı bence -spoiler içerir-: Trabzon'dan Samsun'a -araba kullanmalarına rağmen- 3 ayda gitmeleri, Tiflis seyehatının mantıksızlığı, telefon görüşmesiyle halledilecek konuların seyehatla sonuçlanması vb...
Bu kitap yüzünden metroda kaç defa ineceğim durağı kaçırdım:) Dalıp gidiveriyor insan...
Nazan Bekiroğlu ile ilk tanışmam, iyi ki tanımışım, kalemine sağlık...
Sonda Setterhan ve Zehra'ya doyamadan bitiverdi...
"sen öyle çağırmasan ben böyle gelmezdim.." şu cümle bile kitabı okumaya yeter.Settarhan...tam da bu.
Harika bir kitap.Olayların olduğu yerleri yazar çok iyi tavsir etmiş sanki onlarla beraber ben de oradaymış gibi hissetttim kitabın sonuna kadar. Kitap bitmesin diye çok uğraştım. Çünkü oradaki karakterlerden ayrılmak istemedim. :)
Yillar sonra yusuf ile zuleyhadan sonra okudugum bir Nazan Bekiroglu kitabi. Trabzon asigi bana eski zaman Trabzonunu yasatan bir eser. O gezerken faroz da, meydan da, uzun sokakta benimde yol aldigim bir kitap. Tarihin, 1. Dunya savasinin, balkan harbinin o kitaplarin arkasinda duydugum ama hissedemedigim yoksulluk, kayip, analik, evlatlik, ozlem duygulari. Askin farkli turleri, aile yapisi. Ne diyebilirim ki guzel hem de cok guzel bir kitap.
Attı adımını Settarhan. Muhabbeti, vicdanı, insaniyeti, iyiliği, adını koyamadığı o bir tek kendisine ait şahsiyeti, bütün sülalesinden kopup da sadece kendisinden ibaret olan o yanı daha ağır gelmişti. Aramadı, peşlerine düşüp de bir köşede kıstırmadı o ikisini. Azam' ı saçlarından sürükleyerek ardı sıra çekmedi. En fazla nefret ettiği anda dahi onun inkar edemediği güzelliğinin karşısında öfkesini şehvetle bilemedi. Kendisine de ait olan geçmişe ihanet etmedi.
Ama artık buralarda durulmazdı, şimdi ona bir hicret lazımdı. Mah-ı Muharremdi. Her yan Kerbela. Varsın olsun, Hüseyin olmak Yezid olmaktan yeğdi.
Okunmaya değer bir kitap.
ah ah keşke o sanatsal ve artistik denmeleri yazmaya devam etse idi. bu romanı okumaya başladım ama pişmanım yani roman kaideleri vardır postmodernist desen değil romantik desen değil umarım okudukça fikrim değişir. ama ne olur sadece deneme yaz nazan hoca:(
Bir kişi dedesinin hikayesini ancak bu kadar absürt bir şekilde anlatabilirdi. Anlatılan hikaye konusunda bir yorum yapmaya gerek yok çünkü hikaye, anlatım tarzı sebebiyle zaten parçalanmış. Kitap boyunca günümüze geçişler okuyucu adeta kitaptan itmektedir. Günümüzden geçmişe geçişler, geçmişteki deneyimler başlı başına birer facia. Kitaptaki cümlelerin edebiyat kaygısı ile gereksiz uzatılması, zıt anlamlı kelimelerin ard arda sıklıkla kullanılması, bir öge veya duygu için bir çok betimlemenin aşırı gereksiz bir şekilde yapılması kitabı okuyanlar için büyük zorluklar yaşatmakta. Son kısımdaki sessiz sohbet de aynı şekilde hayal kırıklığı. Defalarca kitabı yarıda bıraktım ama sonra merak ettiğimden değil, kitabı yarım bırakmayı sevmediğim için okumaya devam ettim. Benim için zaman kaybından başka bir şey değildi.
Nazan Bekiroğlu Hanımefendiden muhteşem bir roman daha...Bir yazar nasıl olur da yüreğinizin ta içine işler?? Sadece aşk ve kavuşma öyküsü değil. Tarihten de çok şey öğreneceksiniz
okudum ama nasıl okudum...
bu kitaba nasıl bu kadar yüksek puanlar verilmiş anlamıyorum.teknik açıdan zayıf bir kitap.yazar hakim bakış açısıyla yazmama konusunda diretmiş, fotoğrafların içine giriyor -üstelik bunu gözümüze soka soka yapıyor, okuyucuya hiç düşünme fırsatı vermeden-
kitabı okumaya başlamadan önce konuyu Zehra ve Setterhan'ın aşkı sanırken okuyunca anladım ki yazar gezip gördüğü yerleri de bize anlatmak istemiş.anlatsın iyi hoş da betimlemeyi ve edebi ifadeleri bu kadar abartmasaymış keşke.ustalığını göstermek için mi yoksa kitabı 500 sayfaya tamamlamak için mi bunu yapmış bilemiyorum.kitabın sonuna kadar hadi artık kahramanlar tanışsın diye okudum.Zehra ve Setterhan'ın önceki aşk hikayeleri ile Setterhan'ın bir gün içinde Piruz'la kurduğu dostluk zorlama olmuş olmasa da olurmuş..yazar zerdüştlük hakkında bilgi vermeyi de başka bir kitaba bırakabilirmiş.
sonuç olarak gereksiz uzatılmış olay örgüsü, sanatsal ifadeler ve betimlemelerle kitabı sıkıcı hale getirmiş...
Tarihi, görünmez bir şekilde dolaşmak ister misiniz?
Hele ki anneanne ve dedenizin ırmaklarının birleşimini görmek..!
Haydi buyrun, açın ilk sayfayı ve gerçek bir roman okuyun..
İlk başlarda özenerek betimlemeleri uzata uzata anlatışını maalesef son bölümde bulamadım. Settarhan ve Zehra'nın buluşması solgun ve kısaca halledilmiş, sönük balon gibi sonu getirilmiş olduğundan dolayı beni hafiften hayal kırıklığına uğrattı.
Ne yazık ki...
Nazan Bekiroğlu ile ilk tanıştığım kitap oldu Nar Ağacı.. Yorumlar ve baskı sayısı da etkilese de romanın gerçek karakterlerden ve yaşanmışlıklardan oluşan tarihi bir roman olması daha çok cezbetti beni. Kitabı okurken biraz zorlandım diyebilirim, çünkü ağır bir anlatımı olduğunu düşünüyorum.. Tabi ki yazarın üstün edebiyat bilgisi tartışılamaz ama belki de bana biraz okuması yorucu gelmiştir. İyi ki okudum diyeceğim kitaplar arasında yer aldığı kesin. Settarhan ve Zehra ne acılar, ne sıkıntılar atlatıp umulmadık bir şekilde birleşti yolları.. Yazarımız seyahatname şekline yazdığı romanında tıpkı gölge misali gezerken tarihler, yerler , mekanlar arasında okurlaını da peşinden gezdirdi adeta.. Büyükhanım'a hayran kaldım..Hasan ve Anuş' a çok üzüldüm, muhacırlık zamanlarını hiç böyle yakından okuyup dinlememiştim doğrusu...Kalemine yüreğine sağlık hocam..