Nar Ağacı
Nazan Bekiroğlu
En Son Değerlendirmeler
okuyup okumamakta çok kararsızdım ama şimdi iyi ki okumuşum diyorum nazan bekiroğlu tatlı bir hikayeyi tatlı bir dille anlatmış size atmosfere sokmayı başarıyor gerçekten .kitaplardan çok okuduğumuz ama nasıl olduğunu tahmin bile edemediğimiz bizim için sadece sayılardan ibaret şu kadar kişi yer değiştirdi şu kadar kişi döndü diye anlatılan muhacirliğin nasıl bir duygu olduğunu insana iliklerine kadar hissettiriyor
Beğenerek okudum ... Tarih , aşk ne ararsanız var bu kitapta...Kesinlikle tavsiye ederim...
Mükemmel bir kitap. O kadar etkilendim ki, bir kaç gün yeni bir kitaba başlayamadım. Bu kadar akıcı bir anlatım olamaz. Tasvirler ve dil kullanımı çok başarılı. Kesinlikle tavsiye ediyorum. Kalemine sağlık Nazan Hanım'ın...
Güzel, şiirsel ve hayran bırakan bir anlatim yine. Ancak çoğu yerde, hayalcilik biraz abartılırken somuta dayanan nerdeyse hiçbir öğe yok. Bu da anlaşılir olmayan bir biçime dönüştürüyor kitabı.
Yine de, eğer ki yazarın amacı ütopya oluşturmaksa, bunu gayet iyi başarmış. Olumsuz eleştiri anlamında söylemiyorum elbette bunu. Çünkü ben de zaman zaman, aynen yazar gibi büyüklerimizin yaşadığı zamana dönüp te neler hissedip yaşadıklarını merak etmişimdir.
Tarihi Trabzon-Tebriz-Tiflis-Batum-Bakü- İstanbul sokaklarında adım adım dolaştım, aynı şeyleri sanki bende yaşadım..
roman harikaydı...Lakin yazar olağanüstü olaylarla hikayeyi aktarmak yerine direkt nakletseydi daha akıcı olurdu..
Çok begendim. Sonundaki buluşmayı daha çarpıcı niye yapmadı diye düşünmedim değil. Iki ırmağın birlesmesini 500sayfa bekliyoruz ve görücü ulusu buluşma ile karşılaşıyoruz yine de akıcıydı.
Okurken ara verme ihtiyacı hissettiren,aynı zamanda da okuyanın içinde Trabzon'a gitme isteği uyandıran Nazan Bekiroğlu romanı... Okumayı düşünen arkadaşlara tavsiyem alın kahvenizi o güzel cümleleri sindire sindire,kitabı bitirme amacı olmadan okuyun.
'' Günah da 'ah' la kafiyelidir... O da siyahla, simsiyahla, vahla, eyvahla... Lakin hepsi de Allah'la... 'Ah' tır kafiyelerin en güzeli... ''
Yazarın dili anlaşılabilinir. Süslü bir dil kullanmış. Süslü anlatımları severim. Kurguda yetersizlik sezinledim sanki. Sanki bir şeyler eksik kaldı ama bilemedim. Zehra ve Setterhan'ın görüşmeleri, evlilik kararına varmaları bence aceleye getirilmiş. Keşke kitabın en azından üçte birisi bu konuya ayrılmış olsaydı. Yine de iki yaralı kalbin birleşme hikayesi hoştu.
Atalarımızdan kalma gelenek,görenek, savaş, muhacirlik,ölümler, kaybedilenler üzerine iki yolun iki hayatın kesişmesini aşkla dillendiren bir kitap okumak istiyorsanız Nar Ağacı tamda aradığınız kitap diyebilirim. Akıcı anlatımıyla sürükleyici elinizden düşüremeyeceğiniz yazarla birlikte anlattığı hikayeye sizi de kendi hayal dünyasına dahil edebilen eşine az rastlanır güzellikte bir roman kesinlikle tavsiyemdir.
