"Hayır, insan istediği gibi yaşayamaz, doğrudur. Yoksa insan en derin zekanın bile içinden çıkamayacağı bir çelişmeler karanlığına düşer. Bir gün bir şeyi istersin, ertesi gün tutkuyla, ölesiye ona bağlanırsın, daha ertesi gün onu istediğinden utanırsın, arzun yerine geldiği için hayata lanet edersin. İşte insan hayatta kendi isteğinin peşinden serbestçe giderse böyle olur. Bastığımız yeri yoklayarak yürümeliyiz; bazı şeylerden gözlerimizi çevirmeliyiz, mutluluk hülyalarına kapılmamalıyız, mutluluk elimizden kaçarsa isyan etmemeliyiz; hayat budur işte... Kim demiş hayat zevk ve mutluluktur. Ne saçma düşünce! Hayat hayattır, bir ödevdir, ödev dediğin de çetin bir iştir. O halde ödevimizi yapalım."
"Yaşamaktan zevk almaya değil, hayata katlanmaya çalışıyordu." (567)
"Her şeye gösterdikleri ilgi, aslında ruhlarındaki boşluğu ve sevgi yoksunluklarını kapatan bir örtüdür."
oblomovluk sizi de etkisi altına alıyor ve kitabı hemen bitirmenize izin vermiyor.sakin bir hal içerisinde okuyorsunuz.bitsin istiyorsunuz ama hemen bitiremiyorsunuz.
Hala kullanımda olan bir terimi "Oblomovluk" terimini yazın hayatına kazandıran ve bunun anlamının ne oldugunu çok başarılı bir şekilde çizen bir roman..
Kendi kendime şunu soruyorum : Ona ilerde bağlandığım zaman yanımda olması benim için zevk değilde bir zorunluluk olduğunda aşk yüreğime iyice yerleştiği zaman ne olacak ?Bu satırları göz yaşları içinde yazıyorum diye eklerdi başkası ! Ama ben size yalan söylemiyorum amacımın bir gösteriş olmasını istemiyorum çünkü dertleri pişmanlıkları artırmak neye yarar ? Bu çeşit yalanlarda sevgiyi daha çok kökleştirmek umudu saklıdır .Bense bu duyguyu sizde ve bende kökünden kazımak istiyorum. Zaten göz yaşları ya boş hayallere ya da bir kadını sözle baştan çıkarmak isteyenlere yaraşır . Aşk bir ruh kangreni o kadar çabuk ilerliyor ki Daha şimdiden ne haldeyim .Zamanı saatlerle dakikalarla güneşin doğup batmasıyla değil sizinle ölçüyorum. Onu gördüm,görmedim, göreceğim görmeyeceğim, gelecek gelmeyecek ...
Oblomovluk denilen bir hastalığı anlatır bu roman.Tedavisi yoktur bu hastalığın,ne kadar kaçarsan kaç,ne kadar çaba gösterirsen göster yine ilk oblomovluk krizinde kendini yatağında bulursun...
Toplum uyuşmuşluğunu ve tembelliğini (sadece fiziksel değil) gözler önüne seren çarpıcı eser... http://benherneysemo.blogspot.com/2013/02/oblomov-goncarov-ksa-ksa-7.html
Aşık olmaya bile üşenen tembel bir adamın öyküsü. okurken gülümsetiyor, bu kadar da tembellik olmaz ki..
Oblomov'u okurken oblomov olmak. Yaşadığın ataletin üstesinden gelemediğine ve bir zaman sonra senin yaşam tarzına dönüştüğüne tanıklık.
Oblomovluk bulaşıcı! Bu kitabı okurken tembelleşen tek ben değilimdir umarım :) keyifle okumama rağmen çok yavaş okudum, geç bitirdim.
İlya İlyiç, Olga'yı sevmeye başladığında "eyvah kitap çizgisinin dışına çıktı, mutlu sonla bitecek" derken yazar düşündüğümü yapmadı Oblomovluk sona ermedi. Olga'nın olduğu bölümdeki betimlemeler fazla uzatılmış olsa da kitap genel olarak sürükleyici ve etkileyici diyebilirim.
Klasikler nedense hiç okumadığım bir türdü.İsminden midir, çok eskileri anlatıyor diye midir bilmem, hep uzak durduğum roman türü olmuştur.
Ancak Oblomov,Dorian Gray'in portresi ve Martin Eden bu sabit fikrimi yenmemde bana yardımcı oldular.
Özellikle Oblomov ' u İletişimden okumanızı tavsiye ederim.
Dil, anlatım, hikaye karakter olarak denilecek hiç birşeyin kalmadığı bir rus klasiği
Yarısının vasat aşk romanı olduğunu bilseydim böyle şok olmazdım.Okuması çok kolay,beş kuruş etmez,altını çizdiğim cümle yok,Mehmet Rauf’un Eylül’ü bundan çok daha iyiydi.
Zengin,çok tembel,evden çok az çıkan bir soylunun aşkı ve vasat hayatı.210. sayfada yataktan çıkıyor.300 sayfa aşk anlatıp 2 sayfada bitirmesi çok garipti.Eski, yeni rusya durumu önemsiz.
“Hayat hayattır,bir ödevdir,ödev dediğinde çetin bir iştir.O halde ödevimizi yapalım.”
Oblomov'da yazar bir roman kahramanından değil de sanki içimizde yaşattığımız o elini uzatsa kavuşabileceği şeylere elini uzatmaktan çekinmeyen fakat bunu yaparken çok makul gerekçeleri olan insanı anlatıyor. Elimi uzatsam ne olacak ki? O herkesin peşinden koşturdukları benim olsa ne olacak?
Oblomovluk bir yaşam ve düşünüş biçimi, bir felsefedir.
Okuduğum klasik kitaplar içinde en iyilerinden biriydi.
Sayfa sayısının kalın olduğuna bakmayın bir oturuşta yaklaşık 60-70 sayfayı okuyorsunuz hiç sıkılmadan.
Ve çevrenizde de bulunan Oblomovları fark ediyorsunuz. :)
Kitabın sayfaları ilerledikçe kendinizi biraz daha çok benzetiyorsunuz Oblomova. Belki de bize en çok benzeyen ama hiç de olmak istemiyeceğimiz karakterlerden bu. Bazen okurken siz bile sıkılıyorsunuz artık kalk be adam diyorsunuz içinizden ama işin eğlenceli olan kısmı da bu sanırım.Kitabı okudukça acaba değişicek mi fikri sayfaların akışına dahil oluyor.
Oblomovluğu değil ama Oblomov'u kesinlikle seviyorsunuz..Tamam kalk şu yataktan artık ,diyor insan ama olsun , sevilir sevilir..