Daha önce Utanç Bitti ve Gündelik Mutluluğa Alışma adlı kitaplarını yayımladığımız Anja Meulenbeltin bu kez bir başka kitabını sunuyoruz: Hayranlık.Meulenbelt bu kitapta yazarlık hayatında giderek daha başarılı olan bir kadının, aşk hayatındaki sıkıntılarını anlatıyor. Kitapları yeni basımlar yapan, yabancı dillere çevrilen, medyada sık sık görülen, sosyalist/feminist çevrelerde çok tanınan ve iki kadına birden âşık olan ünlü bir yazardır bu. Değişi,k kentlerde verdiği konferanslara, imza günlerine katılan kadınlarla yaşadığı çoğalmanın ardından gelen gecelerde, otel odalarında ve yolculuklarda yalnızdır...Yazarlığından kalan zamanlarda âşık olduğu kadınlarla balık lokantalarında şarap içerek bakışmalarına, sakınmasız bir biçimde sevişmelerine, beraber televizyon seyretmelerine rağmen koşulsuz sevgiyi ve onayı yaşayamadığı için yalnızdır...Heteroseksülellerle didişmekten, ideolog kadınlarla tartışmaktan, geceleri otel odalarında sevgililerinden telefon beklemekten, gündelik düşkırıklıkları yaşamaktan bıkar ve daktilosonun başına oturur. Geriye tek şey kalmıştır: alkış ve hayranlık.Meulenbelt, yine içten, pervasız ve cesur...
Daha önce Utanç Bitti ve Gündelik Mutluluğa Alışma adlı kitaplarını yayımladığımız Anja Meulenbeltin bu kez bir başka kitabını sunuyoruz: Hayranlık.Meulenbelt bu kitapta yazarlık hayatında giderek daha başarılı olan bir kadının, aşk hayatındaki sıkın... tümünü göster
'Sevgili Ferit,
Bu sabah mektubunu bulmak, okumak, bana hem yaşamı hem de sonundaki ölümü daha dayanılır kıldı. Birden yüksek dağlar, henüz boz rengi olan yamaçlar, tepelerdeki beyaz kar, sessiz, küçük İsviçre köyleri anlam kazandı ve buraya geldim geleli ilk kez ayağım yere değdi...'
Muhteşem Bir Aklın Yansımaları
Türk edebiyatının lirik prensesi olarak tanınan Tezer Özlü'nün edebiyatla bütünleşmiş kişiliğinin izlerini bu kez çok yakın bir dostuna yazdığı mektuplarda buluyoruz. Tezer Özlü'nün Ferit Edgü'ye yazdığı ve ondan aldığı mektuplarda hem çok yakın iki arkadaşın birbirlerine açtıkları gizli dünyalarının, hem de iki benzersiz yazı ustasının edebiyat üzerine düşüncelerinin kapıları aralanıyor.
Yaşamın edebiyata, edebiyatın yaşama dönüştüğü bir noktadan okurlarına seslenen Tezer Özlü, hayran olduğu yazarların izlerini yaşadıkları kentlerde aramıştı. Bizler de onun kırılgan ruhunun yansımalarını, yayımlandıkları dönemde birer başucu eseri olan kitaplarında ve mektuplarında görüyoruz.
'Her Şeyin Sonundayım'da ilk kez yayınlanan bu mektuplar, Türk edebiyatının iki ustası arasındaki dostluğun derinliğini yansıtmanın yanı sıra, muhteşem bir aklın arka odalarında yaşananları birinci elden göstermesi bakımından da önemli bir kitap.
Her edebiyatseverin gençlik yıllarında büyük bir heyecanla keşfettiği, ilerleyen dönemlerinde kütüphanesinin başköşesine koyduğu Tezer Özlü külliyatının yanında, 'Her Şeyin Sonundayım'a da mutlaka yer açılmalı.
'Sevgili Ferit,
Bu sabah mektubunu bulmak, okumak, bana hem yaşamı hem de sonundaki ölümü daha dayanılır kıldı. Birden yüksek dağlar, henüz boz rengi olan yamaçlar, tepelerdeki beyaz kar, sessiz, küçük İsviçre köyleri anlam kazandı ve buraya... tümünü göster
'Sevgili Ferit,
Bu sabah mektubunu bulmak, okumak, bana hem yaşamı hem de sonundaki ölümü daha dayanılır kıldı. Birden yüksek dağlar, henüz boz rengi olan yamaçlar, tepelerdeki beyaz kar, sessiz, küçük İsviçre köyleri anlam kazandı ve buraya geldim geleli ilk kez ayağım yere değdi...'
