Savaş karşıtı görüşleriyle tanınan Zweig İ. Dünya Savaşı boyunca bu görüşlerini yaymayı kendine misyon edinmişti. Avrupalı ve "dünya vatandaşı" kimliğine büyük değer veren yazar, yapıtlarında savaşın yıkıma uğrattığı "eski dünya"nın değerlerinin kayboluşunu büyük ölçüde dert edinmiştir. Mecburiyet 'in ana karakteri ressam Ferdinand da savaş sırasında askere alınmamak için Isviçre'ye kaçmıştır. Bir gün askerliğe elverişliliğinin tespiti için konsolosluğa davet edildiğinde, karısının şiddet karşıtı duruşuna ihanet etmemesi yolundaki telkinlerine karşın kendini gitmek zorunda hisseder. Görev duygusu, savaş karşıtı düşünceleri ve karısına duyduğu sevgi arasında sıkışıp kalmıştır. Ferdinand her ne kadar "insanlığın ötesinde bir vatanı" olmasa da, "yirmi milyon insanı boğan o zinciri" kıramayacağını düşünür...
Savaş karşıtı görüşleriyle tanınan Zweig İ. Dünya Savaşı boyunca bu görüşlerini yaymayı kendine misyon edinmişti. Avrupalı ve "dünya vatandaşı" kimliğine büyük değer veren yazar, yapıtlarında savaşın yıkıma uğrattığı "eski dünya"nın değerlerinin kayboluşunu büyük ölçüde dert edinmiştir. Mecburiyet 'in ana karakteri ressam Ferdinand da savaş sırasında askere alınmamak için Isviçre'ye kaçmıştır. Bir gün askerliğe elverişliliğinin tespiti için konsolosluğa davet edildiğinde, karısının şiddet karşıtı duruşuna ihanet etmemesi yolundaki telkinlerine karşın kendini gitmek zorunda hisseder. Görev duygusu, savaş karşıtı düşünceleri ve karısına duyduğu sevgi arasında sıkışıp kalmıştır. Ferdinand her ne kadar "insanlığın ötesinde bir vatanı" olmasa da, "yirmi milyon insanı boğan o zinciri" kıramayacağını düşünür...
"İnsanın tek bilmesi gereken, insan olduğu ve öyle kalmak istediğidir."
Ülkesinden patlak veren savaş sonrası kaçıp karısıyla İsviçre'de bir köyde yaşamaya başlayan bir ressamın ülkesine askere çağrılması ile başlayan süreç. İçsel çatışmalar , gitsem mi kalsam mi ? İnsanın iradesinin zayıf kaldığı anlar. Güce itiati uygun görüp kendini devlet otoritesi karşısında hiçbir şey sanmak. Ve de en nihayetinde savaşın gerçek yüzünü görüp tüm zincirleri kırmak ve kendini bulmak. Sadece 50 sayfalık olan bu kitap insanın kan ve gözyaşı karşısında , gerçek bir savaştan önce içindeki savaşla bogusmasini ve sonunda gelen galibiyetini anlatti. Sevdim.
Bir günde bitireyim fakat izi kalsın diyorsanız tavsiye edilir.
Kısa ama öz kitapları çok seviyorum. işte bu da onlardan biri. Stefan Zweig incecik kitaplara dünyanın duygularını sığdırmış, süper akıcı anlatım dili ve vermek istediği duyguları okuruna hissettiren bir üslup. Yazarın daha önce okuduğum kitaplarında da en fazla bir kaç karakter olmuştu, bunda da iki karakter var , evli bir çift. Savaş zamanı askere çağrılan ressam bir kocanın , aslında gitmek istememesi ve gitmeye duyduğu mecburiyeti anlatıyor kitap. Bu mecburiyetin ona yaşattığı içsel çatışma, eşinin "ya savaş ya ben" demesiyl iyice çıkmaza giriyor tabi. 56 sayfa hemencecik bitiyor, kesinlikle okunmaya değer.
Karton Cilt, Çağdaş Dünya Edebiyatı , 56 sayfa
4Ekim2017 tarihinde, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından yayınlandı