Gerçekçi bir dil ile yazılmış muhteşem bir alegori örneği.Bir bakıma bende Hayvan Çiftliği'ni anımsattı.Okunması ve kütüphanelerde bulunması gereken bir kitap....
Etkileyici, bir kitap. Özellikle sonunda yazılan son sözle taşlar yerine oturuyor. Tavsiye ederim.
Harika tasvirler, betimlemeler ve gerçekten çocukça diyaloglar.
Bambaşka bir gidişat veya son beklemedim ama okunmayı hakeden, güzel bir eser..
Favori kitaplarım arasındadır.
Yorumum için
http://kitaplardansayfalar.blogspot.com.tr/2016/03/sineklerin-tanrisi.html
Modern Klasiklerden Stefan Zweig dışında okuduğum ilk eser olan Sineklerin Tanrısı, başta çok fazla akıcı ve okuyucuyu saran bir kitap olmasa da kitabın sonlarına dogru işler değişiyor. özellikle kitabın sonundaki açıklamalarla kitapta anlatılmak istenen okuyucuya net bir şekilde aktarılıyor. Değişik ve bir o kadar da düşündürücü bir kitap. Tavsiye edebileceklerim arasında.
Başta ciddi anlamda çocuk kitabı gibi geldi bana. Okurken sıkıldım hatta bırakmayı düşündüm. Ama sona doğru yaklaştıkça çocuk kitabı olmadığını ve insanın dünyada en büyük canavar olduğunu anlıyorsunuz:/ hayvan çiftliğinden sonra en sağlam alegorilerden biri bile olabilir. Okuyun pişman olmazsınız:)
Kitaba diyecek söz yok.Yanlız sakın kitabı okumadan ön sözü okumayın çünkü kitabı resmen önsözde-hemde en kiritik noktalarıyla- anlatıyor.Dolayısıyla kitabı okumuş gibi oluyosuzun.Benden tavsiye.
Sineklerin Tanrısı ile birlikte Sweet Summer Challenge etkinliğinin yarısını tamamlamış oluyorum. Son kitabımın yorumuna geçmeden önce kitapta bir şey ilgimi çekti. Bence bu benim kadar diğer kitapseverleri de baya üzecek gibi görünüyor. Bu kitabı alan babamdı ve İş Bankası'nın bastığı ilk baskıyı almış. Kitabın arka kapağına baktığımda fiyat beni şaşırttı.
15 yıl önceki baskının 6 tl, şu anda ise 16 tl olması sinir bozacak derecede. Fiyattan da anlaşılacağı üzere o zamanlar bir kitaba ulaşmak gerçekten kolaymış. 260 sayfalık kitap 6 tl. Ben hala inanamıyorum 0_0
Kitapta en çok Domuzcuk ve Simon'u sevdim. Kitapta Domuzcuk'un ipleri ele almasını çok bekledim, tabi ki böyle bir şey olmadı, olsa şaşarım zaten -_-
Bana göre 1940-1960 arası kitapların dili fazla sıkıcı geliyor. Ağır bir dil yok ama çok fazla gereksiz cümle kullandıklarını düşünmemden dolayı olsa gerek, o kitapları okurken bana bir sıkılma geliyor. Bilmiyorum, siz ne düşünüyorsunuz? Sineklerin Tanrısı da bu konuda bir istisna değildi gözümde. Akıcı değildi, okurken bazı sayfaları atlamak zorunda kaldım :(
Yine de yazarın duygu aktarımı konusunda başarılı olduğunu düşünüyorum. Yazar insan şiddetinin gelebileceği noktaları çok ustaca işlemiş. Ayrıca iktidara geçme isteği,çaresizlik, giderek artan umutsuzluğun insanı getirdiği noktalar da güzelce aktarılmış.
SPOİLER!!!!
Kitabın ilerleyişi Simon'un ölümüne kadar baydı beni. Simon'un ölümü ve sonrasında yaşananlar hiçbir psikolojik gerilim kitabının yapamadığını yaptı: Beni gerim gerim gerdi.
http://belleninkutuphanesi.blogspot.com.tr/2016/07/sineklerin-tanrs-yorum.html
Kesinlikle bir çocuk kitabı değil. Çevirisi mükemmeldir. Mina Urgan çevirisi olduğu için kitap orijinalden çok fark etmiyor. Rahatlıkla okunabilir. Ben kitabı okumadan filmi izlemenizi tavsiye etmem. Zaten 2. olarak çekilen film, bu kurguya bağlı kalmamış. Bu kitabı okuduktan sonra 1. olarak çekilen filmi tavsiye ederim. Ama önce kitabı okuyun. Yoksa filmdeki sahneler, kitap okurken zihninizde canlanır bu da kitaptan verim almanızı engeller. Kitap'ta betimlemeler fazla olduğu için soyutsal/somutsal biraz sıkıyor. Ama sonlara doğru biraz gerilim artıyor. 10// İyi bir kitap.
Giriş kısımlarında gayet sıradan gelen kitap, ilerledikçe derinleşti ve anlam buldu. İlk başlardaki okumam bir roman okuması gibiydi ancak ilerledikçe yaşanan olaylar, karakterlerin kişilikleri, betimlenen duygu durumları insanlık ve dünya için uyarlanabilecek bir modelmiş, bir simülasyonmuş gibi gelmeye başladı ve okumayı böyle bitirdim. İçgüdüler, şiddet arzusu, kontrolsüzlüğün götürdüğü nokta, mantığın gerekliliği, iyilik, kötülük gibi gibi çok derin anlamlar buldum şahsen. Kitabın sonundaki incelemede çevirmen Mina URGAN bu kitabın roman değil alegori olduğu söyleyip, simgesel anlamları olan bir öykü olarak tanımlamış. Bu tanımı kesinlikle çok doğru. Çok beğendim. Nobel'i hakkıyla almış. Tavsiye ederim.
Aslında kitap neden modern klasikler arasında hiç bir fikrim yok.
Sineklerin Tanrısı, etkili bir edebi dil ile yazılmış değil, akıcı değil, yani aslında edebi anlamda okuyucu için pek bir şey de sunmuyor. Olumlu diyebileceğim tek bir şey var, hikayeleme tekniği.
Temel anlamda kitabı okuyan birisi, "bu hikaye bana ne kattı" sorusuna yanıt aramakta zorlanacaktır. Keyifli bir hikaye değil, hikaye kahramanlarının herhangi bir özelliği yok, yani her şey çok sıradan geldi bana.
İsmi çok ilüzyonist görünse de, ünü çok abartılı bir kitap. Ben tavsiye etmem ama farklı bir şey okumak isteyenler için ilgi çekici olabilir.