Eryaman Toplu Konutlarında geçen bir hikaye... Tanıdık yerler hatırına ilgiyle okudum.
ilk defa okudum Barış Bıçakcı'nın bir kitabını. yazarın dilini ilk sayfalarda yadırgamadım desem yalan olur ama kitap ilerledikçe akışa kaptırdım kendimi. çok sakin bir anlatımı var bana göre yazarın hem başına gelenlerden şikayetçi ama bir taraftanda kendini arama mücadelesinden vazgeçmemekte.
kitabın ana karakteri cemil ve nazlıyı düşündüm bir an. eğer ben nazlı olsaydım acaba cemile bu haliyle katlanabilir miydim? o an cevabım kesinlikle hayır oldu :)
müellif kelimesinin de anlamını öğrenmiş oldum bu arada Türk Dil Kurumu sağolsun :)
Yani çok beğendim diyemem. Cemil'in takıntılı hali ne oldu, Nazlı onunla daha ne kadar devam edecek, ilerleyen hayatlarında bir aldatma ya da ayrılık olur mu... gibi sorularla bitirdim kitabı. Ama şu açıdan iyiydi, çocukluğumuz bütün hayatımızı etkiliyor. Neye ne kadar tanık olduysak hayatımızı onun üzerine inşa ediyoruz. Bu bakış açısını kazandırması bakımından güzeldi.
Yalın cümlelerle yazılmış mükemmel bir kitap daha! Aşkolsun sana Barış Bıçakçı:)
devamı için:
http://sebepsizyazarlasma.blogspot.com/2013/06/ismi-ile-musemma-bir-ankara-edebiyat.html
Oldukça iyi oldukça kaliteli bir kitap kendine has üslubuyla keyif alarak okuduğum bir kaç kere daha okuyabileceğim bir kitap.
Kitap kapağında görülen toplu konutta geçen bir hikaye. Toplu konut, şehir yaşamı eleştirisi var biraz. Yazarın dili sıradan gibi görünse de bu rafine olmanın getirdiği bir sadelik. Güzide bir sanatçımız Artık Kısa Cümleler Kuruyorum diyordu. Aynı onun gibi.
http://kitapeylemi.blogspot.com/2013/08/72-sinek-isiriklarinin-muellifi-baris.html
Barış bıçakçı gene kendine has üslubu ile sıradan bir yazarın hayatını bu kadar güzel anlatdığı için teşekkürler... Kitabın içinde ince bir mizahda vardı... Harikulade... Ama bizim büyük çaresizliğimize göre birazdaha zayıf kalmış roman
Barış Bıçakçı'nın okuduğum ilk kitabıydı.Kendine has bir dile sahip kesinlikle.Kitap sade ve akıcı fakat bazı yerlerde öyle cümleler var ki gerçekten farklılığını ortaya koymak için yeterli oluyor.
Barış Bıçakçı'nın kendine has uslubu sizi sarıyor. Kurgu ise kitabı çabucak tuketmenizi sağlıyor. Bitti diye uzuleceginiz bir kitap.
Radikal Kitap'ta eleştirisini okuduğumdan beridir ilgimi çeken bir kitaptı hatta elime ulaştığında çok sevindiğim kısa sürede okuduğum bir kitaptı.
"Allahım galiba aşık oldum." dedim kitap bittiğinde. Bıçakçı'ya zaten meftûn idim, şimdi daha beter. Cemil ile tanıştığıma pek memnun oldum. Siz de kısa sürede tanışın, derim.
Yer yer okuru bağlayan, kimi yerde ise dağa bayıra sürükleyen, yapmacıklığa kaçmamış bir sade roman.
Bizim büyük çaresizliğimiz kitabından daha olgun, dile hakim buldum ama barış bıçakçı yine tarzını korumayı bilmiş
barış bıçakçı okumak zaten büyük bir keyif.. sinek ısırıklarının müellifi çok başka bir kitap.
hangi kelimelerle ifade edebilirim bilmiyorum.
çok çok beğendim..
Toplu konutlarda kendisine dayatılan bir yaşamın sıkıntısıyla yazar olmaya çalışan Cemil'in çelişkilerle, gel-gitlerle dolu romanı. Romanda kişiler biraz daha hareketli olabilirlerdi ama genel olarak başarılı bir eser olduğunu belirtmeliyim.
