Ralph ın gözünden bakarsanız şunu görebilirsiniz bu cocuklar Gündüze hazır olduğu halde adada gecelerini yitiriyorlar.
uygarlığın sonu . . . sineklerin tanrısı yani insanların içlerindeki kötülük ne kadar da kolay insanları baştan çıkarıp onları kötülüğe yöneltiyor.kitap tamda bunu anltaıyor aslında.ama bu kötülüğe sineklerin tanrısına karşı çıkkan direnlerde var ralph gibi simon gibi ve tabiki de domuzcuk gibi. gerçekten uzun zamnadır okuduğum en iyi kitaplardan biriydi.insan doğasındaki insaların kendi içlerindeki iyilik ve kötülük savaşı ancak bu kadar güzel anlatılabilirdi heralde. . .
Okuduğum en güzel kitaplardan biri. Filmleri bende aynı etkiyi yapamadı, tabii yapamaz. Çocukların hayalimdeki o tiplerini hiç unutamayacağım sanırım.
Kitap mukemmel bir sekilde nasil insanlarin kisa bir surede insanliktan cikabildiklerini anlatiyor. Eger yazilan tarihi iyice biliyorsaniz, kitabin icindeki sembolleri kolayca anlayabilirsiniz. Ben ilk okudugumda o zamanlar hakkinda pek bir bilgim olmadigini soylemeliyim, yine de fazlasiyla zevkle okudugum bir kitapti.
Yazarın insanın varoluşuna gönderme yaptığı bu kitabında her insanda iyi ve kötü yanlar bulunduğunu bazılarında iyiliğin,bazılarındaysa kötülüğün ağır bastığını dile getiriyor.Yaygın inanışın aksine çocukların melek olmadığını birer küçük insan olduklarını ve yetişkinler gibi iktidar ve güç, için her şeyi yapabileceklerini anlatıyor.
Jack ve kabilesinin Ralphi öldürmek için kovaladıklarında insanlıktan uzaklaşan bir gurup çocuğun yaptıklarını dehşet içinde okuyorsunuz .Kitabın yazarının 2.Dünya savaşına katılmış biri olduğunu düşündüğümüzde kahramanlara ve olaylara görünenden öte anlamlar yüklendiğini görüyorsunuz. bu da kitabı okunması gereken kitaplar arasına sokuyor.
Kötülüklerin cennetine hoşgeldiniz!!! burada dost kazanmak, lider olmak için erdemli olmaya gerek yok. vurrrğ kırrrğ parçalaaağ. tamam sakinim.
bi solukta okunası, tavsiye edilesi... spoiler vermeden kitabı özet geçecek olursak; vahşiyiz, hemde doğanın en vahşisi... vahşi olarak nitelendirdiğimiz hayvanlardan tek farkımız biz biraz daha ağdalıyız!!
Simgesel anlamları olan bu öykü. Kitapta kötülüğün insanın yaratılışında doğuştan var olduğunu görüşü savunuluyor.
Dark side ve light side in çarpıştığı adada... tarafınızı seçin!!!
Kitaptan bir bölümle son vereyim.
Roger eğilip bir taş seçti; nişan aldı, Henry'e attı; ama ona değmemek için nişan almıştı.
Roger'in eski yaşantısına bağlı ve gözle görülmediği halde henüz güçlü kalan kesin yasaklar, bu alanda egemendi. analar babalar, okullar, polisler, yasalar, çömelen küçük çocuğu korumaktaydı.
Roger adlı karakter daha sonrasında kocaman kayayı yuvarlayıp Domuzcuk adlı bir başka karakterin pekmezini akıtacaktır.
Yasaklar, sınırlandırmalar ve kurallar olmadan biz de basbayağı onlar gibi olabilirdik. Kitabı okurken çoğu zaman onların çocuk olduğunu unutuyordum ama sonunda bunun farkına varınca tabi ki bunlar çocuk diyebildim düşünememeleri doğal diyebildim. Ve henüz her şeyde taze oldukları için , tamamen yetiştirilmedikleri için , doğru ile kötü yol ayrımını yapamamalarının gösterilmesi kitabı daha bir okunulabilir kılmış. Kimse saf iyilikle doğmaz , nötr doğar. Bir çocuğa kötü olmasını öğretirsen kötü , iyi olmasını öğretirsen iyi olur. Ve son olarak ,Sineklerin Tanrısının anlamını da öğrenince yazar gerçekten de hakettiği ismi kitap için bulmuş diyebildim. Baalzebub hiç aklıma gelmezdi =)
Katolik inançlarına göre "beelzebub"(ibranice sineklerin tanrısı demek) şeytanın bir diğer ismidir.
Kitapta Roma'nın tarihsel dönemlerine atıflar güzel planlanmış.Fakat kapak kitabı tam olarak anlatmıyor bence daha farklı bir kapak yapılabilir.
medeni dediğimiz insanların her ne kadar çocuk da olsalar farklı şartlar altında neler yapabileceğini görünce çok şaşırıyorsunuz önce sakince başlayan hikayenin yavaş yavaş savaş sahnelerine dönmesi insanı hayrete düşürüyor vay be diyorsunuz
Sosyalizm ve faşizm çatışmasını anlatıyor. İnsanın doğasında vahşilik olduğunu anlatıyor. Küçükken okumuştum ve favori karakterim Domuzcuktu (Piggy). Aklıma geldi bir daha okuyum dedim ve yine çok beğendim ve yine favori karakterim Domuzcuk. Film gibiydi hemen bitiverdi.