Muhteşem Bir Aklın Yansımaları
Türk edebiyatının lirik prensesi olarak tanınan Tezer Özlü'nün edebiyatla bütünleşmiş kişiliğinin izlerini bu kez çok yakın bir dostuna yazdığı mektuplarda buluyoruz. Tezer Özlü'nün Ferit Edgü'ye yazdığı ve ondan aldığı mektuplarda hem çok yakın iki arkadaşın birbirlerine açtıkları gizli dünyalarının, hem de iki benzersiz yazı ustasının edebiyat üzerine düşüncelerinin kapıları aralanıyor.
Yaşamın edebiyata, edebiyatın yaşama dönüştüğü bir noktadan okurlarına seslenen Tezer Özlü, hayran olduğu yazarların izlerini yaşadıkları kentlerde aramıştı. Bizler de onun kırılgan ruhunun yansımalarını, yayımlandıkları dönemde birer başucu eseri olan kitaplarında ve mektuplarında görüyoruz.
'Her Şeyin Sonundayım'da ilk kez yayınlanan bu mektuplar, Türk edebiyatının iki ustası arasındaki dostluğun derinliğini yansıtmanın yanı sıra, muhteşem bir aklın arka odalarında yaşananları birinci elden göstermesi bakımından da önemli bir kitap.
Her edebiyatseverin gençlik yıllarında büyük bir heyecanla keşfettiği, ilerleyen dönemlerinde kütüphanesinin başköşesine koyduğu Tezer Özlü külliyatının yanında, 'Her Şeyin Sonundayım'a da mutlaka yer açılmalı.
'Sevgili Ferit,
Bu sabah mektubunu bulmak, okumak, bana hem yaşamı hem de sonundaki ölümü daha dayanılır kıldı. Birden yüksek dağlar, henüz boz rengi olan yamaçlar, tepelerdeki beyaz kar, sessiz, küçük İsviçre köyleri anlam kazandı ve buraya... tümünü göster
Modern İtalyan edebiyatının büyük ustası Italo Svevo'nun başyapıtı sayılan Zeno'nun Bilinci, yarıda kalan bir ruhbilimsel çözümlemenin öyküsüdür. Hastanın, başka bir deyişle romanın başkişisi Zeno'nun psikanaliz seanslarına inancını yitirip yüzüstü bıraktığı doktor, öç almak için onun kendi eliyle not ettiği özyaşamöyküsünü kamuoyuna sunar...Yaşam düpedüz bir hastalık mıdır ya da hastalık sanılan şey yaşamın kendisi midir? Nedir Zeno'nun çözümsüz hastalığı? Yaşama illeti mi? Zeno geçmişine eğilir, yaşamı boyunca illetinden kurtulmaya çalışırken başvurduğu birbirinden zavallıca binbir çareyi incecik, zehir gibi bir alayla sıralar. Ve sonunda iyileşir... mi acaba? Svevo'nun bu ölümsüz yapıtını, Neyyire Gül Işık'ın İtalyanca aslından yaptığı ustalıklı çeviri ve Zeno'nun Bilinci üstüne kapsamlı bir incelemesiyle sunuyoruz.
Modern İtalyan edebiyatının büyük ustası Italo Svevo'nun başyapıtı sayılan Zeno'nun Bilinci, yarıda kalan bir ruhbilimsel çözümlemenin öyküsüdür. Hastanın, başka bir deyişle romanın başkişisi Zeno'nun psikanaliz seanslarına inancını yi... tümünü göster
Kırk yıl önce bir roman yazmışsınız, ama kırk yıldır yayınlatamamışsınız romanınızı. Birden biri gelse ve önemli bir yayınevinin kitabınızı yayınlamak istediğini söylese ne yapardınız? Bunun kötü bir şaka olabileceğinden kuşkulanır mıydınız, yoksa hiç düşünmeden tuzağa mı düşerdiniz? James Joyceun gözde yazarı Italo Svevo, kendi yazarlık yaşamının düşkırıklıklarından izler de taşıyan Kötü Bir Şakada, yazar Mario Samiglinin başına gelen trajikomik olaydan yola çıkarak görünüşte hafif ve eğlenceli, ama derin çağrışımlar içeren bir konuya el atıyor. Kötü Bir Şaka, ilk kez 1926da, yazarın ünlü romanı Zenonun Bilincinden birkaç yıl sonra yayınlandığında, Joyce tarafından büyük övgüyle karşılanmıştı. İtalyan psikolojik romanının öncüsü ve çağdaş İtalyan edebiyatının en seçkin adlarından biri olan Svevodan yalnızca okurlara değil, yazarlara da küçük, ama anlamlı bir armağan.
Kırk yıl önce bir roman yazmışsınız, ama kırk yıldır yayınlatamamışsınız romanınızı. Birden biri gelse ve önemli bir yayınevinin kitabınızı yayınlamak istediğini söylese ne yapardınız? Bunun kötü bir şaka olabileceğinden kuşkulanır mıydınız, yoksa hi... tümünü göster
MujdeOzgumus şu anda kitap okumuyor.