Barış Bıçakçı kesinlikle kalemi kuvvetli biri. Kısa cümlelerle, kısa bölümlerle insanı yormayan çabucak okunan bir tarzı var. Bu kitabında da birçok albümden, kitaptan, şarkıdan, şiirden ve hatta ressamlardan bahsetmiş. Bunları araştırmak kaçınılmaz bir genel kültür demek. Konusu ne olursa olsun bir şekilde beğenilecek hale getirdiği için başarılı bir yazarımız ama benim için bir ''ama''sı var. O da edebi edebi konuşurken aniden cinselliğe geçmesi. Hele bir de o kadınların ya da erkeklerin mahrem yerlerini ifade edişi, beni çileden çıkardı. Edebiyatla edepsizliği karıştırdığı bir dili olduğu için bir daha Bıçakçı okumayı düşünmüyorum. Ama birçok kişinin beğeneceğini rahatlıkla söyleyebilirim.
Her zamanki gibi muhteşem bir Barış Bıçakçı eseri.
Sığ bir karşılaştırma yaparsam ki bu tamamen kişiseldir:
Bir Süre Yere Paralel Gittikten Sonra'dan daha iyi ama Bizim Büyük Çaresizliğimiz'in etkisine yetişemiyor.
Belki de Bizim Büyük Çaresizliğimiz konu olarak daha etkileyici geliyor bana, bilmiyorum. Anlatım zenginliği bakımından kallavi.
Barış Bıçakçı'nın aforizma ve denemelerini, hikayesi olmayan karakterlere yamayarak bize aktardığı kitap. Kesinlikle bir roman değil.Tekniğini oldukça acemice buldum.
"Cemil, genç Cemil'in elinde silah olup olmadığına bakmıştı, çünkü yıllar önce okuduğu Rene Char'ın Seçme Şiirleri'nin önsözünde geçen şu cümleyi unutamıyordu: "Kırk yaşımızda, yüreğimize yirmimizde sıktığımız bir kurşunla ölüyoruz."
Böyle bir cümleyi okuyup yıllarca aklınızda tutuyorsanız zaten ölüyorsunuz demektir.
Silaha gerek yok." (Sinek Isırıklarının Müellifi - Barış Bıçakçı, İletişim Yay. 2011, s. 65)
Bir otobüs yolculuğunda tam 1.5 saat içinde bitirdiğim, cümleleri akıp giden güzel bir kitap. Yukarıdaki cümleleri okuduğumdaysa, otobüsün koltuğunda beni 10 dakika boyunca olduğum gibi bırakan bir etkisi de oldu. Bu cümleleri hazmetmek kolay değil. Otobüsün camından dışarıya bakıp kendime gelmeye çalışmıştım.
Barış Bıçakçı küçük, kırılgan, naif hayatların yazarı. Bu kitabında da o küçük dünyada kayboluyoruz, boğuluyoruz.
Asıl olan kitabın konusu değil; o iç dünyanın, karakterin düşleri, düşünceleri. Bu yüzden Barış Bıçakçı kitabı tekrar tekrar okunabilir. Her okunuşunda da yeniden farklı şekilde içselleştirilebilir.
Bu durum biraz durgunluk bırakıyor insanda.
Bu kitapta biraz Cemil, çokça Nazlı olmak var benim için.
Vasat bir kitap. Ne çok sürükleyici, ne okuduklarım bana bir şey kattı ne heyecanlandırdı ne üzdü ne sevindirdi öyle dümdüz bi kitap. Okumasanız da olur.
Wow...Baris Bicakci"yi nasil daha once kesfetmemisim, ustelik benim gibi 66 dogumlu:)
"Mucize,evin bugun yarin olecek ihtiyar kedisi gibidir. Butun gun bir kosede kimildamadan uyur. Uyansin isteriz, ama yazik degil mi, uyusun isteriz." Bunlar kitabin ilk cumleleri ve kitabin sonuna kadar da beni etkileyen onlarca cumleden sadece bir tanesi...Dudaklarimda bir gulumseme ve arada sirada basimi onaylarcasina sallayarak okudum kitabini..