Başlarda biraz sıkıcı olsa da mutlaka devam edin. Sonra sizi öyle bir dünyaya götürüyor ki iyi ki okumuşum diyecekseniz.
Okurken bu kadar etkilendiğim başka bir kitap olmamıştı sanırım. O dönemde muhacirlik sırasında yaşananları, İsmail'in mektuplarını, insanların acılarını okurken gözyaşlarımı tutamadım. Öyle güzel, öyle içten anlatmış ki Nazan Bekiroğlu kendinizi kaptırmamanız imkansız. Trabzon'da yaşayan biri olarak hikayenin ordan kaynaklanması, Trabzon'da 1900lü yıllara gitmek beni gerçekten mutlu etti. Aşkın en temiz en saf halini de bu kitapta okudum hissettim, eski zamanın saf temiz insanlarını yanıbaşımda hissettim. Gerçekten çok çok çok güzeldi..
hem sürükleyici hemde geçtiği mekanlar ve tarihi olaylar hakkında detaylı bilgi içeriyor.o an oradaymışsınız gibi geliyor.
farklı inançların aktığı ortak zemin,üç ülke,üç sevda
Keyif aldım,tavsiye ederim,güzel anlatılmış,okurken kendimi o mekanlarda yaşarken buldummm;)
Nazan Bekiroğlu'nun okudugum ilk kitabı. Aşk romanı olmasına ragmen aşka cok az yer vermiş ama bu dert edilecek bir şey değil bence. Aynı zamanda epik bir roman oldugu için aşk aramıyorsunuz okurken. Benim gibi bir çok okur da kitabın ilk bi' 150 sayfasının ağır ve sıkıcı oldugunu düşünüyor ama sonralarının ne kadar hızlı akdıgının farkına bitince varıyor insan. Sonları da biraz ağır ama aynı zamanda kitabın en değerli kısımlarının oldugu yerler yine de sonda. Okunmaya değer, insana bir şeyler katan -öğreten- güzel bir roman. Nazan Bekiroğlu'nun uslübü ise okudugum en güzel uslüb denilebilecek nitelikde.
Diğer yerli yazarlar gibi tek bir mekana bağlı kalmaması güzel olmuş yazarın.Ama bölümlerin sonlarındaki heyecansız geçişler merak duygumu körelttiğinden normalde bir kitabı okuma sürem olan 15 gün süresi bu kitapta 30 günü geçti
6/10
Nazan Bekiroğlu bu romanında devrik cümlelerden oluşan, şiirsel üslubundan uzaklaşarak daha sade bir anlatım tercih etmiş. Bunun ndeni hikayedeki yoğunluğun daha karmaşık bir dille anlatılamayacak olması olabilir elbette. "Sevdiğiniz bir yazarın evine konuk olmuş gibi"olmak sanırım bu romana en çok yakışacak duygudur. Gerçekten duygularını,alışkanlıklarını tebessümle okuyarak öğrendim. Kesinlikle okunası bir roman.
Genel olarak güzel bir kitap olmakla beraber, torun karakterinin ikide bir geçmişe gidip kahramanlarla tekrar o anları yaşaması çok saçma ve antipatik geldi; o bölümlerin çoğunu atladım..
Aşkların, acıların, savaşların yeniden şekillendirdiği birkaç ailenin öyküsü. Sevdiklerini korumak için memleketini terk edenlerin, onlar için hayatlarını bile feda edenlerin hikayesi.Süper bir kurgu, süper bir anlatım.
Mübadeleyle ilgili okuduğum her kitap, bir yenisini okumaya davet ediyor.
Yazarın okuduğum ilk kitabı ve iyi. cidden iyi.
Nar Ağacı // Nazan Bekiroğlu
Çok uzun zamandır okuduğum kitaplara yorum yazar,kendi şahsi düşüncelerimi dökerim satırlara. Kitapların sayfalarında kendimi kaybetmişsem,son sayfayı kapattığımda hafsalımda kalan satırları tekrar tekrar okuyorsam içimden şayet, o kitap benim kıymetlim olmuştur.
