Çanakkale 2000Çanakkale Savaşlarında ölen büyük dedesinin mezarını aramak için Geliboluya gelen Zelandalı genç bir kadın ve Çanakkale Milli Parkında bastonuyla dolaşan Türk Ninenin akıllara durgunluk veren seksen beş yıllık sırrı...Çanakkale 1915Osmanlı teğmeni Ali Osman Bey ile Anzak Er Alistair John Taylorın birlikte insanlığa verdiği dehşetengiz ders...Tarih kitaplarında yer almasına henüz hiçbir milletin izin vermeye hazır olmadığı büyük insanlık sınavı: Aynı adam aynı savaşta iki düşman ülkede savaş kahramanı olur mu? Ya da: Tarih düz okunacak bir metin midir? Ve tarih yeniden yazılmalı mıdır? Ve tarih yeniden yazılmalı mıdır?Buket Uzuner, romancılığının doruklarında bir başyapıta daha imza atıyor.
Çanakkale 2000Çanakkale Savaşlarında ölen büyük dedesinin mezarını aramak için Geliboluya gelen Zelandalı genç bir kadın ve Çanakkale Milli Parkında bastonuyla dolaşan Türk Ninenin akıllara durgunluk veren seksen beş yıllık sırrı...Çanakkale 1915Osma... tümünü göster
'Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum.' Nobel ödüllü büyük yazarımız Orhan Pamuk’un üzerinde altı yıldır çalıştığı harikulade aşk romanı bu sözlerle başlıyor... Masumiyet Müzesi’ni okurken yalnız aşk hakkında değil, evlilik, arkadaşlık, cinsellik, tutku, aile ve mutluluk hakkındaki bütün düşüncelerinizin derinden etkilendiğini ve kitabın rengârenk dünyasından hiç ayrılmak istemediğinizi göreceksiniz. 1975’te bir bahar günü başlayıp günümüze kadar gelen İstanbullu zengin çocuğu Kemal ile uzak ve yoksul akrabası Füsun’un hikâyesi; hızı, hareketi, olaylarının ve kahramanlarının zenginliği, mizah duygusu ve insan ruhunun derinliklerindeki fırtınaları hissettirme gücüyle, elinizden bırakamayacağınız ve yeniden okuyacağınız kitaplardan biri olacak. Ülkemizde ve dünyada milyonlarca okurun sevgi ve hayranlığını kazanmış olan, kitapları elli sekiz dile çevrilen ve her yeni romanı büyük bir merakla bütün dünyada beklenen Pamuk, okurlarına unutulmaz rüyalar gibi, akıllardan hiç çıkmayacak sarsıcı bir hikâye anlatıyor.
'Hayatımın en mutlu anıymış, bilmiyordum.' Nobel ödüllü büyük yazarımız Orhan Pamuk’un üzerinde altı yıldır çalıştığı harikulade aşk romanı bu sözlerle başlıyor... Masumiyet Müzesi’ni okurken yalnız aşk hakkında değil, evlilik, arkadaşlık, ... tümünü göster
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk Mantolu Madonna'yı seyre dalıyor, ta kapılar kapanıncaya kadar orada bekliyordum."
Kimi tutkular rehberimiz olur yaşam boyunca. Kollarıyla bizi sarar. Sorgulamadan peşlerinden gideriz ve hiç pişman olmayacağımızı biliriz. Yapıtlarında insanların görünmeyen yüzlerini ortaya çıkaran Sabahattin Ali, bu kitabında güçlü bir tutkunun resmini çiziyor. Düzenin sildiği kişiliklere, yaşamın uçuculuğuna ve aşkın olanaksızlığına (?) dair, yanıtlanması zor sorular soruyor.
"Her gün, daima öğleden sonra oraya gidiyor, koridorlardaki resimlere bakıyormuş gibi ağır ağır, fakat büyük bir sabırsızlıkla asıl hedefine varmak isteyen adımlarımı zorla zapt ederek geziniyor, rastgele gözüme çarpmış gibi önünde durduğum Kürk... tümünü göster
Çağdaş edebiyatın en önemli yazarlarından Joyce, bu ilk önemli eserinde İrlandanın ruhsal tarihinden kapsamlı bir kesit verir. Bunu yaparken sevgili kenti Dubline çocukluk, gençlik, olgunluk ve toplumsal hayat düzeylerinde bakmış, kentinin ruhsal yoksulluğunu sergilemede ilginç bir yazı kuramı oluşturmuştur. Joyce yaşanan gerçekliğin özüne varmada, önemsiz gibi görünen sıradan yaşantıları ve bunlardaki ayrıntıları ustaca düzenleyerek, derinlerde yatan önemli sorunlara göndermeler yapar.
Çağdaş edebiyatın en önemli yazarlarından Joyce, bu ilk önemli eserinde İrlandanın ruhsal tarihinden kapsamlı bir kesit verir. Bunu yaparken sevgili kenti Dubline çocukluk, gençlik, olgunluk ve toplumsal hayat düzeylerinde bakmış, kentinin ruhsal yok... tümünü göster
Bu kitap, sevme sanatı konusunda hazır bilgi isyetenleri umut kırıklığına uğratacaktır. Tersine, burada gösterilmek istenen şey sevginin, belli bir olgunluğa erişmeden, rastgele herkesin tadabileceği bir duygu olmadığıdır. Kitabın amacı okuyucuya, bütün kişiliğini yaratıcı yönde geliştirmedikçe sevme çabalarının boşa çıkacağını, komşusunu sevme yetisi, gerçek alçakgönüllülük, gözüpeklik, inanç ve disiplin olmadan sevgide doygunluğa eremeyeceğini göstermektedir.
************
Hiçbir şey bilmeyen hiçbir şeyi sevmez. Hiçbir şey yapmayan hiçbir şeyden anlamaz. Hiç bir şeyden anlamayan kişi değersizdir. Ama anlayan kişi hem sever, farkeder, hem de görür... Bir şeyin yapısında ne kadar bilgi varsa, o kadar sevgi vardır... Bütün meyvelerin çileklerle aynı zamanda olgunlaştığını hayal eden kişi üzümler konusunda hiç bir şey bilmiyor demektir. (PARACELSUS)
Sevme sanatı konusunda kolay bir yol bulmayı umanlar için bu kitabı okumak hayal kırıklığı yaratan bir deneyim olacaktır. Tersine bu kitapta, sevginin ulaşılan olgunluk düzeyi ne olursa olsun, kişinin kolayca ulaşabileceği bir duygu olmadığını gösterme amacı güdülmüştür.
Bu kitap, sevme sanatı konusunda hazır bilgi isyetenleri umut kırıklığına uğratacaktır. Tersine, burada gösterilmek istenen şey sevginin, belli bir olgunluğa erişmeden, rastgele herkesin tadabileceği bir duygu olmadığıdır. Kitabın amacı okuyucuya, bü... tümünü göster