Yıllardır okumak istediğim bir kitaptı. Fakat yıllardır merak ettiğim kitap hiç hayalini kurduğum gibi çıkmadı.
İnsanların ne kadar modern görünseler de içlerinde bir vahşilik olabileceğini vurgulamış yazar. Sağ duyulu ve aklın sesi ne kadar olsa da insanın içindeki vahşi duygular ortaya çıkınca bu sağduyu ve aklın bu vahşiliği engelleyemediğini.
Kitaptan anladığım; insanın doğasında var olan vahşiliğin ve zorbalığın kötü değerler tarafından belirlendiğidir.
Pozitif değer çıkarmak gerekirse; Karanlığa olan mücadele her zaman aydınlıktır.
İnsanın hamurunda iyilik ve kötülük her zaman vardır ve bu iki gücün savaşı insanın hayatına her zaman eşlik eder. Kimi insanda iyilik ağırlık gelirken, kiminde de kötülük ağır gelir. Aslında olay bir denge işleyişidir ve evrenin her köşesinde bulunan dengenin, insanın karakterinde de var olması bir zorunluluktur. İyilik kötülükten beslendiği gibi kötülükte iyilikten beslenir; fakat iyiliği anlamlı kılan kötülüğün mevcudiyetidir.
İşte William Golding, bu kitapta çocuk karakterler kullanarak bize iyilik ve kötülüğün savaşını bu alegorik romanla okuyucuya anlatıyor.
Beni şaşırtan kitaplardan birisidir.
Ender gördüğüm sonla bitip tekdüze yaşantısına hiç bir şey olmamış inları anlatır yazar. Aynı kendi ülkem gibi hiç şeyi anımsamaz önüne bakar. Kitabın içeriği hakkında bilgi verecek düzeyde olsam da fazla vermem. Okudukça keyif alacağınıza inanıyorum... aykırı bir kitap!
Sahaflarda karşıma çıkan uzun zamandır okumak istediğim bir şaheser herkese tavsiye ederim.
Kitabı okuduktan sonra filmini de izlemenizi tavsiye ederim. Ayrıca bu kitap sosyoloji okuyanlarada önerilen bir kitaptır.
harika bir kitap.insanların içinde vahşiliği ve aynı zamandı aklı ve iyiliğin anlatıldığı harika kitap.
Bana Mercan Adası kitabini aldırmıştır.
Kitabın adının neden Sineklerin Tanrısı olduğunu anladığım o an...
Daha önce okumadığıma pişman olduğum andır..
Okuyun bu kitabı. cidden okuyun.....
Aslinda ben orjinal(ingilizce) dilinde okudum ve hos bir kitap oldugunu dusunuyorum, yalniz erken 15-19 yaslari arasinda okusaydim heralde daha cok severdim.
Kitap insanoğlunun birincil ihtiyaçlarını, bu ihtiyaçları karşılarken ne kadar vahşileceğini, Freud’un superego olarak tanımladığı sosyal kuralların aslında id’i ne kadar bastırdığını tüm çıplaklığıyla önümüze seriyor. Bize insancıl yönler katan acaba bulunduğumuz toplumun normları mı sorusunu sordurtuyor. Kitapta insanoğlunun üç yönünü temsil eden üç ana karakter var. Adalet, bilgelik ve içgüdüler kontrolündeki fiziksel güç. Başlangıçta kabul görür gibi olan adalet ve bilgeliğin zamanla içgüdülerin gölgesinde nasıl küçüldüğünü, önemsizleştiğini, insanın aslında değerleri olmadığında vahşi bir hayvan olduğunu acımasızca anlatıyor.
İyilik ve kötülük, aydınlık güçler ve karanlık güçler arasında asırlardır süren savaş...
Kitabın sonuna ulaşıncaya dek çok çaba sarfettim. Keşke hikayeyi tasvirlerle o kadar boğmasaymış yazar. Yalnız, sonunda üst üste gelen olaylar beni çok etkiledi. Yazarın karamsar yanını daha iyi anlamama yardımcı oldu. Neticede etkilendiğim bir kitap oldu, ama favorilerimdendir diyemem.
Kitap, adaya düşmüş 6-12 yaş arası çocukların maceralarını anlatıyor. Betimlemeler yönünden çok güçlü bir kitap fakat olaylar betimlemelerin arkasında kalmıştı bana göre. Betimlemeler insanı yoruyor. Sürükleyici bir dili yok. Kitabı okumaya yüksek bir beklentiyle başlamıştım fakat beklentimi karşılamadı. Okurken çok sıkıldım. Fakat yine de vermek istediği mesaj çok fazla. Sonunu getirdiğinizde niçin ödül aldığını anlayabiliyorsunuz. Okuyacaklara tavsiyem çok sakin bir ruh halinizle okuyun...
Kitap adaya düşen küçük çocukların hikayesini anlatmakla beraber, insan ırkının kötü ve iyi taraflarını arka planda anlatıyor.Okurken tekrarlardan ötürü biraz zorlansamda kitabı okumanızı tavsiye ddiyorum...
Çocuk hikayesi gibi gözüküyordu ama okuyunca öyle olmadığını gösterdi ve şaşırttı.Güzeldi,okunur.