Yerli yada yabancı yazarların yazdığı ve çok beğendiğim kitaplarla karşılaşmışımdır mutlaka ,ama NAR AĞACI bir başka anlam kattı OKUDUĞUM kitaplara…
İtiraf etmeliyim ki ben,SERPİL arkadaşınız,kardeşiniz bu kadarını beklemiyordu.
Zamanında okuduğum BRONZ ATLI / Paullina Simons kitabını yere göklere sığdıramayan ben, aynı dönemi satırlara döken NAZAN BEKİROĞLU yazarımızı es geçmenin utancını yaşıyorum şimdi.
Son sayfayı kapattığımda aklıma düşen ilk düşünce kesinlikle bu oldu. Her iki kitapta kendince farklı güzellikler taşısada bu iki kitap, NAR AĞACI ‘nın yerine hiçbir kitabı koyamam…
Kitabın ilk satırlarında 1912 yıllarına gidiyorum,Zehrayı Büyükhanımı, Hacıbeyi ve Zehra’nın abisi İsmail ile tanışıyorum. Bahçelerinde İsmailin diktiği Nar Ağacı ile o dönemin mutluluğunu okuyorum her bir satırda.
Trabzonlu olmamın verdiği avantajı kullanmak istedim bazı yerlerde,ama ne mümkün, Gül Cemal vapurunu bile bu kitapta tanıdım öğrendim.
O dönemi onlarla yaşayıp öğrenmek ve her bir anlarına şahit olmak, İsmailin İstanbul mekteplerinde eğitim görme hevesi, Zehranın resim çizmek için eğitimi ve bu eğitimi vermek için ona yardım eden Celil Hikmet bey.
Rus donanmasının Trabzon kıyılarına saldırmaya başlaması ile Trabzon eskisi gibi değildir artık. Şimdi zaman muhacire çıkma zamanıdır Zehra ve ailesi için. Tek tesellileri bıraktıkları topraklara bir gün dönebilme umududur..
İran’ın Taht-ı Süleyman’ında,Tebriz’in halı tüccarının oğlu beyzade Setterhan…. Ve Setterhan’ın gönlünde Azam…
Taht-ı Sülayman’nın her karış toprağına kurban Setterhan, ne oldu nasıl oldu da her şeyi geride bırakıp,kendi toprağından memleketinden kopup karadenizin Batum ilçesine yerleşti? Kervan larla geldiği bu yere yaşamaya karar verdi…
Ve nasıl oldu da Karadenizli Zehra ile Tebrizli Setterhan birbirlerini buldu….
Yazarın satır arasında dediği gibiydi okurken hissettiklerim,
“Zehra’nın hikayesine geçildiğinde aklım Setterhan da kalıyor,Setterhan’ın kine geçtiğim de Zehra da”… ben de Hocam gibi ordan oraya savruldum durdum merakla hasretle ve mutlulukla….
Çok severek okuduğum bu Romanı tavsiye etmekten ve her bi karakter ile tanışmaktan gurur duydum….
Not: kitabın 506. Sayfasının son satırlarını okurken kaderin akıl almaz haritasına şahit olacaksınız….
SeRpiL…..
Sonunda bitirebildim çok mutluyum. Kitap güzeldi, işlediği konu insanı etkiliyor. Ama açıkcası ilk 250 sayfası benim açımdan çok sıkıcıydı. Ayrıca düşündüğüm, hayal ettiğim gibi de ilerlemedi. Bunun dışında bazı yerleri okurken çok duygulandım. Keişke günümüze pek dönmeseydi yazar. Beni asıl sıkan yerler bu sayfalardı.
Favori kitabım. ....
Tekrar tekrar okuyabileceğiniz harika bir kitap. ...
Zehra ve Setterhan en sevdiğim ve hiç unutamayacağım kitap karakterleridir...